reklam

07 Haziran 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Köyleriyle İstanbul

Yakın çevresindeki Kadı, Bakır, Orta, Vani, Çengel, Arnavut, Yeni, Has, Feri gibi köylerle büyüdü, bir dünya kenti oldu, şimdi koca bir köye dönüşüyor

Bir dünya kenti olduğu söylenir İstanbul'un... Metropoldür. Megapoldür. Yarın başka bir ''pol'' çıkarsa mutlaka ondan da olacaktır. Ne var ki içine girildiğinde İstanbul'un kocaman bir köye dönüşmekte olduğu görülür. Hiç kuşkusuz köylerin güzelliği başkadır. Ancak kırsalda kaldığı sürece köy güzeldir. Kentleri köyleştirirseniz, pastoralden geriye natürmort kalır! İstanbul henüz ''mort'' durumunda değil... Ama yakındır! Bir zamanlar İstanbul'un köyleri vardı; bugün İstanbul'un kendisi oldular. Haydi köyümüze gidelim!

Kadıköy, İstanbul'dan da eski bir yerleşim. Hatta İsa'dan 5 bin yıl önceki taş devri buluntularıyla İstanbul bölgesindeki ilk insan yerleşiminin olduğu bölge. İsa'dan 1000 yıl önce Fenikelilerin ticaret kolonisi Harhadon adıyla tanınıyor daha sonra ''Bakır Ülkesi'' Halkedon adıyla biliniyor. Osmanlı, İstanbul'dan çok önce Halkedon'un çevresine giriyor. Kadıköy adı, II. Mehmet 'in ilk İstanbul Kadısı olarak atadığı Hızır Bey Çelebi 'den geliyor. Fatih, bölgeyi kadıya verdiği için yörenin adı kadının köyünden Kadıköy oluyor.

Kırk Erenler'in köyleri
Kadıköy'deki Erenköy ve Merdivenköy'ün adı Osmanlı'nın kuruluş yıllarına uzanıyor. Orhan Bey , 1329 yazında Maltepe'de Bizans İmparatoru III. Andronikos Paleologos' u yenince savaşçı ahilerden ''Kırk Erenler'' olarak anılan bir grup Kadıköy'ün dışındaki boş arazilere yerleşiyor. Eren Baba'nın adından Erenköy ortaya çıkıyor. Merdivenköy ise Alevi-Bektaşi inancının mert imanlı insanları anlamında ''merd-i iman'' dan geliyor. Merd-i iman köyü zaman içinde Merdivenköy'e dönüşüyor.

Karaköy... Haliç'in bir yakası Bizans'ta iken, öteki yakası Galata Cenevizlilerdeydi. Galata da Bizans gibi surların içindeydi. Karaköy adının o günlerden geldiği sanılıyor. Surlarla çevrili Galata'ya deniz tarafından ana giriş kapısına ''Kiarahori'' deniyor. Osmanlı döneminde Kiarahori, Karaköy'e dönüşüyor.

Ortaköy ve Kanuni
Boğaz'ın Avrupa yakasındaki ilk ''köy'' Ortaköy oluyor... Ortaköy, Bizans'ın ilk dönemlerinden başlayarak bir balıkçı köyü olarak biliniyor. İmparatorlar yazlık saraylar yaptırıyor. Sonra papazlar geliyor; kiliseler, manastırlar kuruluyor... Osmanlı döneminde Türklerin Ortaköy'e yerleşmesi için Kanuni Sultan Süleyman 'ın tahta çıkması bekleniyor. Mimar Sinan 'ın yaptığı hamam, Ortaköy'deki en eski Osmanlı eseri oluyor. Ortaköy adı da bu sırada ortaya çıkıyor. Nereden çıktığı ise bilinmiyor... Belki Arnavutköy'e doğru mola verilecek orta bir yerde olmasından...

