reklam

31 Temmuz 2004 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Montaj sanatı


Binanın düzeni, yan yana konumlandırmalar oyunu, en çok ikinci düzeyde çarpıcı şekilde kendini gösteriyor.

Marco Belpoliti ve Paolo Rosselli, Massimiliano Fuksas'ın son eseri olan Maranello'daki Ürün Geliştirme Merkezi'ni sinema bakış açısıyla değerlendiriyor:

Avlunun ortasında mimarın çalışmasında tipik bir özellik olan uzun pilotilerle desteklenen alüminyum merdivene tırmanıyoruz. Bu basamaklar, metal kaideleriyle ve havada uçuşan yürüyüş yollarıyla 1985'te Cassino'da yapılmış olan belediye binasının kısa tarafına bir taç gibi oturuyor. Buradaki kullanım hafifletme amacına sahip.

Massimiliano Fuksas, binanın yeşil ve beyaz bambuların yetiştiği avlusunda beyaz taşları ve çatıda suyla kaplı ilk düzeyde siyah taşları göstermek istiyor. Binanın belli bir kat düzeni yok. İkinci düzeye çıktığımızda, Fuksas'ın yukarıya ve aşağıya Afrika ahşabından yapılmış vernik kokulu yürüyüş yollarını yerleştirdiğini görüyoruz. Yapıdaki bu görünümü sunarken kendisi şöyle açıklıyor: "İlk defa Truffaut'ın 1970'lerde Hitchcock'la yaptığı röportajı okuduğumda anlamıştım. Mimarlıktan başlayan mimarlıkla değil sinemadan başlayan mimarlıkla ilgileniyorum. Benim mimarlığım montajın bir formu. Wenders stilinde düzenli fotoğraflardan nefret ediyorum."


Akşam binanın içinden çıkan ışık taşıyıcı sistemi ortaya çıkarıyor.

Bu iddialı açıklamayı yapan Fuksas, çatının üst kenarında suyun yansımasına dikkat çekiyor ve Ferrari Ürün Geliştirme Merkezi'nde gerçek bir çatıya yer vermiyor. Çatı örtüsünün çevresindeki ince beyaz boşluğu dekoratif ışığın parıltısıyla yutuluyor ve körleştiriliyor. Mimar, su yüzeyini öne çıkarıyor ve 15 santimetre genişliğindeki saydam sıvı birikintisine enerji dolu bir hareket katıyor. Yukarıdaki dalgalar daha hızlı yansıtılıyor.

Geri dönüp ona montajı soruyoruz. Bir hırsızın (Tippi Hedren) işverenine (Sean Connery) aşık olduğu Hitchcock filmi Marnie 'den bahsediyor. "Bir sahne, Marnie'nin annesinin yaşadığı şehirde geçiyor. Yokuş aşağı inen bir sokak ve uzakta, aşağıda bir gemi görüyorsunuz. Herşey kapalı bir yerde yaratılmış ve bir kandırmaca. Ama uzaktaki gemi, bize bir liman kentinde olduğumuzu anlatıyor. Sonra sahne aniden değişiyor ve bir dışarda evin kapısının önündeyiz. Bu montaj. Aradaki zamanda ne olduğunu umursamıyorum. Anlatılmasına gerek yok."

1980'lerin başından beri Fuksas'ın mimari üslubu evrim geçiriyor. Neredeyse mimarlığın gerçekliğini tamamen terk etmiş ve başka birşeye ulaşmış gibi. Hala göndermeler yapmaya devam ediyor ancak bugünkü çizgisi daha farklı. Daha kuru, daha kesin, hatta bazı zamanlar eklektik. Ona göre mimarlık bir film yapmak gibi. Ama film yapmak ne demek? Kısaca yazmak, çekmek ve düzenlemek. En çok İngiliz Hasta kitabıyla bilinen Kanadalı yazar Michael Ondaatje, kitap sinemaya aktarıldıktan sonra birkaç Oscar kazandı. Film çekimleri sırasında Ondaatje, sıradışı karakter Walter Murch ile tanıştı. Murch, film ve imajın yanında beraberinde eşlik edecek müzik ve sesleri de düzenliyor. Yazar, bu karakter karşısında şaşkına döndü ve bazı sohbetlerini kaydetmeye karar verdi.

Bunlar daha sonra Garzani'nin Sinema ve Montaj Sanatı kitabı için malzeme oldu. Murch, Hitchcock'un çalışmalarını Eisenstein örneğiyle vahşi batı sinemasıyla sanatını ve Kurosawa'nın doğu sinema sanatını ayırarak açıklıyor. Murch, Eisenstein'nın sahneyi düzenleyip inşa ettiğini ve Kurosawa'nın değiştirip dağıttığını buldu.


Işık, yansıma, saydanlık ve hizalanmamış seviyeler bina formunu oluşturuyor.

Rus yönetmen bütün koreogafiyi bir çerçevede gösterirken Kurokawa küçük bir detayı, örneğin bir masanın köşesini çerveleyip sahnede kullanır. Siyah taşların bulunduğu ikinci düzeydeyken Fukas'a bu yansımaların, siyah taşların ve Kyoto'nun bahçelerini anımsatan ahşap yürüyüş yollarının Japon üsluplarla bir ilgisi var mı, diye soruyoruz. Bize manzaranın bina tarafından bölündüğü yerleri işaret ediyor.

Girişin üzerindeki merkezin üst kısımlarında uzun bir düzlem ileri genişleyerek, camdan ve metalden bir bıçak gibi giriş yolunun önüne geçiyor. Arkada ve yanda daha alçaktaki bölümle buluşuyor. Üstteki bir düzeyden binanın dışının siyah ve kalın bir çerçeveyle ifade edildiği görülebiliyor.

Yatay pencereler, komşu evler, çimenlik alanlar ve Ferrari kompleksindeki diğer mimarlık ürünlerinin hepsi yatay fotoğraflar sunuyor. Manzara dış mekanda. Dışarda olduğu gibi içerde de, hacmin içinde bir resim asılı. Böylece bina bir görünüyor, bir kayboluyor. Orada ama bir defada hepsini farketmek imkansız. Massimiliano Fuksas'ın mimarisi gerçekten de bir montaj, detayı burada ama Eisenstein'ın görüşüne göre çok önemli değil. Japon bir üslubun olduğu da diğer bir gerçek. Çalışmanın tamamı hemen görülemiyor, detayları olmadan algılanamıyor. Carlo Sarpa'nın çalışmalarının aksine burada ayrıntılar kendini belirgin şekilde ortaya koymuyor.

Mimarın deyişine göre: "Fotoğrafı çekilemeyecek bir bina." Çünkü bütününü gösterecek bir resmi yok, bunun için uygun bir açı yok. Parçalarının düzeni asla kapsamlı bir fotoğrafa izin vermeyecek.


İkinci düzeyde sürekli pencereler sarı odayı kuşatıyor ve farklı kullanımlar için esneklik sağlıyor.

Yüzey etkisi çok hakim (20. yüzyılın önemli mimarlık filozoflarından Gilles Deleuze'u anımsatıyor). Parlak yüzeyler, yansımalar, şaşırtan filtreler ve aynalar: Bunlar derinliği olmayan yüzeyler. Bu havada tasarlanmış açık bir labirent. Saydam duvarlarla çevrilmiş mimarlığın merkezi de havanın kendisi. Sadece insanların çalışacağı mekanlar geri kalan yerlerden daha opak.

Ferrari Merkezi'ni tasarlayan kişi, mimarlığı yüzen bir kat olarak önermeyi istedi. Italo Calvino'daki gibi bir hafiflik değil, söz konusu olan yere ağırlığıyla oturan bir mimarlık. Ancak aynı zamanda binayı yukarı ve yanlara taşıyor. Ağırlığın olmaması değil, güç ve direnmenin bir sonucu. Maranello'da, birşeyler kaderinin ötesine ulaştı.
Domus
Çeviren: Özge Güngördü - Arkitera

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz