Dağ başında bir genç var
Orhan Pamuk'un kulakları çınlasın; bir haber okudum, uykularım kaçtı.
Şöyle deniyordu: "Mahfuz Deniz köyüne dönerek tekrar çobanlık
yapmaya başladı..."
Tabii çoğumuz unuttuk Mahfuz'u. Hatırlatalım.
Geçen yıl Ekim ayında Junior Chamber (Genç Girişimciler Jaycees) Türkiye
Derneği, ülkemizin en başarılı gençleri yarışmasının sonuçlarını açıkladı.
Toplam 12 genç ödüllendirildi. Bunlardan biri de Diyarbakır'ın Kulp İlçesi'ne
bağlı Temran Köyü'nden Mahfuz Deniz'di.
Genellikle Türkiye'nin, hatta dünyanın önde gelen üniversitelerinden mezun,
çok iyi işlere sahip ve bilimsel araştırmalarıyla kendilerinden söz
ettiren yarışmacıların arasından sıyrılıp ipi göğüsleyen Mahfuz
Deniz, bürokrasinin onca oyalamalarını, engellemelerini, "Bu işler sana
mı kaldı" savsaklamalarını, hatta çelmelerini aşıp kişisel çabasıyla
köyüne yol, su, elektrik getirmeyi başardığı için ödüle layık görüldü.
O günlerde ondan "Güneydoğu'nun deniz yıldızı" diye söz edildi.
Ödülü küçümsemeyin; John Fitzgerald Kennedy, Henry Kissinger, Orson Welles
adlarını ilk kez bu yarışmayla duyurdular.
Mahfuz ödül aldığı günlerde Hacettepe Üniversitesi'nin Kırşehir-Kaman'daki
Meslek Yüksek Okulu Sondajcılık Bölümü'nü yeni bitirmişti.
"Biliyorum, diplomama rağmen işsiz kalacağım, çünkü torpilim
yok" diyordu Güneydoğu'nun, hayır tüm Anadolu'nun yüzlerdeki derin çizgilere
yansıyan kaderciliğiyle.
Eh, artık uykularımı kaçıran o "son haber"e geçebiliriz:
Diploma değil torpil
"Dünyanın 124 ülkesinde düzenlenen En Başarılı Gençler yarışmasında
kazandığı ödül de Mahfuz'un işsizlik sorununa çare olmadı. İş bulma
umutları tükenince memleketine dönen Mahfuz yeniden çobanlığa başladı. Köyü
için, memleketi için onca girişimde bulunurken hiçbir engel tanımayan
Mahfuz, iş bulma çabalarında ise tam bir yılgınlığa düştüğünü söyledi..."
Mahfuz Deniz şimdi okul öncesi mesleğini yapıyor, yine keçi, koyun, inek güdüyor
içinin bir yerlerinde sürekli kanat çırpan korkuları bastırmaya çalışarak;
"Okul öncesi yıllarda çobanlık yaparken 12 keçi ve kuzuyu zalım kurda
kaptırdım..." Ve son cümleden sonra irkildim. Koyunları, keçileri ve
inekleriyle meralara, bayırlara açılan Mahfuz, ya bir gün -Allah korusun- dağın
çağrısına uyarsa, günah kimin olacak? Ya da bir "kurt" onu
kaparsa vebalini kim üstlenecek?
Sabah - Erdal Şafak
|