'Merkezi fethetme' ye dönük simge
proje...
Kentin varoşlarında adeta ''İslami uydu kentler'' de denebilecek böylesi
bir yapılaşma yayılması arsa rantlarını da tarikatçı örgütlenmelere akıtacak
bir imar özgürlüğü içinde sürerken, bu kuşatmanın ''merkezi de
fethetmeye dönük'' simge projesi haline gelen Taksim'e cami girişimleri ''İslambol
gündeminde'' başköşeye oturdu...
Aslında, 1970'li yıllardan bu yana ''dinci- muhafazakâr'' kesimle
''liberal -muhafazakâr'' kesimin bir tür ''siyasi ortaklık projeleri'' olarak
zamana bırakılan bu girişimin, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde sonra yeniden
''tetiklenmesine'' katkıda bulunan diğer gelişme ise yereldeki siyasi erkin
yanı sıra REFAHYOL (RP-DYP) iktidarıydı... İstanbul'u ve ülkeyi yönetenler,
''aynı hedefte'' birleşince, bu ''tarihsel fırsatın'' en önemli anıtı
olarak da ''Taksim Camisi'' projesi arşivlerden çıkarıldı; hatta buna
olanak sağlamak üzere Taksim'in yeniden planlaması için ''güdümlü proje
yarışmaları'' bile düzenlendi.
Bu hedefe ulaşabilmek için tarihi Taksim Maksemi yanındaki yıllar önceden
''cami yeri'' olarak göz konulan -şimdiki açık otopark alanı- arsalar
Osmanlı dönemi kentsel altyapı ve arkeolojik mirasını da barındırdığı
için ''1. Derece SİT'' olan bu yerde inşaata izin verilemeyeceği anlaşılınca,
tüm meydanı ve çevresini ''alternatif cami yeri de önerilecek şekilde''
planlamaya dönük ''özel davetli mimarların katılabildikleri'' bir proje yarışması
yapıldı...
Kamuoyunun zaferi
Aynı tarihlerde (1997 Mart) dönemin RP'li Kültür Bakanı İsmail Kahraman da
Maksem'in yanında camiye ''olmaz'' diyen, emektar Koruma Kurulu üyesi Prof.
Semavi Eyice 'yi görevden alırken; ''Camiye imza atmadı; ben de imzaladım ve
kapının önüne koydum...'' diyecek kadar da hırçınlaşmıştı...
Eyice yerine kurula atadığı, 1999 yerel seçimlerinde de aynı siyasetten
Beyoğlu Belediye Başkanlığı'na seçilen mimar Kadir Topbaş da daha göreve
başlar başlamaz; ''Ben bu hizmeti Taksim Camisi'ni gerçekleştirmek üzere üstlendim...''
gibi açıklamalar yapıyordu. Ancak duyarlı kamuoyu tepkileri, diğer Kurul üyelerinin
böylesi bir ''misyon'' dışında olmaları ve meslek odalarının da direnişiyle
bu niyet gerçekleşemedi... Büyükşehir Belediyesi'nin ise ''camili meydan düzenlemesine''
yasal hazırlık yapmak amacıyla Taksim Gezisi altındaki işyerlerini ''boşaltma''
girişimi de ortada ''yasal ve onaylı bir proje'' olmadığından, yargı tarafından
durduruldu...
İstanbul'un hemen tüm semtlerinde ve özellikle de çevre yerleşmelerinde
sayısı bilinmeyen kaçak camilerin ''arazi pazarlama odaklı'' da olarak inşa
edildiği bir süreçte, Taksim'de bunun gerçekleşemez olmasının nedeni ise
böylesine ''simge'' bir girişime karşı laik ve çağdaş toplumdaki
hassasiyet ile kentin ''gözden ırak'' olmayan bu en merkezi alanında ''imar
ve koruma yasalarına uyumun'' sağladığı hukuk ortamıydı...
Cumhuriyet
|