Rant kuşatmasındaki
kent
Geçmiş iktidarların kentin tek yeşil alanı fuarda siyasi rüşvet olarak
dağıttıkları büfelerin Piriştina yönetimince yıkılmasıyla başlayan
gerilim, hafta sonu çıkarları zedelenen kesimlerden gelen kurşunlarla büyüdü.
Ersözlü yaralanırken saldırının bireysel olmadığı iddia edildi.
Ege'nin incisi, rantiyecilerin baskısı ve farklı gerilimlerle bunalıyor.
Fuar'da büfesi yıkılan işletmecinin, belediye şirketi İZFAŞ'ın Genel
Müdürü Dilara Ersözlü 'ye silahlı saldırısı, İstanbul Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah 'ın, kapkaçın İzmir'e kaydığı yolundaki saptamaları,
gazeteci Hasan Tahsin 'in silahla tehdit edilmesi, rantiye kesiminin gökdelen
talepleri, kenti korumaktan başka çıkarı olmayanların ''istemezükçü''
diye tanımlanıp yatırımları engellemekle suçlanmaları, rantçıların Büyükşehir
Belediye Başkanı Ahmet Piriştina 'yı yasadışı davranmaya çağırmaları,
kentin gündemini belirliyor.
Geçmiş iktidarların kentin tek yeşil alanı fuarda siyasi rüşvet olarak
dağıttıkları işletmeler ve büfelerin Piriştina yönetimince yıkılmasıyla
başlayan gerilim, hafta sonu ekonomik çıkarları zedelenen kesimlerden gelen
kurşunlarla büyüdü. Ersözlü, bu kesimlerin silahlı saldırısına uğrarken,
saldırının bireysel olmadığı yolunda haberler yayılmaya başladı. Yine
İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ın, ''İstanbul'da barınma zorluğu çeken
uzili, Kalaşnikoflu kapkaç çeteleri, İzmir'e kaymaya başladı'' sözleri sıkıntıyı
büyüttü.
Havadan para
Bütün bunların yanı sıra yerel seçimlerin ardından yeniden harekete geçen
rantiye grupları, AKP'nin de desteğiyle 5-6 katlı binalarını 30- 40 kata yükseltip
''yatırım yapacağız'' adıyla, ''havadan para'' kazanmak için baskılarını
arttırdı. Örneğin, geçen dönem Konak Belediyesi'nden kentin merkezinde yoğunluğu
arttıracak 35 katlı gökdelen için imar alan ancak büyükşehirde bu yatırımı
engellenen Küçükbay Grubu, Piriştina'ya, yasadışı bir çağrıda bulundu.
Başkanın ''yasaların arkasına sığındığını'' savunan Küçükbay
Grubu Yönetim Kurulu Başkanvekili Ahmet Küçükbay , ''Piriştina istedikten
sonra bütün sorunlar aşılır. Yönetici isterse, aynı yasa ile projeleri
engellediği gibi geçit de verebilir'' dedi. Açıkça belediye başkanını suç
işlemeye çağıran bu yaklaşım tepkilere yol açarken, kenti, kentliyi değil,
salt kendi çıkarlarını düşünen rantçıların gerçek yüzünü gösterdi.
Eski Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu yerel bir gazetedeki köşe yazısında
şu sözlerle sorunun çözümünün aciliyetini gösterdi: ''Bu görünmez
gruplar o kadar organize ki, tüm makamları seçimli- seçimsiz ele geçirebiliyorlar.
Eğer günün birinde, birisi yollarına taş koyacak olursa, görünür görünmez
ne fauller yaparlar, ne fauller!.. Bugünlerde İzmir üzerine yeni oyunlar tezgâhlanıyor,
tezgâh hazırlıkları ortaya döküldü bile. Diyorum ki, birileri bugünden
başlayıp geriye doğru şu imar 'dalgalarını' ve 'isimlerini' araştırsa,
çok iyi bir iş yapar.''
Bu kenti, Kordon'a otoyol, Konak'a Galleria, Fevzipaşa Bulvarı'nda beton
direkler üstünde metro ucubesinden kurtaran ve kentlerini korumaktan başka
bir çıkarları olmayan ''istemezükçüler'' e gelince... Onlar, 5- 6 katlı
binaları yıkıp, 30-40 katlı gökdelenler dikerek ''havadan'' para kazanmak
isteyenleri yasalara ve kente saygılı olmaya çağırıyor bir; otel ve iş
merkezi yapmaya soyunan rantiyecilere 2.5 yıldır kapalı tutulan Efes Oteli
ile 6 aydır işlemeyen Mercury Oteli'ni işaret ediyorlar iki; projelerin
kentin daha uygun yerlerine kaydırılmasını istiyorlar üç, rantiyecileri
sanayi yatırımlarına yönelmeye davet ediyor dört!
Bu durumda bize de, Kordon'daki iki katlı güzelim evlerini yıkıp bugün dünya
kenti olabilecek İzmir'i beton setlerle kuşatan o dönemin rantiyecilerini ve
onlara yol açanları anımsatmak kalıyor.
Cumhuriyet - Serdar Kızık
|