Küllerinden
doğan yalı
Sait Halim Paşa Yalısı,
restorasyon sonrası eski zarafetine kavuştu; ama şaibeli yangın ve suçlamalar
unutulmadı...
Sait Halim Paşa Yalısı'nın 49 yıllığına bir turizm şirketine
kiralanması, 1995'teki faili meçhul yangını hatırlattı. Yalıyı niye yaktılar?
Onlarca tarihi esere ne oldu? Halit Dumankaya'yla eski defterleri karıştırdık
Sait Halim Paşa Yalısı, Boğaz'ın en güzel kıvrımlarından birinin kıyısında
dikkat çeken beyazlığı ile yükseliyor. Yüzü denize dönük, arkasında
Yeniköy uzanıyor. Ahşap dış cephesi sade bir güzellikte. İçi ise işlemeli
tavanları, kapıları, antika eşyaları, tabloları ile bir Arap sarayı kadar
şatafatlı ve bir müze kadar tarihi barındırıyor. Her bir penceresi ayrı güzellikte
manzaraya açılıyor. Bembeyaz güzelliği ile bütün kötülüklerden uzak
gibi görünüyor. Oysa mazisinde 'skandal', 'hırsızlık', 'yolsuzluk'
iddiaları ve büyük zarara uğradığı sır dolu bir yangın var. Yıllar
sonra restorasyon ile bu yangının izleri silindi ve geçen ay Göçtur Turizm
A.Ş'ye 49 yıllığına kiralandı. Yakında butik otel olacak. Ama yangınla
ilgili dönemin Başbakanı'na kadar uzanan iddialar hâlâ unutulmadı.
1994'te Başbakan Tansu Çiller, TURBAN'a bağlı olan yalıyı, Başbakanlık
Yazlık Konutu yaptı ve kendi yalısına 150 metre uzaklıktaki tarihi binaya
danışmalarını yerleştirdi.
Yanacak 'kehaneti'
7 Aralık 1994'te TURBAN yolsuzluklarını araştıran ANAP İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya TBMM'de "Sait Halim Paşa Yalısı'ndaki
tarihi eserlerin sahteleri ile değiştirildiği iddiası vardır. Yetkilileri
ve ilgilileri uyarıyorum," diyordu. Bu konuda ihbarlar yağıyordu. Birkaç
hafta sonra Dumankaya, yalıdaki hırsızlığın örtbas edilmesi için yalının
yakılacağını söyledi. Bu konuşmadan 11 ay sonra 12 Kasım 1995'te yalıda
restorasyon çalışmaları yapılıyordu. Ahşap binanın çevresi bir inşaat
iskelesi ile sarılmıştı. İşçiler saat 11:30 sıralarında yemeğe çıkmıştı.
Yalıda 13 Başbakanlık personeli ve beş koruma görevlisi vardı.
Aynı saatlerde Halit Dumankaya'nın telefonu çaldı. Tanımadığı bir ses
"Sait Halim Paşa Yalısı, yanıyor," diyordu. Yanındaki gazeteciler
ile birlikte İstanbul Valisi'ni ve ilgili kurumları arayıp sordular. Hiç
kimsenin haberi yoktu. Oysa yalının çatı aralığından fark edilmeyen bir
duman tütüyordu. On beş dakika sonra itfaiye ve polis telsizlerinden yalının
yandığı anonsları geçti. Denizden ve karadan itfaiye ekipleri, yanan tarihi
kurtarmaya çalışıyordu. Ama bu arada 15 tablo ve çok değerli antika eşyalar,
eserler kül olmuştu. Dönemin İtfaiye Müdürü, gazete ve televizyonlara
kendilerine geç haber verildiğini söylüyordu. İlk zanlılar, restorasyon
firmalarının yöneticileri ve çalışanlarıydı. Haklarında dava açıldı.
Yangın soruşturması
Sait Halim Paşa Yalısı'ndan yükselen alevler, Ankara'daki siyasi hayatı
etkiliyordu. ANAP ve DYP koalisyonu döneminde TBMM'de Dumankaya başkanlığında
bir araştırma komisyonu oluşturuldu. Milletvekilleri, yangın ile beyazı
kararmış tarihi yalıda ipuçları aradı.
Yalıda bulunan duman ve ısıya duyarlı dedektörlerin hiçbirinin yangın
öncesinde çalışmadığını tespit ettiler. Bakım ve onarım sözleşmeleri
1995'te yapılmamış ve hepsi devre dışı bırakılmıştı. Firmanın
yetkilileri müfettişlere, "Sözleşme yapmadılar, yine de iki kez tamir
ettik. Ama yine bozdular," dediler. Yalıda olası bir yangına karşı doğrudan
itfaiyeye bağlı olan irtibat telefonu ise çalışmıyordu. Yangına karşı
önlem amacıyla bu tür binaların çatı aralarının boş tutulması
gerekiyordu. Ama binanın çatısı depoya dönüştürülmüştü. Yangından kısa
süre önce sivil savunma ekipleri inceleme yapmış, raporlar hazırlayarak önlemler
alınmasını istemişti.
Ama hiç bir şey yapılmamıştı.
Milletvekilleri ve müfettişler, Sait Halim Paşa Yalısı'nın 1994'e kadar içindeki
tarihi eserlerle sigortalı olduğunu 1995'te ise sigortanın yenilenmediğini
tespit etti. Yangından yaklaşık bir yıl sonra Meclis Başkanlığı'na
sunulan Araştırma Komisyonu Raporu'nda, 'yangının kasıtlı çıkarıldığı
sonucuna varıldı' deniliyordu.
