reklam

24 Temmuz 2004 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Dünya Kentleri Gökdelenlerle Donanıyor!

Eski Pan Am uçuş torbalarınızı alın. Londra, Paris, Berlin, Viyana, Chicago, Mexico City, Tokyo, Pekin, Shanghai ve diğer ünlü kentler sizi çağırıyor. Eğlenceli bir yolu olsa Queens'e bir yolculuk düzenler misiniz?

Long Island City'deki Modern Sanatlar Müzesi'nin (MoMA) yeni gösterisi "Yüksek Binalar", mimari bir gösteriden çok bir gezi turuna benziyor. Çoğu gösterişli, dev ölçekli modellerin katılımıyla gerçekleşen kentlerin çağdaşlığını anlatan uzun bir tur. Ulaşımın rahatlığından başka gerçeğin benzetimi olağanüstü. Bu gösteri, çağdaş mimarların iç dünyayı anlatmak için dış dünyayı süslediklerini anlatıyor.

Terence Riley ve Guy Nordenson'un organize ettiği "Yüksek Binalar"da, 1991 ile bugün arasında tasarlanmış 25 proje belgeleniyor. Gösterinin en eski çalışması 1991 - 1992 yıllarında Güney Koreli bir üretici için Richard Rogers'ın An Industrialized Housing System (Endüstriyelleştirilmiş Bir Konut Sistemi) adlı tasarımı. En yenisi ise M. C. Escher stilinde bir zafer takını andıran Rem Koolhaas ve Ole Scheeren/OMA tarafından Pekin'de tasarlanan Çin Televizyonu Merkez (CCTV) Binası.

Projelerin altısı tamamlanmış, dördü yapım aşamasındayken büyük çoğunluğu ise henüz çizim masalarında, model ve çizimlerde yer alıyor.

En çok hatırlanan binaların ABD dışında yer alan projeler olduğunu belirtmek gerekiyor. Bunun sebebi yeteneksizlik değil. Kenti ön plana çıkarmama çabası ve rekabet ruhu büyük ihtimalle buna neden oldu.

Riley, çalışmalarda bulunan ana temaları, teknoloji, şehircilik ve bina programlama veya kullanım düzeni olarak ifade ediyor. Kent boyutu ise bu üçünden sonra en önemli tema. Programlama iyi veya kötü için plancılara ayrıcalık tanıyor. Mimarlara duyulan güvenin artması ve mimarlığın şehirleri küreselleşme çağına götürmesi bu dönemin sunduğu hikayenin bir diğer sonucu.

"Mimarlık, dünyaya bina kabuğundan dışarı ışık saçmalı" sözleri Louis Khan'a ait. "Yüksek Binalar"daki ilk projenin böyle ışık saçtığı söylenemez. Güney Kore, Seul'de bir gökdelen kompleksi, ağaç kabuğuyla tamamlanmış bir demet ağaç gövdesini andırıyor. 1970'lerin başındaki Arte Povera heykeli de diyebiliriz. Bu çok da önemli değil. Bu tür bir kaba planlama biçimini kullanmış olan Koolhaas, aynı hareketin lüksle örtülmüş halini de benimsiyor.

Çin bunun için hazır mı? Povera'sız maliyet, Pekin'in CCTV Kulesi'nin yapımını geciktirecek gibi görünüyor. Fakat Asya'da Batı'yı gölgede bırakabilecek bir sembolün önümüzdeki on yıl içinde çıkacağını hayal etmek güç. Binaların çıkma köşeleri sanki zafer diye haykırıyor.

Riley'nin, sergi kataloğundaki sözleri, tasarımın kentsel niteliğinin tasarlanan mekanla ilişkili olması gerektiğini savunuyor. Buna göre 20. yüzyılın ortalarında hakim olan strateji, tasarımı kent değişiminin estetiğinden ayrı tutuyor.

Çağdaş binalar çevreleriyle daha iyi ilişki kuruyor. Geçirgen strüktürler, bunu başarmanın bir yöntemi. Geçirgenlik, Richard Meier, Charles Gwathmey, Steven Holl ve Peter Eisenman'ın yeni Dünya Ticaret Merkezi tasarımlarında yer alıyor. Sergide bu çalışmaya örnek olarak üç proje sunuluyor. Politik atmosferin dışından bakılırsa çok eğitici oldukları düşünülebilir. Her üç projenin içerdiği fikirler kuşkusuz başka konumlarda görülecek.
New York Times
Çeviren: Özge Güngördü - Arkitera

Sergiyle ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayın.

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Yarışma

AMV Genç Mimar Ödülü 2004


Son başvuru tarihi:
30.07.2004

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz