İstanbul’a
bir kültür merkezi
İstanbul bir kültür merkezi daha kazandı.
Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi, cuma akşamı yapılan bir
törenle açıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Sabih Tansal ile Garanti Bankası Genel Müdürü
Ergun Özen birer konuşmayla, merkezin ortaya çıkış serüvenini anlattılar.
Tören, Ayhan Şahenk Salonu’nda gerçekleştirildi.
Bina 1997 yılında projelendirildi. Ayhan Şahenk’in Garanti Bankası adına
yapılan bağışlarla, inşaatına 2000 yılında Rektör Üstün Ergüder’in
zamanında başlandı.
2001 yılından sonra da Ferit F. Şahenk’in bağışlarıyla tamamlandı.
Üniversitelerde bu tür salonların, kültür, konferans merkezlerinin yapılabilmesi
için mali destek veren kuruluşları her zaman destekliyorum.
Başkalarına da örnek olmasını diliyorum.
500 kişilik büyük salon dışında, 4 seminer salonu, bir de dans
performans salonu bulunuyor.
Büyük salon konserlerin, tiyatro gösterilerinin sergileneceği bir mekan.
Hiç kuşkusuz ben, bu tür salonlardan, üniversite dışındakilerin de
yararlanılmasından yanayım. Özel girişimcilerin, sivil toplum kuruluşlarının
da bu tür yerlere gereksinimi var.
Güzel bir fuayesi var, konserden, gösteriden önce ağırlanabileceğiniz
bir mekan. İçerisi de böyle.
Gecenin solisti uluslararası değerdeki piyanistimiz Fazıl Say’dı.
Yurtiçindeki başarıları kadar yurtdışındaki başarılarıyla da
doruktaki piyanistimizin adını Viyana caddelerindeki afişlerde görünce
sevinmiş, gururlanmıştım.
Maxim Vengerov ile birlikte verecekleri konserin afişleri, onun ününü,
yurtdışındaki değer ölçüsünü de belirlemişti.
Onun kadar ünlü kemancı ile onun kadar ünlü bir piyanist çalabilirdi.
Fazıl Say markasının ilgi çekici etkisinden söz etmeliyim.
Önemli açılışların, törenlerin vazgeçilmez ismi o. Düzenleyenler
biliyor ki, o tören birçok kişiyi ilgilendirmese de, Fazıl Say adını
davetiyede görenler, mutlaka onu dinlemeye geleceklerdir.
Seviniyorum da, iyi bir sanatçıyı dinlemek için her fırsatı kullanmak,
bizim sanata yavaş yavaş yakınlaştığımızı gösteriyor.
O akşam Johann Sebastian Bach, Ferrucio Busoni, Maurice Ravel, George
Gershwin, Fazıl Say’ın bestelerini seslendirdi.
Paganini Caz’ı özellikle seviyorum. Birçok besteci piyanist onun teması
üzerine çeşitlemeler yapmıştır, Fazıl Say da bunların arasında ben de
varım diyebildi. Yaratıcı cesaret gösterdi.
Salona, kültüre, eğitime yatırım yapanları desteklemeliyiz.
Umarım, bu salonlarda güzel konserler dinler, iyi tiyatrolar seyrederiz.
Hürriyet - Doğan Hızlan
|