"Filikalarla kaçırıldı"
Bu araştırma süresinde milletvekillerine ihbar mektupları geliyordu. Yalıda
çalıştığını söyleyen bir kişiden gelen imzasız mektupta, "Yalıdaki
tablolar ve bazı antikalar, bir gece filikalara yüklendi. Bu filika ile Tansu
Çiller'in yalısına götürüldü. Eserlerin yalıya taşındığını gördüm.
Bu filika daha sonra batırıldı," deniliyordu.
TURBAN'a bağlı Kuşadası Marina eski müdürü Haydar Mengi de, marinanın
olanaklarını Çiller ailesine peşkeş çekmek suçlaması ile arandığı sırada
gazeteci Uğur Dündar'a yalının içinin boşaltıldığını anlatmış,
"Bence yalı yüzde bin yakıldı," demişti. Yanarak yok olan
eserlerin tespit çalışmaları sürürken yalıdaki 30 eserin, Çiller'in
talimatıyla yangından bir yıl önce Başbakanlık Konutu'na götürüldüğü
iddia edildi. 57. Hükümet döneminde yapılan sayımda bu tablolardan ikisinin
Başbakanlık Konutu'ndan çalındığı anlaşıldı. Çiller döneminde
tutulmuş bir 'Eser Demirbaş Defteri' olmadığı için tabloların akıbeti meçhul.
Kayıp tablolarla ilgili dava halen sürüyor.
Elde var sıfır
Yangın hakkındaki iddialar Başkenti karıştırırken İstanbul Sarıyer
Adliyesi'nin Asliye Ceza Mahkemesinin küçük duruşma salonunda 'Dikkatsizlik
sonucu yangına sebebiyet vermek' suçlamasıyla restorasyon işçileri yargılanıyordu.
Savcılık, yangının elekrik kontağından ya da işçilerin attığı sigara
izmaritinden çıkma ihtimali üzerinde duruyordu. Bilirkişi raporları hazırlandı.
Bazı raporlarda 'kundaklama olasılığı'na değiniliyordu. Ama yangının nasıl
çıktığı konusunda delillere ulaşılamadı. O dönem görev alan Sarıyer
Cumhuriyet Savcılığı yetkilileri, "Çok sayıda ihbar ve iddia vardı.
Ancak yapılan incelemelerden ve bilirkişi raporlarından delillere ulaşılamadı.
Hep kasıt olduğu söylendi. Ama delilleri yoktu," dediler.
Üç yıldan uzun süreden yargılamanın sonunda sanıklar, beraat etti,
Yargıtay beraat kararını onadı. Dosya büyük bir soru işareti ile kapandı.
Yalı ise beyazlığın safiyetini çoktan yitirdi.
"Yangın kasıtlı"
ANAP eski İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya, aylarca Sait Halim Paşa
Yalısı ve TURBAN konusunda Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığı yaptı.
Geceli gündüzlü çalıştı. Bugün "Asıl suçlulara bir şey olmadı.
Boşuna uğraştık," diye hayıflanıyor.
Yalının içinin boşaltığından ve kundaklandığından emin misiniz?
Kasıtlı olarak yakıldığından ve içindeki eserlerin çalındığından
eminim. Uzun araştırmalardan sonra bu sonuca ulaştık. Sait Halim Paşa Yalısı'nın
da bir parçası olduğu TURBAN yolsuzluğu ile ilgili çok yoğun bir şekilde,
18 ay aralıksız çalıştık. 195 klasörlük bir rapor hazırladık.
Yangın çıkacağını nasıl öğrendiniz?
TURBAN işletmeleri, KİT Komisyonu'nda görüşülürken yolsuzluklar
ortaya çıktı. Bu sırada Yalı ile çeşitli kanallardan ihbarlar gelmeye başladı.
Tarihi binalar yüksek bedeller ile sigorta edilir. İçindeki eski eserler de
sigortalanır. Bu yalının içi boşaltılmaya başlandığında sigorta
edilmedi. Çünkü sigorta şirketi burayı sigortalarken eski eserleri
inceliyor. Eserlerin büyük çoğunluğu kaybolduğu için sigortadan vazgeçiliyor.
Meclis kürsüsünde 'Burayla ilgili inceleme yapın. İçini boşalttılar,
yakacaklar,' dedik.
Yalıdaki kayıp ne kadar?
Kapı kolları altındır. Muhteşem avizeler, altın işlemeli seccadeler,
ünlü ressamların resimleri vardı. Çoğunluğu satıldı, çalındı. Kayıp
para ile ölçülmez. Orada bir tarih kül oldu.
Araştırmalarınız sırasında ne gibi baskılar gördünüz?
O dönem ANAP, DYP hükümet kurmuştu. Araştırma komisyonuna girmemem için
Tansu Hanım, Mesut Beyi ikna etmeye çalıştı. Hükümeti bozmak ile tehdit
etti. Sürekli tehdit telefonları alıyordum. Mafya olduklarını söylüyor,
her yöntemi kullanarak korkutmaya çalışıyorlardı.
Bugün neler hissediyorsunuz?
Siyaset ile ilgili konuşmak, o günleri hatırlamak istemiyorum. On yıl istediğim
bakanlığı verseler gitmem. TURBAN yolsuzluğu ile ilgili cezalandırılanlar
oldu. Ama valiz ile para alan geziyor, içinden bir demet alan cezalandırıldı.
Yargı çok yavaş ilerliyor. Şu an ceza versen caydırıcı olur mu? Şimdi
milletvekili olsam uğraşmam. Ceza almıyorlar ki. Müzelerdeki eserlerin sayımı
yapılsa pek çok eserin kayıp olduğu görülecek.
O dönem Tansu Çiller'i suçluyordunuz. Ya şimdi?
Artık ne söylesek boş. Konuştukça içim kararıyor. Yine haber olur, ama
bir şey değişmez. Boşuna vakit harcamayalım...
Radikal - Timur Soykan |