Denizi
kirletenin yaptığı yanına kâr kalmayacak
Türkiye, boğazlarda yaşanan tanker kazaları ve bunların neden olduğu çevre
kirliliğini en az seviyeye indirmek için bir dizi yeni önlem almaya hazırlanıyor.
Çevre ve Orman Bakanlığı, denizlerde yaşanacak kazalara anında müdahale
etmek ve ortaya çıkacak zararın ilgili taraflarca karşılanmasını sağlamak
için bir yasa tasarısı hazırlayarak Meclis'e gönderdi. Tasarıya göre,
petrol ve diğer zararlı maddeleri taşıyan gemilerin Türk karasularında
demirlemesine izin verilmeyecek. Demirlemek isteyen gemiler 48 saat önceden
izin almak zorunda olacak. Kıyı tesislerinin ise kirlenmeye karşı bir dizi
yeni önlem alması gerekecek. Bu önlemleri almayan tesislere gemilerin girişine
izin verilmeyecek. Mal sahipleri çevre kirliliğinden sorumlu olacak ve kamu
zararı kendilerinden tahsil edilecek.
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın hazırladığı, "Deniz Çevresinin
Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve
Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun Tasarısı" çevre kirliliğinin
önlenmesine ilişkin önemli yaptırımları içeriyor. Yasa, acil durumlarla
gemi ve kıyı tesislerinden kaynaklanacak kirlenmeye zamanında müdahale,
zararın tespiti ve kaza sonrasına ilişkin zararın karşılanmasını öngörüyor.
Yasaya göre, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde
belirlenmiş standartlara uymayan, petrol ve diğer zararlı maddeleri taşıyan
gemiler, can kurtarma gibi acil durumların dışında Türk iç sularında
demir atamayacak. Şartlara uymayan gemiler bağlanarak seferden yasaklanacak.
Türk iç suları veya tesislere girmek zorunda olan gemiler ise bu
taleplerini 48 saat öncesinden Denizcilik Müsteşarlığı'na bildirerek izin
alacak. Gemi, taşıdığı yükle ilgili yetkililere bilgi vermek zorunda
olacak. Bu zorunluluğa uymayan gemiler de Türk karasularından çıkartılacak.
Yasa gereği sadece gemiler değil, kıyı tesisleri de bir dizi önlem almak
zorunda kalacak. Kıyı tesisleri muhtemel kirliliğe müdahale etmek için
personel, malzeme ve ekipman bulundurmak zorunda olacak. Gerekli donanımı sağlamayan
kıyı tesislerinin faaliyetlerine ise izin verilmeyecek.
Düzenleme, meydana gelecek zarar ve çevre kirliliğinin sebep olanlar tarafından
karşılanmasını öngörüyor. Muhtemel bir kazaya neden olan gemi ya da kıyı
tesisinin yetkilileri; temizleme masrafları, koruyucu önlemlere ilişkin
masraflar, canlı kaynaklar ve deniz yaşamına verilen zararlar, bozulan çevrenin
yeniden oluşturulması, toplanan atıkların taşınması ve bertarafı için
yapılacak masrafları, şahısların yaralanması ve ölmesinden kaynaklanacak
zararları, gelir kayıplarını ve diğer kamu zararlarını ödemek zorunda
kalacak. İki veya daha fazla geminin karıştığı kazalarda ortaya çıkan
zarardan gemilerin sorumluları müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak.
Yasa, muhtemel kaza ve çevre kirliliği durumunda kamunun yetkilerini de
belirliyor. Yasaya göre, olay sonrası ortaya çıkacak kirlenmeye ve kirlenme
tehlikesine müdahale etme yetkisi Denizcilik Müsteşarlığı'na ait olacak. Müsteşarlık
isterse bu görevi, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya bu amaca uygun kurulmuş
birimlere devredebilecek. Boğazlarda yaşanabilecek olaylara müdahale ve zararın
karşılanması sırasında yaşanan olumsuzlukların giderilmesi amacıyla hazırlanan
yasa tasarısının gerekçe bölümünde “bir ülkenin, deniz yetki alanlarında
meydana gelecek bir olaya zamanında ve etkin müdahale edebilmesi, aynı
zamanda egemenlik haklarının teyidi ve göstergesi olarak kabul
edilmektedir” ifadelerine yer verildi.
Zaman - Edip Ali Yavuz |