reklam

02 Haziran 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Ormanlarımıza Son Darbe...
Ormanda kanalizasyon ve arıtma tesisi kurmak, ormanları kimyasal silahla yok etmekten farksızdır. Bu tasarı gerçekleştiği takdirde, sadece Türk kamuoyu değil, dünya kamuoyu dahi ayağa kalkacaktır.

6831 sayılı Orman Yasası'nda değişiklik yapmak üzere hükümet tarafından hazırlanan son tasarının ormanlardan neleri götüreceğini açıklamak için, ilgili maddelerin öncesine ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarına değinmek gerekir.

6831 sayılı Orman Yasası'nın 17. maddesi'nin 3. fıkrası 49 ve 99 yıllığına ormanlarda irtifak hakkı tahsis-izin konusunu içermekteyken, Anayasa Mahkemesi'nin 17 Aralık 2002 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Yasa maddesi şöyledir:

Madde 17/3: Turizm alan ve merkezleri dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nca bedeli karşılığı izin verilebilir. Bu izin süresi 49 yılı geçemez. Devletçe yapılan tesisler dışında kalan her türlü bina ve tesisler, izin süresi sonunda eksiksiz ve bedelsiz olarak Orman Genel Müdürlüğü tasarrufuna geçer.

Ancak, işletmenin maksadına uygun faaliyet gösterdiği Orman Genel Müdürlüğü'nce belgelenen hak sahiplerinin kullanma hakları, yer-bina ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenecek yıllık bedelle doksan dokuz yıla kadar uzatılabilir. Bu durumda, devir işlemleri bu uzatma sonunda yapılır. Turizm amaçlı tesisler için hak sahipleri adına tapuda irtifak hakkı tesis edilir.

İzin ve irtifak hakları amaç dışı kullanılamaz.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen bina ve tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda ya da hususi ormanlarda yapılmak istenmesi halinde Maliye Bakanlığı'nın görüşü alınmaksızın Tarım ve Orman Bakanlığı'nca izin verilebilir. Bu takdirde, kullanım bedeli, süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit olunur. (İptal edilen bu maddeye göre 49 ve 99 yıllığına kişi ve kurumlar lehine sağlanan irtifak hakkı ile ormanlar dolaylı yollarla özelleştirilmiş ve anayasanın 169. maddesi delinerek ormanların mülkiyetinin kişilere, kurumlara devri sağlanmıştır.)

Bu madde, Anayasa Mahkemesi'nce 17 Aralık 2002 tarihinde iptal edilmiş olmasına karşın iptal edilen yasa yerine (Kamu Yararı adı altında) , hükümet tarafından ormanların yok olmasına yol açacak daha tehlikeli yeni bir tasarı getirilmiştir.

Tasarı metni şöyledir (hükümetin teklif ettiği metin): Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Madde 1. - 31 Ağustos 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir:

''Savunma, ulaşım, enerji, madencilik, haberleşme, baraj, gölet, su, petrol, doğalgaz, çöp depolama, altyapı sportif alan, ölçüm istasyonları, sağlık ve eğitim gibi, öncelikli kamu yararı bulunan hizmetlerle ilgili her türlü yer, bina ve tesislerin devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasının zorunlu olması halinde gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığı'nca izin verilebilir. Ancak, devletçe yapılan güvenlik ve savunma tesisleri, karayolu, köy yolu, demiryolu, içme ve sulama depoları ile isale hatları, kanalizasyon ve arıtma tesisleri, baraj ve göletler ile çöp depolama alanlarından bedel alınmaz. Bu izin süresi kırk dokuz yılı geçemez. Bu alanlarda devletçe yapılmış olanlar dışındaki her türlü bina ve tesisler, iznin sona ermesi halinde eksiksiz ve bedelsiz olarak Orman Genel Müdürlüğü'nün tasarrufuna geçer. Söz konusu tesisler Orman Genel Müdürlüğü veya Çevre ve Orman Bakanlığı'nca ihtiyacında kullanılabilir veya kiraya verilmek suretiyle değerlendirilebilir. Tahsis amaç ve şartlarına uygun olarak faaliyet gösteren hak sahiplerinin izin süreleri, yer, bina ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenecek yıllık bedelle doksan dokuz yıla kadar uzatılabilir. Bu durumda devir işlemleri uzatma süresi sonunda yapılır. Verilen izinler amaç dışında kullanılamaz.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen bina ve tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılmak istenmesi halinde, Çevre ve Orman Bakanlığı'nca izin verilebilir. Bu takdirde kullanım bedeli, süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir.''

Şimdi olayı iki yönü ile ele almak gerekir.
1- Anayasa Mahkemesi'nin geniş bir gerekçe ile iptal ettiği eski yasa hükmü ortadan kalkmış olmasına karşın aynı maddeyi daha vahim ve geniş bir şekilde gündeme getirip aynı yolda yine anayasaya aykırı yasa çıkarmak dolaylı olarak anayasanın ihlalidir.

2- İşin esasına gelince: Bu madde hükmü ile ülkemizde, üniversite ve tasarıda yer alan öbür tesisleri kurmak için binlerce hektar boş Hazine arazisi dururken, bunlar görmezlikten gelinerek, bir daha yerine konulmayacak olan ormanlarda, değinilen tesislerin kurulması ormanların yok olmasını sağlayacak bir felaket yolunu açmaktan başka hiçbir anlam taşımaz.

Tasarıda yer alan hizmet türleri içinde savunma, ulaşım, haberleşme, gölet, su, sağlık gibi hizmetler için kamu yararı söz konusu olabilir ve zaten bu gibi tesisler için irtifak hakkı kurulması doğal karşılanabilir. Ancak enerji, madencilik, doğalgaz, petrol, çöp depolama, altyapı, sportif alan, ölçüm istasyonu, eğitim gibi hizmetler üzerinde durmak gerekir. Şöyle ki: Ormanlar içinde enerji üretmek üzere santral kurulması halinde orman bitkilerinin ve sonunda ormanların nasıl yok olduğu herkesin bildiği vahim bir olay olduğu gibi, madencilik için verilen izinlerin sonunda yine ormanların nasıl tahrip olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.

Doğalgaz ve petrol tesislerinin ormanlar içinde kurulması ya da bunların nakil hatlarının ormandan geçirilmesi, orman yangınları için açık bir davetiye ve ormanların ateşe atılmasından başka bir anlam taşımaz. Ormanlar içine doğalgaz ya da petrol depolamak, dağıtım tesisi kurmak, ormana yangın bombası yerleştirmekten farksızdır. Ülkemizde ormanlar dışında bir karış boş toprak kalmamış olmalı ki, bu tesislerin ormana kurulması yoluna gidilmektedir.

''Altyapı'' ile neyin kastedildiği dahi belli değildir. Bu, amacı bilinmeyen kapalı bir tahrip yoludur. Şöyle ki: Altyapı denildiği zaman su, elektrik, doğalgaz, telefon, hatları, hatta kanalizasyon dahi bu kavram içinde yer alabilir. Kaldı ki, bedelsiz verilecek yerler içinde kanalizasyon açıkça belirtilmiştir. Ormanda kanalizasyon ve arıtma tesisi kurmak, ormanları kimyasal silahla yok etmekten farksızdır. Bu tasarı gerçekleştiği taktirde, sadece Türk kamuoyu değil, dünya kamuoyu dahi ayağa kalkacaktır. Bütün bu altyapı konularında ormanların tercih edilmesi ve bunların ormanlardan geçirilmesi halinde, ormanlar orman olmaktan çıkarılıp içinde yangın bombaları ve bakteri üretim merkezlerini de taşıyan yerleşim merkezi haline gelecektir. Anayasanın 169. maddesi'nin özelleştirmeye koyduğu engel bu yolla aşılacak ve ayrım yapılmaksızın her türlü tesis, ormanların içine yapılabilecektir. Bu yerleşim biçimi, kamu yararı adı altında gerçekleştirilmek istenmektedir.

Ormanın dolaylı yollarla yok olması sonucunu getirecek olan bu düşüncenin kamu yararı kavramı içine yerleştirilmesi, dünya literatüründe yalnız bize özgü bir buluş olacaktır ve tasarıyı hazırlayanlar her halde bundan gurur duyacaklardır.

Sportif alan, hangi amacı taşımaktadır. 20.000 kişilik stadyum yapılması mı, yoksa sportif alan adı altında ormanların içinde kimilerine yazlık serinleme alanlarının tahsisi mi amaçlanmaktadır? İster stadyum yapılsın, ister yan kuruluşlar oluşturulsun, hangisi olursa olsun istismara açık olduğu ve ormanların tahribine yol açacağı tartışmasızdır. Orman içinde bir stadyum kurulması ya da profesyonel veya amatör spor kulüplerine ormanda tesis kurma hakkı tanındığı takdirde, ayırım yapılamayacağına göre, tüm spor kulüpleri veya spor için yer arayan tüm kurumlar ormandan yer isteyecektir. Spor, elbette sağlıklı kuşaklar yetiştirmek için gereklidir. Ancak, tesislerinin kurulacağı yer ormanlar değildir.

Yalnız bu amaç için ormanlardan tahsis yapıldığı takdirde dahi, bitmek üzere olan ormanların en kısa sürede tükenmesi söz konusu olacaktır. Stadyum ya da spor tesislerine yer açabilmek için yapılacak yollar ve o yollardan geçecek binlerce insan ve aracın yaratacağı tahribatı ve çevre kirliliğini anlatmaya sanırım gerek yoktur.

Ülkemizde ölçüm istasyonu yapılacak, eğitim kuruluşu ya da başka tesis yapılacak toprak parçası kalmamış ve bu tesislerin de ormanlarda kurulması zorunlu duruma mı gelmiştir!..
Cumhuriyet - Ferruh Atbaşoğlu Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanı

 

Haziran 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Sokakları, caddeleri, binaları, sorunları, keyifleri, artıları ve eksileri ile kentte yaşamak, kentli olmak üzerine söylemek istedikleriniz Kent ve Çevre forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz