Facia 'geliyorum' diyor
İstanbul'un kalabalık
ilçelerinden Beyoğlu'nda 600 bina ayakta zor duruyor. Binaların 300'ünde yaşayanlar
tahliye edildi. Ancak, bürokratik engeller nedeniyle tarihi binalar yıkılamıyor
Konya'da çöken binadaki enkaz kaldırma çalışmaları sürürken gözler
İstanbul'un orta yerine, Beyoğlu'na çevrildi. Beyoğlu ilçesindeki Tarlabaşı'nda
600 bina yıkıldı yıkılacak halde duruyor. Belediye, SİT alanı içinde
bulunan asırlık binaların yıkımı için Anıtlar Koruma Kurulu'ndan izin
almakta zorlanıyor. Binaların güçlendirilmesi ise milyarlar gerektirdiği
için yapılmıyor.
Beyoğlu Belediyesi, Tarlabaşı'ndaki 10 mahalleyi gözlem altına aldı.
Çukurmahalle, Bülbül, Bostan, Çatmalı Mescit, Kalyoncu Kulluk, Kamer Hatun,
Kocatepe, Sururi, Yahya Kahya, Şehit Muhtar mahalleri her an yıkılabilecek
eski binalarla dolu. Özellikle Anadolu'dan göç edenlerin, bekarların, Roman
vatandaşların bununla birlikte kaçak olarak ülkemizde kalan Afrika
ülkelerinin vatandaşlarının yaşadığı izbe binalarda ölüm kol geziyor.
'Tehlike Var'
Beyoğlu Belediyesi'nin Teknik İşlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Mehmet
Çevik, kullanılmaz halde olan 600 binanın olduğunu bildirdi. Bu binaların
300'ünün boşaltıldığını, ancak binaların öylece durduğunu kaydetti.
'Çünkü bizim yapabileceğimiz sadece tehlikeliyi bertaraf etmek' diyen
Çevik, karşılaştıkları zorlukları şöyle özetledi:
'Binanın etrafını plakalarla kapatıyoruz ve 'tehlikeli' olduğu yönünde
uyarı levhaları asıyoruz. Yıkım için Anıtlar Koruma Kurulu'nun kararı
gerekiyor. İznin çıkması ise 2-3 ayı buluyor. Neredeyse yıkılmak üzere
bekleyen binaların kimilerine kaçak katlar bile çıkılıyor.' Beyoğlu
Belediyesi Fen İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Ataş da hangi tarafa
dönerseniz metruk durumda bina olduğunu ifade etti. Bu binaların yıkımının
da bir teknik gerektirdiğine dikkat çeken Ataş, 'Duvarları dışa doğru yıkamıyorsunuz.
Döşemeler deliniyor. Binalar duvarın içine doğru yıkılıyor. Çevreye
zarar verdiğinden içe doğru yıkılması uygun oluyor' diye konuştu.
Çıldırtan Bürokrasi
Harabe halindeki bir binanın yıkılması ya da güçlendirilmesi için izin
almak isteyenlerin 'sabır taşı' olması gerekiyor. Harabelerin onarılması
için izlenecek yol özetle şöyle: 'Binası tehlike arz eden mülk sahibi
bunun için önce belediyeye giderek tadilat yapmak istediğini bildiriyor.
Belediye binanın fotoğraflarını çekerek, Anıtlar Koruma Kurulu'na başvuruyor.
Eğer sadece cephe düzenlemesi gerekliyse cephe rölevesi isteniyor. Ancak
bina yıkılacak durumdaysa röleveyle birlikte, restitüsyon ve restorasyon
projeleri isteniyor. Ardından ise mimarlar tarafından hazırlanan projeler Anıtlar
Koruma Kurulu'na sunuluyor. Kurul, uygun görürse belediyenin tadilat ya da yıkım
ruhsatı ile mülk sahibi hareket geçiyor. Ancak bütün bu aşamaların
ortalama maliyeti 50 metrekarelik 3 katlı bina için 7-8 milyar civarında.
Tadilat ve güçlendirme için de yine milyarlarca lira gerekiyor. Bu prosedür
ve maliyetler de çoğu zaman vatandaşı pes ettiriyor. Bina sahibi çaresizlik
içinde başına yıkılacağını bile bile ya orada yaşıyor ya da kiralıyor.
Ölümüne yaşam
Her an yıkılma tehlikesi bulunan binalarda binlerce kişi yaşıyor. Beyoğlu
Belediyesi, dün Budak Sokak'ta bulunan üç binada yıkılm çalışmalarına
başladı. Ancak ortaya ilginç bir manzara çıktı. Budak Sokak'taki yıkımı
seyreden aileler çoluk çocuk perişan olduklarını söylüyorlar. Dört
çocuk annesi Emine Kürler, üç yıldan beri oturdukları evi gösterirken 'Şu
yıkılan halinde bile oturmaya razıyım. Geçinemiyoruz ki evimiz olsun.
Burada kira vermeden okuruyorduk' diyor. Vahide Duyanoğlu da çaresizliğini,
'Eşim yok. Param yok. Burada yaşamak zorundayım' sözleriyle dile getiriyor.
Seyyar satıcı Zeki Kürler ise 'Ölümü bile bile yaşamaya da alıştık'
diyor.
Akşam - Yavuz RENÇBERLER - Ekin TÜRKANTOS
|