Selçuklular Bin Yıl Önce Daha Sağlam
Ev Yapıyordu!
Konya'nın Selçuklu ilçesinde meydana gelen faili meşhur olayın failleri
aranıyor! Bayramın ikinci günü çöken 11 katlı binanın altından, yazıyı
kaleme aldığımız saatlerde ölü çıkarılanların sayısı 26'ya çıkmıştı.
Yetkililer, 30 kişinin de sağ çıkarılmasının büyük bir başarı olduğunu
anlatıyordu.
Gazetelerin, ilk günkü şokun ardından dün attıkları başlıkların her
biri, olayın bir başka yönünü ortaya koyuyordu:
''Ha Ali ha Veli ... Zümrüt Apartmanı'nı yapan müteahhit de Veli Göçer
gibi kurtulacak.''
''Bu da okumuşu... Konya'daki facianın arkasından mimarlık eğitimi
almış müteahhit çıktı.''
''Bir zihniyet çöktü... Konya'daki facia, kat kat yükselen bize bir şey
olmaz anlayışıyla geldi.''
''Akıllanmıyoruz... Acılardan ders almadığımız bir kez daha ortaya
çıktı.''
''Kumdan felaket... Bina öyle çürük ki betonlar ufalanıyor.''
''Elbirliğiyle yıktılar... Karton site faciası zincirleme kural tanımazlık,
ihmal ve gafletin eseri.''
''Çökmesi için her şey yapılmış.''
''Herkes suçlu...''
''Göz göre göre...''
Aslında bu başlıklara eklenecek fazla bir şey yok. Konya Cumhuriyet Savcısı
Zafer Sipahi , 5 kişilik bilirkişi heyetinin oluşturulduğunu, öncelikle
heyetin çalışmasını bekleyeceklerini söyledi. Heyet, çökmenin
nedenlerini saptayacak. Ülkede bu kadar işini bilir kişi varken bilirkişi
heyeti ne yapabilecek, göreceğiz!
Türkiye'de bürokrasinin yoğunluğundan yakınanların başında müteahhitler
gelir. Bir binanın oturulur hale gelmesi için 200'den fazla yerden imza almak
gerektiğini söylerler. Öyle anlaşılıyor ki binalar denetim yoğunluğu
nedeniyle istenen sağlamlıkta inşa edilmiyor.
Selçuklu'daki binanın da oturma ruhsatı iki yıl sonra verilmiş. Verilmiş
ama bir dizi eksikliğin olduğu da biliniyormuş. Zaten bu ''ruh-sat'' sözcüğü
çoğunlukla ortasından ikiye bölünmüş gibidir...
Erdoğan'ın çelişkisi!
En büyük acının yankısının bile bir haftadan fazla sürmediği Türkiye'de,
Selçuklu'daki cehalet depreminin uzun süre gündemde kalmasını beklemiyoruz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , olayı yorumlarken şöyle dedi:
''Tamamen bir teknik hata. Maalesef bu tür sıkıntılar yaşıyoruz. Bunların
üzerine gideceğiz.''
Erdoğan, 1994'te İstanbul'a belediye başkanı seçilmeden önce, ''Ben de
kaçak yapıda oturuyorum'' diye övünmüş ve doğal olarak iyi oy toplamıştı!
Selçuklu ilçesinin acılarını paylaştığımızı vurguladıktan sonra,
bu ilçenin adının verdiği çağrışımla biraz tarihe gidelim... Dün yazıya
koyulmadan önce, ''Odamda Selçuklu mimarisiyle ilgili bir şeyler vardı''
diye mırıldanıp raflarda gezinmeye başladım. Çok geçmedi, kendisini
Anadolu'nun güzelliklerini kalıcılaştırmaya, fotoğraflamaya adamış bir
ustanın, Sıtkı Fırat 'ın ''Selçuklu Sanatı'' kitabına uzandım... 12.,
13. yüzyıldan günümüze kalan eserlerin fotoğrafları, kısa kimlikleri...
Konya İnce Minareli Medrese, Kırşehir Melik Gazi Kümbeti, Alanya Alara
Han, Şanlıurfa Şeyh Mesud Medresesi, Divriği Ulu Cami, Amasya Gök Medrese,
Beyşehir Eşrefoğlu Camisi, Tokat Gök Medrese, Niğde Ak Medrese, Antalya
Yivli Minare, Erzurum Yakutiye Medresesi...
Her biri asırlara, milenyuma meydan okumuş, sanat eseri güzelliğinde yapılar.
Kitaptaki anlatımdan bir tümce:
''Yapı tipleri, bölge ve şehir monografileri şeklinde başlayan çalışmalar
giderek mimari oranların ayrıntılarına yönelmiş; çeşitli yapı tipleri
plan, kesit ve röleveleri yanında mimari elemanlar da dikkati çekmiştir...''
İçinde rant yok, kullanım alanı miktarı yok, ek katların sayısı
yok...
Ne sıkıcı bir tümce!
Cumhuriyet - Mustafa Balbay
|