Melekler ve Arnavutlar
Arnavutköy, Bizans döneminde çok sayıda kilisesi nedeniyle ''melekler köyü'' olarak biliniyor. Arnavutköy adının nereden geldiği ise tam bilinmiyor ama II. Mehmet 'in Arnavutluk'u fethettikten sonra 1468'de İstanbul'a getirdiği Arnavutları buraya yerleştirmesine bağlanıyor. 16. yüzyıl gezginleri, Arnavutköy adını anmıyor ve bölgenin bağlarla kaplı olduğunu anlatıyor. Arnavutköy adı ilk kez 1568 tarihli bir fermanda geçiyor.

Yeniköy neden yeni?
İstinye ile Tarabya arasındaki semte Yeniköy adı, yeni kurulduğunda verilmiş, dense, ''olabilir'' dersiniz. Ama değil! Yeniköy, Boğaz'ın en eski semtlerinden biri... Tabii ki kıyıda bir köy olarak. Bir rivayete göre Büyük İskender 'in babası Filip 'in komutanlarından Demetrios , bir yaz günü Bizanslılarla burada yaptığı bir deniz savaşını kaybettiği için buraya ''sıcak gün'' anlamında Termemeria deniyor. II. Mehmet'in İstanbul'u almasından sonra Romanya'nın Geri yöresinden gelen Ulahlar buraya yerleştiriliyor. Termemeria adı Geriköy oluyor. Yaklaşık 100 yıl sonra Kanuni Sultan Süleyman, ''Geriköy'' adını beğenmiyor ve köye ''Yeniköy'' adını veriyor. Rumlar da ''yeni köy'' anlamında, ''neo horion'' demeye başlıyor.

Boğaz'ın karşı kıyısındaki Çengelköyü'nün adı ilginç bir öyküde yatıyor. 19. yüzyılda Mısır'da sıradan bir levent olan Tahir , İstanbul'a gelip tersanede topçu oluyor. Kendini yetiştiriyor ve kaptan-ı deryalığa kadar yükseliyor. Bu arada Çengeloğlu Halil Kaptan 'ın kızıyla evleniyor. Biraz da içgüveyliğinden adı, Çengeloğlu Tahir Paşa oluyor. Boğaz'ın bir kıyısına küçük bir mescit yaptırıyor. Yaptırdığı mescitten Çengelköy adı çıkıyor. Çengeloğlu Tahir Paşa'nın kaptan-ı deryalığında ise Osmanlı'nın Navarin bozgunu yazıyor.

Boğaz'ın Anadolu yakasında Çengelköy'den ötesi Vaniköy. Vaniköy, Boğaz'ın dik yamaçlı kesimlerinden biri. Bizans döneminde ormanlarla kaplı olduğu sanılıyor. Kıyıda 6. yüzyılda İmparator I. Justinianos' un yazlık sarayından ve tövbe etmiş fahişelerin manastırından söz ediliyor ama geride bir iz bulunmuyor.

Vanlı Mehmet Efendi
Boğaz'ın bu yöresi Osmanlı döneminde ''papazın korusu'' diye anılıyor ve 17. yüzyılda burada gezinmeyi seven Sultan IV. Mehmet , koruluğu, çocuklarına hocalık yapan Mehmet Efendi' ye bağışlıyor. Vaniköy'ün adı, Mehmet Efendi'nin lakabından geliyor. Mehmet, Vanlı olduğu için ''Vani'' diye anılıyor. Vani Efendi, sultanı etkileyerek Mevlevi semahlarını, Bektaşi ayinlerini yasaklatıyor; kıyıda kendine bir sahil sarayı ve on kadar yalı yaptırıyor. 2. Viyana Kuşatması'na ordu şeyhi olarak katılıyor ve 1683'teki bozgundan sonra Uludağ'ın arka yamaçlarındaki Kestel köyüne sürülüyor, orada ölüyor.

