3 fabrikada 50 milyon dolar yaratıyor,
tulumu çıkarmıyor
Alüminyum profilde 50 milyon dolar ciro yapan Saray Döküm,
PVC Pencere'ye de girdi. Ciro bu yıl sonunda 80 milyon dolara çıkacak ama
patron Ahmet Saraylı, hálá tulum giyip işçi olarak atölyede çalışıyor.
SARAY Döküm ve Madeni Aksam Sanayi A.Ş., alüminyum ekstrüzyon (profil)
sektöründe 50 milyon dolar ciro yapan 3 fabrikalı bir şirket. Sahibi Ahmet
Saraylı'nın girişim öyküsü ise eski İstanbul esnafının şimdilerde kayıplara
karışmış muhteşem dayanışma geleneğiyle başlıyor, gece gündüz çalışan
iki kardeşin ve işçilerinin alınteriyle sürüyor.
Ahmet Saraylı, o günlerin adamı olduğu için 50 milyon dolarlık ciroya
rağmen hálá tulumunu giyip işçileriyle birlikte çalışmaya devam ediyor.
Şirketinin yönetim kurulu başkanlığına oğlu Murat'ı getirmiş ve ona ilk
büyük yatırım projesi için her türlü desteği vermiş. PVC Pencere üretimine
başlayacak Saray'ın cirosu bu yılın sonunda ciro 80 milyon dolara çıkacak.
Ahmet Saraylı, ‘‘7 yaşında çırak olarak polisajda (metal parlatma)
başladım. 50 yıldır atölyedeyim, makinanın sesini duymadan rahat
edemiyorum’’ diye başlıyor söze ve şöyle devam ediyor: ‘‘1966'da ağabeyimle
birlikte çalıştığımız işyerinin sahibi atölyeyi bize teklif etti. Biz
de borç bulup aldık. Borcumuzu ödemek için haftalarca kesintisiz günde
birkaç saatlik uykuyla çalıştık. Alüminyum döküm yapıyorduk ve pencere
kapı tamponu, paspas çarpmaları üretiyorduk. Müşteri daima bizden umduğunu
buldu. Bu sayede işimiz hep gelişti.’’
Gazozcu Artin'in Parası
Ahmet Saraylı, atölyeyi devir almak için borcu nereden aldığını söyleyince
gözleri doluyor ve şimdilerde pek olası görünmeyen borç hikayesini şöyle
özetliyor: ‘‘O zamanlar Bozdoğan Kemeri'ndeydik. Eşi Türk bir Ermeni
esnaf dostumuz vardı. Kendisine ‘Artin Ağabey ya da enişte' derdik. O da
Kumkapı'da Gedikpaşa Yokuşu'nda otururdu. Eşinin adı da Nazlı'ydı. Artin
ağabey sırtında gazoz satarak geçimini sağlardı. Biz atölyeyi almaya
karar verince ‘kimden borç alabiliriz' diye düşündük. Artin Ağabey'in
1000 lirası olduğunu da biliyorduk. Uzun süredir ev almak istiyordu ve para
biriktiyordu. Utanarak kendisine durumu anlattık. Hiç düşünmeden bize 1000
lirasını verdi. Biz de atölyeyi devir alıp şirketi kurduk. Sonra 1000 lirayı
kazandık ve üstüne biraz daha para ekleyip kendisine götürdük. Artin Ağabey
çok bozuldu bize. Bana faiz mi teklif ediyorsunuz diye çıkıştı, 1000 lirasını
aldı. Soyadını bile hálá bilmiyorum. Kendisi öldü, eşi yaşıyor ve biz
abla bildiğimiz eşinin ihtiyacı olduğunda hep yanındayız.’’
Ahmet Saraylı ilk imalat günlerinden beri Saray markasıyla iş yaptıklarını
belirtiyor ve 1980'den itibaren girdikleri alüminyum profil işiyle de hızlı
bir büyüme dönemi yaşadıklarını anlatıyor. Saraylı, ‘‘İnşaat şirketleri
bize malzeme ısmarlıyor biz onların istediği kalitede projelerine göre
malzeme üretiyoruz. Elbiseyi biz giydirmiyoruz, sadece malzemeyi veriyoruz ama
malzemenin kalitesi çok önemli. Şu ana kadar bizim hazırladığmız malzeme
ile yurt dışında 3 havaalanı giydirildi. Yurt dışında da içerde de çok
sayıda prestijli binalara malzeme verdik. Yılda 12.000 ton alüminyum tüketiyoruz.
Bu yılın sonunda 16.000 tona yükselecek’ dedi.
Ben atölyede olunca herkes motive oluyor
Ahmet Saraylı, halen tulumuyla atölyede işçilik yapmasını yadırgayanlara
kulak asmıyor. ‘‘Biz böyle alıştık. Benim atölyede olmam hem benim hem
de işçilerim için çok iyi. Onlar motive oluyorlar, işe daha istekle sarılıyorlar’’
diye başlıyor işçi-patronluğunu anlatmaya ve depremden sonra yaşanan sektörel
krizde işçilerle yaşadığı bir olayı şöyle özetliyor: ‘‘Deprem
oldu, işler kesildi bizim için kriz var. Birçok firma işçilerini kapıya
koyuyor. Bizde de iş yok. Ben işçilerimi çıkaramadım. Hesabı birlikte
yaptık, işçi çıkarmamamız halinde 1 yıllık zararımız 800 bin dolar
olacaktı. Dedim ki, ‘arkadaşlar 800 bin dolar zarar etsem ne olur ki, yıllarca
kazandığımızdan 800 bin dolar eksilir o kadar. Yolumuza devam edelim'. İyi
ki öyle yapmışız. O yıl zarar da etmedik, kapanan firmalar yüzünden bir sürü
sipariş bize aktı. Ciddi büyüklükte kár yaptık Ayrıca sonraki krizler için
de bize çok iyi bir tecrübe oldu.’’
Babamdan asıl miras bu şirketin itibarı
Murat Saraylı, Endüstri Mühendisi olmuş ve yönetim kurulu başkanı oluşundan
hemen sonra da büyük bir projeye soyunmuş. Babasının da oluruyla Saray
markasıyla PVC Pencere işine girmeye karar vermiş ve Çerkezköy'deki diğer
alüminyum fabrikasının yanında Saray Pen fabrikasını kurmuş. Şubat ayında
üretime başlayan fabrikada ürüne gelen talep nedeniyle kapasite artırma
girişimleri sürüyor. Üstelik ihracata başlamış. Haziranda kapasite yarıyarıya
büyüyecek. Murat yatırımını şöyle anlatıyor: ‘Ahmet Bey'in (babası)
sıfırdan getirdiği bu firmayı ben daha öteye götürmeliyim. 50 milyon
dolar ciro bu kadar ihracat hiç kolay ortaya çıkmadı. Ben bundan sonrası için
biraz da korkuyorum ama en büyük miras bence başka. Piyasada Saray önemli
itibara sahip. Babam bana en değerli miras olarak onu kazandırmış. Hedefimiz
yeni yatırımla 2004'te 80 milyon dolar ciro yapmak.’’
Macaristan'a odaklandı GE'nin taşımasını kaptı
Doğu Avrupa ülkelerine ve özellikle de Macaristan ve Polonya'ya odaklanan
Mega Trans Uluslararası Nakliyecilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. (Mega Trans), dünya
devi General Electric'in (GE) Macaristan'dan Türkiye'ye taşımalarını aldı.
Şirket, GE'nin Macaristan ampul fabrikasından Türkiye'ye yılda 400 TIR taşıma
işini yapacak.
Sözkonusu ihale sürecinde GE'nin uzun süreli incelemesinden başarıyla geçtiklerini
söyleyen Mega Trans Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Bayındır, ‘‘Uzun süredir
çok büyük uluslararası şirketlerin taşımalarını yapıyoruz ama GE'nin
taşımasını üstlenmek apayrı bir gurur ve sorumluluk yüklüyor. Şirketimiz
şu anda kendisine ait 90 ve kiraladığı 60 TIR ile 150 araçlık bir
kapasiteye ulaştı. Philips, Samsung, Ford, Thomson, Philip Moris,
Procter&Gamble gibi devlere hizmet de veriyoruz’’ dedi. Mega Trans Genel
Müdürü Betül Özbey Bayındır da şirket olarak Doğu Avrupa ülkelerine
odaklandıklarını belirterek, ‘‘Şu anda tüm taşımalarımızın yüzde
80'ini Macaristan, Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti'ne yapıyoruz.
Stratejimizi bu yönde oluşturduk ve bu ülkelerde uzmanlaştık. Bu bölgedeki
sanayi ile Türkiye sanayi gittikçe entegre hale geliyor. Bu da karşılıklı
taşımaları her yıl artırıyor. Geçen yıl 14 milyon dolar ciro yapmıştık,
bu yıl 17 milyon dolar ciro bekliyoruz’’ diye konuştu.
32 bin KOBİ'ye dil öğretmek için dev yatırım
Konya Sanayi Odası (KSO), Avrupa Birliği (AB) fonlarından yararlanarak
KOBİ'lere Dil Merkezi kurmak için harekete geçti. Proje onaylanırsa
Konya'daki yaklaşık 32 bin küçük ve orta boy işletme (KOBİ) sahibi yabancı
dil öğrenme imkanı bulacak.
KSO Başkanı Ahmet Şekeroğlu, Konya'nın bir ‘‘KOBİ cenneti’’
olduğunu belirterek, KOBİ'leri daha global hale getirmek için Dil Merkezi
kurmaya karar verdiklerini söyledi. Projeyi AB'nin ilgili komisyonuna ve DPT'ye
sunduklarını belirten Şekeroğlu, şöyle konuştu:
‘‘40 milyon dolara mal olacak dil merkezimiz 5 yıldızlı otel gibi lüks
olacak. Tatil yaparken dil öğrenilecek. İçerisinde geniş lüks odalar, yüzme
havuzları, toplantı salonları, kafeterya, lokanta gibi çeşitli birimler
bulunacak. 40 milyon doların yaklaşık 30 milyon dolarını karşılaması için
AB'nin ilgili komisyonuna projeyi sunduk. Gerisinin ise projeyi götürdüğümüz
DPT'den sağlanmasını bekleyeceğiz.’’
Asıl amacın, KOBİ sahiplerinin kendileri için en büyük sorun olan
yabancı dili otelde tatil yaparmış gibi keyifle öğrenmesini sağlamak olduğunu
belirten Şekeroğlu, ‘‘Merkez'de ilk olarak İngilizce eğitimi verilecek.
Daha sonra gelen talebe göre İtalyanca, Fransızca, Almanca gibi dillerde de eğitim
verilebilecek’’ dedi.
Hürriyet - Sadi Özdemi
|