Türkiye Kıyıları
04 Sonuç Bildirgesi Hazırlandı
Ankara, İstanbul ve İzmir'deki konferanslardan sonra, 4-7 Mayıs 2004
tarihlerinde, Adana'da düzenlenen Türkiye'nin Kıyı ve Deniz Alanları V.
Ulusal Konferansı'nın ardından Türkiye Kıyıları 04 Sonuç Bildirgesi hazırlandı.
Uzmanlıklar arası ulusal bir forum biteliği taşıyan Türkiye'nin Kıyı
ve Deniz Alanları V. Ulusal Konferansı'nda, kıyı ve deniz alanlarının akılcı
kullanılması ve korunması için yararlı bilimsel araştırma sonuçları, yönetim
politikaları, örgütlenmeler ve etkinlikler tartışıldı.
Türkiye Kıyıları 04 Sonuç Bildirgesi:
Kıyı alanlarımızın uzunluğu ve çeşitliliğiyle, bu alanlarımızda
bulunan doğal kaynaklar ve kültürel değerlerden dolayı dünyanın en şanslı
ülkelerinden birisi olan ülkemizde bütünleşik kıyı yönetiminin, ülkemizin
ekonomik ve kültürel gelişimi, insanlarımızın bugünkü ve gelecekteki
varlıklılık durumları ve mutlulukları açılarından büyük önem taşıdığının
bilincinde olarak;
1990'lı yıllardan başlayarak çeşitli çabaların gösterilmesine karşın
bütünleşik kıyı yönetiminin hala çok da yakın olmayan bir hedef olduğunu
görerek, kıyı alanlarındaki yanlış gelişmelerin ve alan kullanımlarının
ve bunların yol açtığı kullanım çelişkilerinin, bir yandan uzun dönemdeki
ekonomik gelişmeyi olumsuz etkilediğini, diğer yandan doğal kaynaklara, çevresel
ve kültürel değerlere zarar verdiğini izleyerek;
Kıyı alanlarımızın iyi yönetilebilmesi için, yatay ve düşey yönlerde
etkileşmeye olanak veren işlevsel bir yönetim yapısının yanı sıra, kıyı
ve deniz alanlarımızla ilgili değişik türde veri ve bilgilerin gerekli olduğunun
bilincinde olarak, bunların ülke genelinde yeterli olmaktan çok uzak olduğunu,
mevcut bilgilere erişmenin de çeşitli engeller içerdiğini saptayarak;
Parlamento, hükümet, kamu yöneticisi, yerel yönetici ve genel halk olarak
tüm düzeylerde, kıyı alanlarımız ve denizlerimize ilgi ve bilgi düzeylerinin
çok düşük olduğunu, bu çok değerli kaynakların iyi yönetilmesi ve
korunması doğrultusundaki bilincin zayıflığını ve bu bilincin oluşmasını
ve gelişmesini amaçlayan eğitim etkinliklerinin yeterli olmadığını, üniversitelerimizde
kıyı alanlarıyla ilgili eğitim ve araştırma programlarının çok sınırlı
sayıda olduğunu izleyerek,
Çok başarılı beş toplantıdan sonra ülkemizde kıyı ve deniz yönetiminin
gelişmesine önemli katkılar yapan bir araç konumuna gelen Türkiye Kıyıları
ulusal konferanslarına kamu kuruluşlarından olan katılımın olması
gerekenin çok altında olduğunu görerek, ilgili kamu kuruluşlarındaki görevlilerin
çalışmalarını tartışmaya sunabilmesi ve bilimsel çevrelerdeki son gelişmeleri
izleyebilmesi için çok önemli olanaklar oluşturan ulusal konferanslardan, çok
az sayıdaki katılım nedeniyle yararlanamadıklarını üzüntüyle
belirleyerek;
Ekonomik gelişmenin ve bunların yol açtığı baskıların göreceli
olarak daha düşük düzeylerde oldukları gözlemlenen Çukurova kıyı
alanlarının doğal durumlarını büyük oranda koruduğunu, tarım, balıkçılık,
sınırlı düzeydeki insan yerleşimleri ve koruma gibi az sayıda kullanım türlerinin
yer aldığı bu alanların, ülkemize özgü kıyı yönetimi deneyimlerinin
geliştirilmesi için bir alan laboratuarı işlevi görebileceğini hissederek;
Doğal, kültürel ve ekolojik önemleriyle öne çıkan duyarlı kıyı
alanlarımızın korunması ve iyi kullanılması doğrultusundaki bilincin ülkemizde
son yıllarda gelişmeye başladığını görmekten mutluluk duyarak;
Çukurova Üniversitesi'nin çeşitli bölümleri tarafından, Çukurova kıyı
alanlarıyla ilgili araştırma ve eğitim etkinliklerinin son yıllarda gözle
görülür bir ivme kazandığını mutlulukla saptayarak, Adana Valiliği'nin,
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın, Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü'nün
ve TÜBİTAK'ın konferansa katkılarından dolayı şükranlarımızı sunarak;
Biz, Türkiye'nin Kıyı ve Deniz Alanları V. Ulusal Konferansı'na (4-7 Mayıs
2004, Mithat Özsan Anfisi, Çukurova Üniversitesi, Adana) katılan ve kıyı yönetimiyle
ilgisi olan kamu kuruluşları, yerel yönetimler, üniversite ve araştırma
kurumları, sivil toplum örgütleri ve özel sektörü temsil eden 151 katılımcı,
aşağıdakileri kamuoyunun bilgisine sunmada görüş birliğindedirler:
1. Kıyı yönetiminin başarılı olması için kıyı alanının özelliklerine
duyarlı olmak, bütüncül yaklaşım, zamansal süreklilik, edinilen yeni
bilgiler sonrasında oluşan koşullara uyarlanabilmek, geçmişte oluşan kıyı
ve kent kimliklerini zenginleştirmek, kıyı ve deniz kültürünün gelişmesine
katkıda bulunmak önem taşımaktadır. 1997 ve 2004 yılları arasında gerçekleştirilen
5 ulusal konferans ve yayımlanan 7 ciltlik bildiriler kitaplarıyla Türkiye Kıyıları
ulusal konferansları dizini, ülkemizde kıyı yönetiminin gelişmesi için
ulusal bir forum işlevi gören önemli bir araç durumuna gelmiştir.
2. Türkiye Kıyıları ulusal konferansları dizisinden en çok yarar sağlayacak
kurumların başında, kıyı ve deniz yönetimiyle ilgi kamu kurumları
gelmektedir. Küçük miktarlardaki konferansa katılım ücretini ödeyemediklerini
belirterek ya da başka nedenlerle kamu kurumları çalışanlarının ulusal
konferanslara katılmalarını engelleyen yöneticiler, kurumlarının sunmakla
yükümlü oldukları kamu hizmetini daha ileri düzeye götürmek doğrultusunda
önemli bir olanaktan yararlanmamakta, bu konferansları düzenlemek için
"gönüllü" anlayışıyla yoğun çabalar gösteren kişilerin
emeklerinin karşılığı olması gereken artı değerin ülkemizde oluşmasına
engel olmaktadırlar.
3. Ulusal konferansların en önemli işlevleri, çeşitli kurum ve kuruluşları
temsil eden kişilerin bir süre için birlikte olmalarını gerçekleştirerek,
bu kişilerin yaptıkları çalışmalar ve bunların sonuçları üzerinde
bilgi alışverişinde bulunmalarını sağlamaktır. Bu işlevin gerçekleşmesi
için, konferansa önerdiği sunuşu kabul edilen ve programa alınan kişilerin
konferansa katılmaları gerekir. Konferansları, yayın sayısını artırmak için
bir araç olarak görenler, konferansa katılacak izlenimi vererek
bildirilerinin konferans kitabına ve programına girmesini sağladıktan sonra
sudan nedenlerle ya da nedensiz konferansa katılmayanlar bilinçli ya da bilinçsiz
olarak konferansları olumsuz etkilemektedir.
4. Kıyı alanları yönetimiyle ilgili eylem, koruma ve gelişme planlarının
oluşturulmasında ve bu planların uygulanmasında, yerel ve ulusal sivil
toplum kuruluşları yanı sıra kıyı alanlarını kullananları temsil eden
yerel birlikler etken rol almalıdırlar. Bakanlıklar ve bağlı taşra teşkilatları,
valilik ve belediyelerin bu kuruluşlara sorumluluk ve yetki vermeleri, kıyısal
çevrenin korunması ve bu alanlarda yapılacak uygulamaların daha başarılı
olmasına yol açacaktır.
5. Kumsal, kumul, sulak alan gibi doğal kaynakları zengin özel kıyı
alanlarının kullanımları ya da korunmaları sonucu oluşan kayıp ve kazançların
parasal karşılıkları, doğal kaynak ekonomisi kurallarına göre
hesaplanarak, kıyı alanlarında yer alan büyük gelişim projelerinin yarar
maliyet oranlarına yansıtılmalıdır.
6. Çukurova kıyı alanlarının önemli bölümü, doğal yaşam ve biyoçeşitlilik
açılarından yüksek değerler taşımakta olup diğer yandan batı kıyılarımıza
oranla daha az tahribata uğramış durumdadır. Bu alanlar "eylemli
koruma" anlayışıyla koruma altına alınmalı, bu alanlarda bilimsel araştırma
ve eğitim etkinlikleri gibi yumuşak kullanımlar özendirilmeli, doğal yaşam
ve değerler üzerinde baskı oluşturabilir kullanımlar ve gelişmelerle, başta
tarım olmak üzere mevcut kullanımların olumsuz etkileri engellenmelidir. Örneğin,
Karataş-Tuzla yöresinde yoğunlaşan ve kıyı kumullarının önemli ölçüde
tahrip olmasına yol açan yasa dışı tarımsal kullanımlara karşı, hukuki
araçlar ivedilikle kullanılmalıdır.
7. Kıyı planlaması ve yönetimi aşamalarında o yöredeki üniversitelerin
konu ile ilgili tüm birimleriyle işbirliği yapılmalı, bu bilimlerinin oluşturdukları
bilgi birikimlerinden yararlanılmalı, birçok seçeneği bir arada değerlendiren
esnek bir yaklaşım izlenmelidir.
8. Doğal durumlarını büyük oranda koruyan, tarım, balıkçılık, sınırlı
düzeydeki insan yerleşimleri ve koruma gibi az sayıda kullanım türlerinin
yer aldığı Çukurova kıyı alanları, ülkemize özgü kıyı yönetimi
deneyimlerinin geliştirilmesi için önemli bir olanak sunabilir. Çukurova kıyı
alanlarının yönetimi için, ilgili tüm kurum ve kuruluşların katkı yaptığı,
eyleme dönük bir proje başlatılmalıdır. Adana Valiliği'nin önderliğinde
yürütülmesi uygun olacak bu projeye tüm ilgili kamu kuruluşlarının il örgütleri,
kaymakamlıklar, belediyeler, yerel ve ulusal sivil toplum örgütleri, Çukurova
Üniversitesi ve Kıyı Alanları Yönetimi Türkiye Milli Komitesi gibi
bilimsel kuruluşlar ve yöredeki insan etkinliklerini temsilen kullanıcılar
katkıda bulunabilir. Yöreyle ilgili mevcut bilgilerle başlanılabilir bu
projede, ortak karar alma sürecinin nasıl gerçekleştirilebileceği,
denetimin nasıl sağlanabileceği gibi bir yönetim planında yer alması
gereken eylemler, deneysel bir yaklaşımla irdelenmeli ve en iyi düzenlemeler
belirlenmeli ve uygulanmalıdır.
Arkitera
|