Şişli'nin Feriköy mahallesinin adı biraz gizemli... 16. yüzyılda küçük Rum yerleşimlerinin olduğu bölge, buradaki bir kiliseden ''Aya Dimitri'' adıyla biliniyor. 19. yüzyılda Feriköy adını alıyor. Feriköy adının Osmanlıcada fer'i sözcüğünden geldiği söyleniyor ama kökten olmayan, dallara kollara ait olan; ikinci derecede olan anlamındaki fer'i sözcüğü yerli yerine oturmuyor. Bunun üzerine ortaya bir söylenti çıkıyor: Abdülmecit ya da Abdülaziz döneminde yöredeki çok geniş araziler padişah tarafından bir ''mösyö'' ye bağışlanıyor... Adamın ölümünden sonra araziler karısına kalıyor. Kadının adı Madam Feri oluyor!

Şişli'nin Mecidiyeköy mahallesi 20. yüzyılın ortasına kadar çayır-çimen olarak duruyor. Bugün iş merkezleri ile yoğun bir yerleşimin olduğu Mecidiyeköy'ün adı Sultan Abdülmecit'ten geliyor. 19. yüzyıl ortasında Osmanlı toprak kaybettikçe İstanbul'a gelen göçmenlerden bir kısmı Abdülmecit'in buyruğuyla Mecidiyeköy'e yerleştiriliyor. Muhacirler, burada kendilerine verilen topraklarda tam bir köy hayatı sürüyor.

II. Mehmet'in otağı
Haliç'in kuzey kıyısındaki Hasköy'ün adının II. Mehmet'in İstanbul'u kuşattığı dönemden geldiği sanılıyor. II. Mehmet'in otağını bu bölgede kurmuş olması ve buranın özel anlamında ''hâss'' olması Hasköy adını yaratıyor. Ancak III. Selim döneminde yapılan ''hasbahçe'' ye de bağlayanlar oluyor. Bir başka varsayımda ise Bizans döneminde bölgedeki Paraskevi Kilisesi'nin adı Osmanlı döneminde önce ''Parasköy 'e sonra ''Hasköy'' e dönüştürülüyor.

Uzak köy... Yeşil köy...
Bakırköy, erken Bizans döneminde sur dışında olmasına karşın İstanbul'a giden anayol üzerinde önemli bir bölge... Habdemon bölgesinde imparatorlar yazlık saraylar, köşkler yaptırıyor... Havuzları, hamamları ile ''şehrin gürültüsünden uzak'' bir dinlence yeri... Ne var ki, Avarların, Bulgarların, Arapların ve Latinlerin İstanbul'a yönelik seferleri de ilk göğüsleyen bölge... 1203 Latin istilası ile yıkılıp yağmalanıyor. Geç Bizans döneminde ''uzun köy'' anlamında Makrohori ya da ''uzak köy'' anlamında ''Makrihori'' adıyla yeniden kuruluyor. II. Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra ''Makri Köy'' adıyla anılmaya devam ediyor ve Türkler, bölgeye ancak 17. yüzyıl başında yerleşmeye başlıyor. Cumhuriyet kurulduktan sonra 1925'te Makri Köy'e Bakırköy adı veriliyor.

Bakırköy'ün ötesi ise Bizans döneminde Ayios Stefanos adına yapılan bir kiliseden dolayı Ayestefanos adını alıyor. Yeşillikler içindeki bu köyün adı 1930 yılında Yeşilköy olarak değişiyor. İsim babası da ''köy'' ün sakinlerinden ünlü yazar Halit Ziya Uşaklıgil oluyor.

İstanbul'un eski köyleri böyle... Şimdi İstanbul'un kendi koca bir köy!
Cumhuriyet

 

Haziran 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Sokakları, caddeleri, binaları, sorunları, keyifleri, artıları ve eksileri ile kentte yaşamak, kentli olmak üzerine söylemek istedikleriniz Kent ve Çevre forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz