Cengiz Bektaş'tan konferans:
"Geleneğe Eklenme"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nden
1999 yılında mezun olan mimar Yunus Aran'ın anısını yaşatmak üzere düzenlenmekte
olan Yunus Aran Konferansları'nın 22 Mart 2004 tarihindeki konuğu
"Geleneğe Eklenme" başlıklı konuşmasıyla Cengiz Bektaş'tı.
Sözlerine ilk olarak "gelenek" kavramının anlamından yola çıkarak
başlayan Bektaş'a göre, "Gelenek" kelimesi "gel-mek"
fiilinden türediği için, bugüne gelebilen, bugünle ilişki kurabilen değerler
gelenek olarak adlandırılabilir. Bu anlamda, 15. yüzyıldan kalma bir yapıyı
taklit ederek geleneğe eklenilemez; tarihi korumacılık adına yapılan bu tip
kopyalar gericiliktir, geleneği anlamamaktır. Bir başka örnek ise, Türk
evinin biçimlerini, geçmişte o biçimlerin doğmasına yol açan yaşam şekillerinden
soyutlayarak içinde günümüz yaşamının geçeceği şekilde yeniden üretmek,
bir anlamda yapıya kılıf giydirmektir. İçindeki yaşama uyum sağlayamayan
yapının 'iç'iyle 'dış'ı birbirinden kopar, dolayısıyla evin kullanıcıları
da mutsuz olur.
Gelenek, çağdaşlık ve gelecek kavramları üzerinde duran Bektaş, bu
kavramları şöyle açıkladı: "Geleneğe eklenebilmek ancak gelenek üzerine
yorum yaparak gerçekleştirilebilir, dolayısıyla gelenek, sürekli olarak
kendisiyle çatışmamızı gerektirir. Eğer geçmişi gerektiği gibi
yorumlayamazsak, sağlıklı bir geçmiş bilinci oluşturamazsak, bugüne de,
geleceğe de dair hiç bir fikir üretemeyiz. İşte 'çağdaşlık' da bu şekilde
geleceği imgeleyebilmek, toplumun kültür bilincinin verileriyle geleceği
okuyabilmektir. Bu noktada 'kültür bilinci' kavramı çok büyük önem taşımaktadır,
çünkü unutulmaması gerekir ki kültürü halk üretir. Halkıyla ilişkisini
kesmiş bir kültürden ve mimarlıktan bahsedilemez."
Cengiz Bektaş bir tasarım yapması gerektiğinde, kendisi daima ilk olarak
yapıyı tasarladığını, çevrede önceden yapılan mimari örnekleri
incelediğini özellikle halk yapı sanatını büyük bir dikkatle gözlemlediğini
çünkü halkın yalın yapılarından yola çıkarak bazı tasarım ilkeleri
belirlediğini söyledi. Buna ek olarak "Biçimler gibi ilkelerde geçicidir,
ama biçimlere göre daha kalıcı oldukları da bir gerçektir." dedi.
Bektaş, saptadığı tasarım ilkelerini, 1. gerçekçilik, 2. akılcılık,
3. işlevsellik, 4. yapısal açıklık, 5. içtenlik, 6. yalınlık, 7. iç-dış
uyumu, 8. tutumsallık, 9. gereçleri, yapı teknolojisini yakından seçmek,
10. esneklik ve çağa ayak uydurabilmek, olarak sıraladı.
Bektaş konuşmasında, diğer vurgulanması gereken noktanın "işlevselliğin
biçimi ezen" bir konuma sahip olmaması gerektiğini, önemli olanın
yerine getirilmesi gereken "işlevin biçime bürünebilmesi" olduğunu
söyledi. Tutumsallık kavramınıda, yapımda tutumsallık -yapının 20-30 yıl
sonrasını düşünerek tasarlanması- ve kullanımda tutumsallık -yapının
ve içindeki farklı işlevlerin ne kadar sık kullanılacağının hesaplanıp
ona göre tasarlanması- olarak ikiye ayırdı.
Sözlerini, "Geleneğe eklenmek, ancak çağdaşlıkla ve geleceği
imgeleyebilmekle olanaklıdır. Kopya ederek kısa süreli de olsa bazı amaçlara
ulaşılabilir, ancak bu tip yapılar uzun vadede toplumun kültür bilincinde
yer etmez." şeklinde noktalayan Bektaş konferansın ikinci bölümünde
bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu eserlerini değindiği kavramlar çerçevesinde
tartışarak konferansı noktaladı.
Arkitera - Elif Erdine
|