Zümrüt Apartmanı'ndan deprem
dersleri...
Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı'nın enkazından canlı olarak kurtarılanların
öykülerini hepimiz büyük bir mutluluk içinde izliyoruz..
Dün Konya'dan gelen fotoğraflar, neredeyse bir haftadır çalışan
kurtarma ekiplerinin döktükleri sevinç gözyaşlarını gösteriyordu daha çok..
Bilmiyorum Zümrüt Apartmanı'nın öyküsünü okurken şuna dikkat ettiniz
mi?
Kurtarma ekipleri dün itibariyle altı gündür bu enkazı kaldırmak için
uğraşıyorlardı.
Siz bu satırları okurken enkaz hâlâ yerli yerinde duruyor olacak..
Bir tek apartmanın enkazının kaldırılması bile görüyorsunuz ki bir
haftayı bulabiliyor.
Geçen her saat, enkaz altında canlı bulabilme umutlarını azaltıyor.
Söz konusu olan 11 katlı bir apartman. Her katında dört daire var.
Konya'nın yerel olanaklarının tümü bu bir tek enkazı kaldırmak için
seferber edildi, ülkenin önde gelen arama - kurtarma ekipleri enkaz üzerinde
durmaksızın çalışıyorlar ama daha hâlâ enkaz tümüyle kaldırılabilmiş
değil..
Ya istanbul!
Felâket tellallığı yapmak istemiyorum ama bir de "olası İstanbul
depremi"nde neler olabileceğini düşünelim isterseniz..
Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Bölümü'nün hazırladığı
"İstanbul Metropolitan Alanının Deprem Risk Analizi" isimli
raporunda İstanbul'da beklenen depremde 35 ile 40 bin arasındaki binanın
tamamen hasar göreceği yazılı..
Bunların 5 - 6 bin kadarının yassı kadayıf şeklinde yıkılacağı tahmin
ediliyor.
Bunun ötesinde yaklaşık 70 bin bina ağır hasar, 200 bin bina ise orta
derecede hasar görecek..
Can kaybının ilk elde 30 ile 40 bin arasında olabileceği öngörülüyor.
Aynı çalışmada deprem sonrası kurtarma çalışmaları ve acil sağlık
hizmetlerinde meydana gelebilecek gecikmelerin can kaybını üçte bir oranında
arttıracağı da yazılı..
Bir tek apartman enkazının, bütün dikkatlerin ve bütün olanakların, o
bir tek enkaza yönelik olduğu bir durumda bile kaldırılmasının bir
haftadan fazla sürdüğünü düşünecek olursak İstanbul'u nasıl bir felâketin
beklediğini daha kolay görebiliriz.
Size sözünü ettiğim rapor, bina hasarlarının ağırlıklı olarak Eminönü,
Fatih, Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece'nin güneyi ve Avcılar'da
meydana gelebileceğini tahmin ediyor. Kadıköy, Kartal ve Maltepe de ciddi
hasar görecek ilçeler arasında. Bina yoğunluğu ve bina kalitesi bakımından
Beyoğlu, Eyüp ve Bayrampaşa bölgeleri de ciddi bir tehdit altındalar..
Depremden sonra meydana gelecek maddi hasarın yaklaşık 50 milyar dolar
civarında olacağı tahmin ediliyor.
Kılımız kıpırdamıyor
Depremin ne gün olacağını kimsenin bilebilmesine imkân yok belki ama önümüzdeki
30 yıl içinde bu felâketle karşılaşmamız da kaçınılmaz görünüyor.
Daha önümüzde vakit varken tehlikede olan bölgelerdeki binaları güçlendirmek,
bazı semtleri tamamen taşımak elimizde. Ama başta o bölgelerde yaşayanlar
olmak üzere hepimiz büyük bir tevekkül içinde depremi beklemekten başka
bir şey yapmıyoruz.
Körfez Depremi'nin ardından kurtarma ekipleri kurmak ve insanlarımızı bu
yönde eğitmek konusunda büyük bir hassasiyet kazandık..
Ama görülüyor ki sadece kurtarma ekibi kurmak, tek başına hiçbir anlam
ifade etmiyor.
İstanbul'un yeniden imarı ve depreme karşı hazırlanması çok daha önemli
bir iş ve kimse bu iş için kılını kıpırdatmıyor.
Milliyet - Mehmet Y. Yılmaz
|