İstanbul ‘müze
kent’e dönüştürülüyor
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, İstanbul’un, kültürel mirasın
korunması bağlamında, dünyaya örnek bir kent olarak pırıl pırıl
parlayacağını ve ön plana çıkacağını bildirdi.
Bakan Erkan Mumcu, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, Kültür Varlıkları
ve Müzeler Genel Müdürü Nadir Avcı ile Topkapı Sarayı’nda düzenlenen
toplantıda, ‘İstanbul Müze Kent’ kavramı ve projelerini ele aldı.
Toplantı öncesinde basın mensuplarına bilgi veren Mumcu, “müze
kentin”, içinde yoğun biçimde kültürel miras barındıran kentlere özgü
kavram olduğunu ve İstanbul’un da medeniyetlerin çok zengin birikim ve
mirasına sahip yaşayan kent olarak insanlık mirasının önemli parçalarından
birisi olduğunu söyledi.
Mumcu, İstanbul’u sadece kültürel varlıkların korunması
perspektifinden yönetmeye çalışan yaklaşımın bugüne kadar başarılı
olamadığını, kültürel mirasın yönetilmesi denilen kavrama odaklanmış
anlayışla İstanbul’un korunarak Türkiye ve dünyaya yeniden üretilmiş
bir değer olarak kazandırılabileceğini kaydetti.
İstanbul’un yaşayan bir kent olarak değişmekte olduğunu, kültürel
kimliğin korunarak bu değişimin yönetilmesi gerektiğini ifade eden Mumcu,
“Kente topyekün bir müze alanı olarak bakıldığında, yönetim kavramının
tek başına yeterli olmayacağı, yönetişim anlayışının bize sunduğu
yeni imkan, teknik ve organizasyonlardan yararlanmak zorunda olduğumuzu, İstanbul’u
korumanın ve gelecek kuşaklara ulaştırmanın en verimli yolunun bu olacağını
görüyoruz. Çünkü kültürel mirasın yönetilmesi kavramı, sadece merkezi
hükümetlerin elinde toplanmış yetkilerle yapma, yatırma, ya da yaptırmama
tutumundan ibaret bir anlayışla sürdürülemez. Dolayısıyla yerel yönetimlere
öncelik veren, kentte yaşayan insanların, öncelikle STK aracılığıyla bu
yönetişim sürecine katılmalarına fırsat veren bir anlayışla, İstanbul
bir ‘müze kent’ olarak yönetilebilir ve müze kente dönüştürülebilir”
diye konuştu.
Ortak Vizyon
Kültürel mirasın korunması anlayışı çerçevesinde yetkili ve sorumlu
kuruluşları biraraya getiren ve ortak vizyon etrafında buluşmalarına öncelik
veren çaba içinde olduklarını vurgulayan Mumcu, “Bu kentte yaşayan
herkesle beraber ortak bir vizyon yaratacağız ve vizyonumuzun hedefi İstanbul
müze kent algılamasıdır” dedi.
Bu vizyon içinde herkese çeşitli düzeylerde görevler düştüğünü,
bunu koordinasyon içinde yardımlaşarak yapacaklarını anlatan Mumcu,
“Hedefimiz, yetkilerimizi, imkanlarımızı, bakış açılarımızı biraraya
getirmek, kentliyle paylaşılmış bir ortak bakış açısı üretmektir”
diye konuştu.
Oluşturulacak Koordinasyon Kurulu içinde bakanlığın yanı sıra, İstanbul
Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün
daimi unsurlar olarak yer alacağını, işin niteliğine bağlı olarak ilçe
belediyelerinin de bulunacağını belirten Mumcu, ayrıca Danışma Kurulu
olarak da üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, bilimsel çevreler ve
kentin taleplerini yansıtacak bütün sosyal sivil organizmaların yer alacağını
anlattı.
“Çok uzun soluklu bu sürece bakanlığımız, bu yıl için 100 trilyon
liralık bir kaynakla katılacak” diyen Mumcu, koordinasyon içinde yer alan
diğer kurumların da kaynaklarını bu alanda yoğunlaştıracaklarını
kaydetti.
Hedeflerinin “İstanbul’u İstanbul’a, İstanbullulara, Türkiye’ye ve
insanlığa yeniden kazandırmak” olduğunu ifade eden Mumcu, turizmin de bu
projelerin bir boyutunu oluşturduğunu söyledi.
Mumcu, “Projenin hedeflerinden bir tanesi de olabilecek en yakın zamanda
yeniden üretilmiş değerlerle İstanbul’u dünyanın ilgi odağına koymak
ve bundan büyüyen oranda bir turizm ekonomisi yaratmaktır” dedi.
Bu projenin, “Şurayı kurtaracağız, şurada şu projeyi yürüteceğiz”
yaklaşımını içermediğini de ifade eden Mumcu, “Son derece sorumlu, sağduyulu,
tutarlı, çağdaş yöntemlere öncelik veren, serinkanlı ve uzun vadeli bir
yolculuk için biraraya geldik. Bu vizyonun İstanbul’da yaşayan herkes tarafından
paylaşılacağından eminiz. İstanbul’un kültürel mirasın korunması bağlamında,
dünyaya örnek bir kent olarak pırıl pırıl parlayacak ve ön plana çıkacak”
diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Türkiye’de bilimsel kriterlere
uygun, uygulamaya hazır tek bir proje bulunmadığını belirterek, “Kimse
bizden pat diye, bir ampulün yanması gibi birden bire ortaya çıkmış bir pırıltı
beklemesin. Şapkadan tavşan çıkarmayacağız” dedi.
Mumcu, Topkapı Sarayı’nda düzenlenen toplantıda, gazetecilerin sorularını
yanıtladı. Bir gazetecinin, “Bazı müzelerin kapandığını ve bir kısmında
da bazı bölümlerin kapatıldığını” ifade etmesi üzerine Mumcu, dünyanın
her yerinde müzelerin bazı bölümlerinin zaman zaman kapatıldığını ama
topluca müzeler kapanıyor diye bir sunum yapmanın da doğru olmadığını
kaydetti.
Arkeoloji Müzesi’ndeki Truva salonunun kapatılmasının bakanlık
iradesiyle olmadığını, Çanakkale’deki Truva harabelerinin olduğu yerde
uluslararası yarışmayla dünya çapında büyük bir müze yapma çalışmalarını
sürdürdüklerini anlatan Mumcu, geçmişin hatalarını tartışmak istemediğini,
ancak kültürel mirasın korunmasına yönelik attıkları adımların da basın
tarafından kamuoyuna yansıtılmadığını söyledi.
Truva Filmi Sitemi
Mumcu, bir yıldan beri kültürel mirasın korunmasına dönük girişimleri yüzde
100 vergi muafiyetiyle desteklediklerini, tüm çabalarına rağmen bununla
ilgili 1-2 gazetede 2-3 santimi geçmeyen haberler yer alırken, Truva filmi
etrafında kıyamet koptuğunu ifade etti.
Bu konuyla ilgili Türkiye’ye yapılmış bir tek başvuru bulunmadığını,
yaptıkları başvuruların da sonuçsuz kaldığını vurgulayan Mumcu, “Bu,
benim bakanlığım dönemine rastlayan bir şey değil. Burada kişisel savunma
içinde değilim. Bu film tamamlandığında, ben bakanlık görevine gelmiştim.
Ama ayıptır. Bir filmin popülaritesinin arkasına takılıp, sözüm ona
duyarlılık göstermek, fırsatçılıktan öteye bir şey değildir. Bu konuda
topyekun medyaya sitemimi ifade etmek istiyorum” dedi.
’30 Yıl Sürecek Bir Proje’
Bugüne kadar kültürel mirasın korunması kavramına odaklanıldığını ve
korumanın basit restorasyon ya da dokundurtmama mantığından öteye gitmediğini
anlatan Mumcu, “Ortalıkta uçuşan projelerden geçilmiyor ama sonuçlanan hiçbir
şey yok. Bizim yapmaya çalıştığımız şey, İstanbul’un kültürel
kimliği konusunda İstanbullular’la ortak bir vizyon yaratmaktır. Bu yaratılmadan
kültürel mirasın yürütülmesi söz konusu değildir. Biz bu yıl ortaya
koyduğumuz kaynaklarla bundan önceki 10 yılda yapılandan daha fazlasını
bir yılda yapmaya muktediriz. Bu iş için ayrılan ödeneklerle, yaklaşık
400 milyon dolarlık kaynağa bu yıldan sahibiz. Ama acı olan şudur ki; Türkiye’de,
bilimsel kriterlere uygun, uygulamaya hazır tek bir proje yoktur. Bugüne kadar
‘cek-cak’ların hepsini bir tarafa attık, ciddi bir süreç başlattık”
ifadesini kullandı.
Mumcu, bunun sonucunda mucize diye bir şey olmadığını belirterek,
“Kimse yarın öbür gün bizden pat diye, bir ampulün yanması gibi birden
bire ortaya çıkmış bir pırıltı beklemesin. Şapkadan tavşan çıkarmayacağız.
Bu, 30 yıl sürecek bir proje. Bu sürecin tamamında biz olmayacağız. Ama
bizden sonra gelenler, uygulanabilir bilimsel kriterlere uygun projeler ve
sosyal bir mutabakat bulacaklar. Bu arada, tamamlanmış projelerimiz de olacak.
Ama günü kurtarmaya dönük bir çaba içinde olmayacağız” diye konuştu.
Zeugma İstanbul'a Getirilmiyor
Mumcu, NATO zirvesine bir ay kaldığı belirtilerek, bu süre içinde
Zeugma’nın İstanbul’a getirilip getirilmeyeceğinin sorulması üzerine de
“Ne yazık ki yeterli bir süre değil” ifadesini kullandı.
Bu kadar kısa süre içinde hızlı hareket etmenin eserler üzerinde tahrip
edici etkileri olabileceğini ifade eden Mumcu, “O riski göze alamayız. O
nedenle, biz aylar öncesinden başlamıştık. Sonunda bizim haklı olduğumuz
mahkeme kararıyla ortaya çıktı. Ama ne yazık ki Zeugma gibi son derece değerli
bir mirasın Gaziantep’te, Türkiye’de olduğunu dünyaya tanıtma ve
duyurma fırsatını kaçırdık. Bunun için çok üzgünüm. Ama artık bu en
azından NATO etkinlikleri içinde gerçekleştirilemeyecek” dedi.
Mumcu, bir vakıf tarafından Gaziantep’te yapılacak müze için ayrılan
10 milyon dolarlık kaynağın da kaçırıldığını belirterek, ancak vakıf
yetkilileriyle yeniden iletişim kurmaya çalışacağını söyledi.
Bir başka soru üzerine de Mumcu, UNESCO’nun bir yeri dünya mirası
listesine almasının somut faydalarının son derece sınırlı olduğunu,
ancak bazı fonların hayata geçirilmesinde itibari bir değeri bulunduğunu
kaydetti.
Mumcu, UNESCO ile yaşanan en önemli problemin, alan yönetimi kavramının
mevzuatta yer almamasından kaynaklandığını, mevzuatta bir değişiklik
yaparak sorunu ortadan kaldıracaklarını söyledi.
‘Turizimde Rekorlar Kıracağız'
Bakan Mumcu, bu yıl hem turist sayısı, hem de gelirlerde rekor kıracaklarını
bildirdi.
Türk turizmindeki büyümenin sürdürülebilir bir büyüme olarak
kendisini gösterdiğini belirten Mumcu, “Bu yıl rekor kıracağız, gelecek
yıl yine kıracağız, ondan sonraki yıl yine kıracağız. Bu rekorlar sadece
Türkiye’nin kendi rekorları değil, bunlar dünya rekorlarıdır. Son 17 yıl
içinde Dünya Turizm Örgütü istatistiklerine göre en hızlı büyüyen ülke
Türkiye’dir ve büyüme hızına yaklaşabilen başka bir ülke de yoktur.
Bizim 2007 hedefimiz, 20 milyon turistti. Bunu 2006’ya çektik. Sezon biraz
gelişsin, bakarsınız 2005’e de çekeriz. Bu yıl için 16 milyon 500 binin
üzerinde bir sayı bekliyorum. Allah nazardan saklasın” ifadesini kullandı.
Mumcu, bölgedeki gelişmelere karşın Türk turizmindeki gelişmeyi ürün
kalitesine bağladığını, ayrıca yurtdışında çok iyi bir tanıtım yapılmasına
rağmen bunun Türkiye’de anlatılamadığını söyledi.
Güler ve Topbaş
İstanbul Valisi Muammer Güler de, Müze Kent projesini desteklediklerini, İl
Özel İdaresi olarak İstanbul’daki kültür ve tabiat varlıklarının
geleceğe taşınmasına önemli bir kaynakla katılacaklarını belirtti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da, bu projede koruma-kullanma
dengesini çok iyi kurmak gerektiğini dile getirerek, açık hava müzesi
derken, her tarafı boşaltılmış, mevcut yapıların bir sahne dekoru gibi
ayakta tutulduğu bir kent olarak değil; gelenekler, örf ve adetler ile mutfağıyla
birlikte yaşayan bir kent olması gerektiğini kaydetti.
3 büyük imparatorluğun merkezi olarak, her birinden anıt eserler, ve
sivil mimari örnekleri barındıran İstanbul’da kent dokusunun çok önemli
olduğunu vurgulayan Topbaş, “Bunları tekrar el birliğiyle gün yüzüne çıkarmak,
Türkiye’ye yapacağımız en ciddi iyiliktir. Çünkü İstanbul, Türkiye’nin
geleceğe açılan kapılarının altın anahtarıdır” dedi.
Basına kapalı süren toplantının bir bölümüne; Eminönü, Beyoğlu,
Fatih ve Eyüp belediye başkanları da katıldı.
NTVMSNBC
|