Kuvayı
Milliye'nin valisi
Afyon Valiliği tarafından kentin tarihini ve kültür değerlerini tanıtmak
üzere hazırlanan kitabın adı; 'Anadolu'nun Kilidi'... Şimdi bu kilidi açanlar,
görkem ve kahramanlıklarla yaşanmış bir geçmişle karşılaşıyorlar...
''24 Ağustos 1922'de karargâhlarımızı Akşehir'den taarruz cephesi
gerisindeki Şuhut kasabasına naklettirdik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut'tan
muharebeyi idare ettiğimiz Kocatepe'nin cenubu garbisinde (güneybatısında)
çadırlı ordugâha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe'de hazır
bulunuyorduk. Sabah saat 05.30'da topçu ateşimizle taarruz başladı...''
Kurtuluş Savaşımızın ''Büyük Taarruz'' günlerini Mustafa Kemal Atatürk
böyle anlatıyor Nutuk'unda...
Afyon Valisi Muzaffer Dilek de Şuhut ilçesindeki Hacıvelioğlu Konağı 'nın
restorasyon çalışmalarını gösterirken ''işte Nutuk'taki karargâh'' diyor
ve anlatıyor;
''Şefika Şafak Gürlü 'Evler Gazi Mustafa Kemal'i anlatıyor' adlı
eserinde bu konağı da yazmıştı. Kültür Bakanlığı'yla anlaşarak onarımını
üstlendik ve bir yıl içinde gördüğünüz bu duruma getirdik...''
Valinin ''gördüğünüz'' dediği heyecan verici durum ise şöyle:
Restorasyon neredeyse tamamlanmış. Ancak sadece müze niteliğinde yeni bir
''Atatürk Evi'' olmayacak. Şuhutluların da yararlanacağı ve çocuklara, gençlere,
kadınlara kültür ve sanat ağırlıklı kursların verileceği bir ''halk eğitim
yuvası'' na dönüşecek.
Böylece Gazi 'nin 24/25 Ağustos gecesi kaldığı ve Nâzım Hikmet 'in
betimlediği şekilde ''Kocatepe'den Afyon Ovası'na doğru'' düşlerini ve
planlarını kurduğu odayı ziyaret edenler, aynı mekânlarda ''Cumhuriyet aydınlanmasının''
sürdüğüne tanık olacaklar...
Bağımsızlığın panoraması
Konağın duvarlarında ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi 'yle işbirliği
içinde ''Kurtuluş Savaşı Panoraması'' canlandırılıyor.
Prof. Dr. Aydın Ayan ve arkadaşlarının tabloları, yine Nâzım'ın Kuvayı
Milliye Destanı 'ndan dizelerle birlikte yer alacak...
Örneğin girişteki duvarda ''...Ve, kadınlar'' tablosunu seyredenler,
''...ve kadınlar, / bizim kadınlarımız; / korkunç ve mübarek elleri, /
ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle / anamız, avradımız, yârimiz...''
diyecekler...
Ya da ''Ayın Altında Kağnılar'' a bakanlar; ''Ayın altında kağnılar
gidiyordu / Kağnılar gidiyordu, Akşehir üstünden Afyon'a doğru...'' yu
okuyarak o günleri anacaklar. Üst kata çıkan merdivenlerde ''Yıldızlı
Gece'' tablosunu görenler de; ''kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi / okşayarak
gülümseyen bıyığını, / seyrediyordu Kocatepe'den / dünyanın en yıldızlı
karanlığını...'' o kahramanla birlikte yaşayacaklar...
Konakta ''Büyük Taarruz'' salonu için hazırlanan ''26 Ağustos-Bu
Memleket Bizim'' in karşısında duranların belki de artık yüksek sesle
okuyacakları dizeler ise ''Dört nala gelip Uzak Asya'dan / Akdeniz'e bir kısrak
başı gibi uzanan / bu memleket bizim...''
Şuhut'taki restorasyon çalışmasını böylesine ''yürek dolusu''
izlenimlerle inceledikten sonra Afyon'a dönerken sordum;
''- Size artık Kuvayı Milliye'nin Valisi diyebilir miyiz?''
''- Torunu deseniz de olur... Dedem, İsmet Paşa (İnönü) Kurmay Başkanıyken
askermiş. 1914'ten 1923'e kadar... tam dokuz yıl...''
Dedesi Çapan Dilek ya da Kuvayı Milliyeciler arasındaki lakabıyla ''Uzun
Çapan'' da torunları arasında Muzaffer'e özel bir sevgi beslermiş. Kim
bilir belki de şimdi bulutların arasından Şuhut'taki ''Kurtuluş Savaşı
panoramasını'' seyredecek ve yine onur duyacak...
İscehisar'da emeğin şenliği
O gün yine Afyon'un tarihi İscehisar ilçesinde 4 yıldır düzenlenen
''Mermer ve El Sanatları Festivali'' ne de katılma olanağı bulduk... Ünlü
''Afyon mermeri'' nin beşiği olan bu ilçemiz, Roma döneminden bu yana aynı
ocaklarıyla uygarlıklara hizmet veriyor.
Belediye Başkanı Ceylan Kılınçaslan , amaçlarının bundan böyle
''heykel sanatına'' da katkıda bulunmak olduğunu belirtti. Afyon Valisi
Muzaffer Dilek'in önceki Şanlıurfa Valiliği döneminde ''sevdalısı'' olduğu
Halfeti'deki çalışkan kaymakamı Sıtkı Öcal da şimdi bu ilçenin yöneticisi
olarak dedi ki: ''Antikçağlardan günümüze insan emeğinin ürünlerini
bezeyen mermerimizi sadece ekonomik bir kaynak olarak değil, kültürel bir değer
olarak da değerlendiriyoruz...''
Kaymakamın bu sözlerini doğrulayan Halk Eğitim Merkezi çalışmalarına
ait sergide ise doğal renklerindeki mermer parçalarıyla yapılan ''mozaik
tabloları'' hayranlıkla izledik ve yine İscehisar'a dikilmek üzere Valiliğin
girişimiyle hazırlanan ''Mermer İşçisi'' heykelinin maketi üzerinde konuştuk.
''Alınterinin sanata dönüşmesini'' kutsayanları kutladık ve kucakladık...
Eski hükümet konağı
Vali Muzaffer Dilek, Afyon'da çok sayıda kültür ve koruma projesini de
ardı ardına ve hızla gerçekleştiriyor. ''Karahisar Kalesi'' ni seyreden
Millet Hamamı -mülkiyeti belediyeye ait olmasına rağmen- kurtarılarak
mahalle halkının kullanacağı bir ''semtevi'' haline getiriliyor. Eski Afyon
konaklarından biri daha Yerel Yönetimler Evi oluyor. 1920'lerin tanığı
''Kadınana İlköğretim Okulu'' , tarihi ''Afyon Lisesi'' , eski ''Bedesten''
ve kentin ticaret tarihine ışık tutan ''Taşhan'' da koruma projeleri arasındalar.
Sadece bu yıl için tam ''bir trilyon'' lirayı restorasyonlara ayıran
Muzaffer Dilek'in tek üzüntüsü ise eski Hükümet Konağı 'nın 1970'lerde
yıkılarak, yerine şimdiki sözde ''çağdaş'' (!) yapının dikilmiş olması.
Kuvayı Milliye'nin Valisi 'ne, bu kültür yoksunu yapıyı yıkarak tarihi
konağı yeniden kente kazandırmasını öneriyoruz. ''Gülümsemesinden'' ise
eğer zamanı yeterse, bu uygarlık örneğini de Afyon'a armağan edebileceğini
anlıyoruz...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|