reklam

01 Nisan 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Fırat yine 'hür' kılacak

Birecik Barajı'nın sularında kalan Halfeti, 'yeniden doğuşun' umutları içinde

Hepimizi hüzne boğan o ''veda'' günlerindeki bir Halfeti ziyaretimizde, GAP mühendislerinin ''işte tam burada su seviyesi dizlerinize kadar yükselecek...'' dedikleri yerde durdum...

Tarihi caminin önünde, Fırat'ın tam kıyısında...

Sular ayaklarıma bile değmiyor; ama, artık bir avluda değil, adeta ''rıhtımda'' gibiyim...

Eğer, o mühendisin dediği gerçekleşseymiş, eski, tonozlu dükkânlar belki de şimdi birer ''kayıkhane'' gibi olabilirlermiş... Gözümün önüne Alanya'daki Kale'nin altında bulunan ''Selçuklu Tershanesi'' geliyor... Tıpkı onun gibi, suyla koyun koyuna ve içi içe... Acaba, Halfeti'nin de ''yeni yaşamında'' böylesi özgün ve kıyı karakterini değerlendiren mekânlar yaratılamaz mı?...

'Fırat'ın huzurunda...'

''Yeni Halfeti'' denen ve eskinin güzelim uygarlık değerlerine hemen hiç dönüp bakmadan davranmanın en çarpıcı, en kişiliksiz ve en çirkin örneğini oluşturan ''Karaotlak'' yerleşmesini geçtikten sonra, o muhteşem Fırat görüntüsünü armağan eden tepede durduk...

Arkadaşlar fotoğraf çektiler, ben de bir kayaya çöndüm; ''Fırat'ın huzurunda'' yazılması gerekenleri bir karta karaladım...

Halfeti'de büyük yanlış yapılmıştı... İnanıyorum ki herkes pişmandı... Bağışlayacak olan ise sadece yine Fırat'tı... Nitekim işte aşağıda Halfeti, yine Fırat sayesinde yaşamını sürdürüyor.. Hem de yeni umutlarla ve hem de onca güzelim kıyı dokusu ile yalı mimarisinin güzel örneklerini de baraj sularına terk ederek; ama kalan tüm zarafeti ve görmüş geçirmişliğiyle...

Karta bunların bendeki karşılıklarını yazdım... Kimi zaman ''pişmanlıklar'' kahredici de olabilir. Ama onarmak, yeniden yaratmak, yeniden yaşatmak...

Uygarlık tarihi de bu değil midir?..

..Ve Fırat, işte bu ''yeniden yaratmanın'' binyıllardır anası, babası her şeyi. Halfeti'yi de yaşamın bundan sonraki umutları ve kazanımlarıyla buluşturacak; tarih boyunca ''hür kıldığı'' gibi yarın da aynı ''bereketini'' buraya armağan edecek...

Anadolu ile Mezapotamya'yı yaşam bağlarıyla nasıl birleştirdiyse, Halfeti'yi de aynı bağların en güzel halkalarından biri yapacak...

Yeter ki Halfetililer ve ilgili herkes, Fırat'ın sesini ve duygularını dinleyebilsinler... Zaten ''bir duyabilseler'' , yine tüm geçmişi, bugünü ve yarınlarını eskisinden de çok daha fazla ve yürekten sevebilecekler...

'Anlamı'nın derinliği...

Fırat Halfeti'yi nasıl yeniden yaşatacak; nasıl yeni umutlarla donatacak?

Bu sorunun yanıtı için, bir arkadaşım ''önce sözcük köklerine ve anlamına bakalım...'' dedi. Araştırdık.

Arapçadaki söylenişi '' Al Furat'' ; Sümerce'de Bu - ra - nu ; Asurcada Purattu; Süryanicede Perath; İngilizcede Euphrates...

En eskisi olduğu için, Sümercesinden hareket edip nerelere varacağımızı, bu konudaki onursal liderimiz Muazzez İlmiye Çığ 'la konuştuk.

''Bu - ra - nu'' deyimi aslında Sümerden bile daha eski zamanlardaki varlığı saptanan kültürlerden geliyor... Irak'ta El Übeyt'de yapılan son kazılarda ortaya çıkartılan Sümer öncesi kültürlerden, Fırat'ın dünyada insanı ilk ''yerleşik düzene'' kavuşturan akarsu olduğu anlaşılıyor... Nehre özel bir ismin verilmiş olması bile bunun kanıtıdır... Çünkü bu kadar eski bir akarsu ''adı'' başka yok...

Arapçası için de İstanbul Üniversitesi Edb. Fak. Arap Dilleri Ana Bilim Dalı'ndaki öğretim üyelerine başvurduk. ''Al Furat'' ın sözcük anlamı; ''Tatlı'' ve ''bol'' su... Ancak, buradaki ''tatlı'' , ''çok tatlı, şirin, bal gibi'' demek... ''Bol'' da; ''çok bol, bereketli, tükenmeyen, sürekli çoğalan'' gibi anlaşılması gereken bir bolluğun karşılığı..

Ana Bilim Dalı Başkanı'nın ''soyadı'' nın da ''Furat'' olması, bu araştırmada en heyecan verici rastlantı oldu. Prof.Dr. Ahmet Suphi FURAT 'ın eklediklerine göre, Fırat'ın tatlılığı ve bolluğunun çok önemli bir nedeni daha var.

Arapçada her sözcüğün kök aldığı deyimler, bu gibi meraklar için yol gösterici de oluyor... ''Furat'' da ''Ferete'' kökünden geliyor.

Ferete ise ''hür yaşamak'' , ''hür yaşamayı sağlamak'' , ''hür kılmak'' vb. gibi anlamlar taşıyor. (Acaba, İngilizcedeki ''freedom'' = ''özgürlük'' sözcüğünün de Ortadoğu dillerinden gelen kökeni gibi olabilir mi? )

O halde Fırat, yani dünyanın en eski ''insan yerleşimlerine'' neden olan, bu nedenle en eski ''özel isim konulmuş'' akarsuyu sayılabilecek bu büyük bereket kaynağı, bal gibi tatlı ve sürekli çoğalan sularıyla, kendisine sığınanları ''hür kılan'' bir büyüklüğün adı...

'Gariban bir mağrur'

Nitekim işte Halfeti'yi bile tüm "gariban mağrurluğu" yla yeniden kucaklıyor... Yaşamını yitirdi denilen bir anda daha da çoğalan sularıyla en tatlı iklimini ve en şefkatli sularını ona armağan ederek bu güzel yerleşmeyi tüm GAP bölgesinin belki de ''en gizemli tarih, kültür ve turizm merkezi'' yapmak istiyor...

Halfeti Kaymakamlığı da işte bu isteği fark ederek kolları ilk sıvayanlar arasında... Örneğin, bölgenin efsanevi çiçeği ''siyah gül'' adını taşıyan bir tekneyle, aynı vadideki başta ünlü Rumkale olmak üzere ''uygarlıklara geziler'' başlamış...

Halfetililer, konuklarını ağırlamak için kendilerine düşeni yapmaya hazırlar ama devletin de desteğini bekliyorlar... Gaziantepli mimarlar, aydınlar ve sanatçılar da Halfeti'yi yalnız bırakmamak için geziler ve kültürel etkinlikler düzenliyorlar...

Siz de ne yapıp edin, bir an önce Halfeti'yle buluşun ve ''Fırat'ın huzuruna'' çıkarak, onun tüm düşlerinizi gerçek kılabilecek büyüklüğünü kutlayın, insanlık adına teşekkür edin...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Mart 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET "Çağdaş Hollanda Mimarlığı" Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Willem Jan Neutelings 6 Nisan 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz