Turistik model
Tarihi ve doğal zenginliklerine karşın turizmde istediği başarıyı
yakalayamayan Türkiye'nin önünü turizmle ilgili teşvikler açtı. Şimdi sıra
kültür patlamasında.
Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Yasası, turizm teşvik
yasaları örnek alınarak hazırlandı. Bakanlık yetkilileri, turizmde işe
yarayan yasanın kültür alanında da yararlı olacağı görüşünde
Kültür sanat dünyasında heyecanla karşılanan yeni sponsorluk yasasını,
meğer biraz da Kültür Bakanlığı'nın Turizm Bakanlığı'yla birleşmesine
borçluymuşuz. İstanbul'un merkezinde gayet hareketli bir kültür sanat hayatı
var. Ama kentin çevresine ve Türkiye'nin diğer illerine uzandıkça müthiş
bir yoksunluk ortaya çıkıyor. Sanat üretimi bakımından pek parlak olmayan
durumumuz, kültürel mirasın korunması söz konusu olduğunda tam bir felaket
manzarası sunuyor. Bu sorunların devlet yardımlarıyla giderilmesinin mümkün
olmadığını artık herkes çok iyi bildiği için de umut özel kuruluşların
seferber edilmesine bağlandı. Dün de Kültür ve Turizm Bakanı Mumcu, özel
kuruluşları bu alanlara yatırım yapmaya çağırdı.
Aslında özel kuruluşların kültür ve sanata kaynak aktarmasını özendirecek
yasal düzenlemeler temmuz ortasında TBMM'den geçti. Kültür Yatırımları
ve Girişimlerini Teşvik Yasası ile Vergi Yasası'nda yapılan düzenlemeler
cazip teşvikler ve vergi muafiyetleri içeriyor. Kültür endüstrisinin kimi
aktörleri yasanın getirdiği olanakların farkında ve gelişmeleri heyecanla
karşılıyorlar. Örneğin İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın Genel Müdürü
Görgün Taner, bu yasanın büyük bir rahatlama getireceğini, Türkiye'deki kültür
ve sanat üretiminin artıp yaygınlaştırılmasına katkıda bulunabileceğini
söylüyor.
Kültür merkezleri açılacak
Türkiye'nin turizm, spor gibi alanlarda yaşadığı atılımın ardında
benzer düzenlemeler var. AKP hükümetinin Kültür Bakanlığı'nı Turizm
Bakanlığı'yla birleştirmesi, ikincinin bu alandaki tecrübelerinin kültür
sanat alanına da aktarılabilmesine olanak tanıdı. 80'lerden bu yana
uygulanan turizm teşvik yöntemleri neredeyse aynen kültür sanat dünyasına
aktarılacak. Bakanlık, sanatı tüm topluma yayacak kültür merkezleri
kurulmasını, kültürel mirasın korunması için gerekli yatırım ve
organizasyonların gerçekleşmesini bir de markalaşacak büyük ve sürekli
festivallerin desteklenip geliştirilmesini amaçlıyor.
Kütür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, 1983 yılında
turizm teşvik kanunlarıyla bir milyon turistin hedeflendiğini, bugün 15
milyon gibi bir rakamın telaffuz edildiğine dikkat çekiyor. Yani teşvik
sisteminin işe yarayacağından umutlu. Yasanın 'sponsorluk' ve 'teşvik' gibi
iki unsuru olduğunu söyleyen Gül'e göre, teşvikler sayesinde çok sayıda kültür
merkezi tamamlanıp işletmeye açılabilecek.
Yasanın hazırlanmasında görev alanlardan Eğitim Daire Başkanı Mahmut
Evkuran'ın ifadesiyle yasanın temelinde 'Devlet kaynaklarıyla kültürün çağdaş
ve sürdürülebilir bir model olmadığı' düşüncesi yatıyor. Yatırımlar
konusunda önemli ölçüde Turizm Bakanlığı'ndaki birikimleri değerlendirdiklerini
anlatan Evkuran, kültürel etkinliklerin desteklenmesi süreci için de çalışmaların
sürdüğünü söylüyor. Burada en önemli mesele, teşviklerden ve vergi
indirimlerinden yararlanacak kurumlara gerekli belgeyi verecek ve daha sonra
denetimleri üstlenecek kurulun yapısı. Uygulamanın istismar edilmesinden
endişelenen Maliye, Kültür ve Turizm bakanlıkları için böyle bir kurulun
mutlaka olması gerekiyor.
Yasanın hazırlanmasına katkıda bulunan Görgün Taner'in de en az memnun
olduğu konu 'kurul' uygulaması: "Yasada benim hoşuma gitmeyen şey, bu
değerlendirmeyi yapacak kurulun tamamen bakanlık yetkililerinden oluşması.
Tabii biraz beklemek lazım, bu kurullara sivil toplum kuruluşlarından
temsilciler alınması da mümkün. Benim tahminim, bu yasayı yaparken bu kadar
titiz davranan bakanlığın bu komisyonu oluşturup işletirken de ortak akla
önem vereceği doğrultusunda." Mahmut Evkuran ise bu mekanizmanın netleşmesi
için yönetmeliklerin hazırlanması gerektiğini söylüyor.
Yine de turizmdeki uygulama model alınacağı için kültür alanındaki
kurulda sektör temsilcileri ile sivil toplum mensuplarının bulunmasına da
kesin gözüyle bakılıyor. Tabii tüm bunların netleşeceği yönetmelikler için
en az altı ay bekleyecğiz.
Sağlık ve hele spor alanındaki güçlü baskı, sponsorluk yasalarının
kolayca çıkmasını sağladı. Kültür sanat alanında ise İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı, Tarih Vakfı gibi kuruluşların çabaları ile bakanlık
yetkililerinin istekli davranması sayesinde bir yasamız oldu. Otel, motel inşaatlarının
önünü açıp Türkiye'nin turizmini patlatan uygulama şimdi kültür sanatın
hizmetinde. İlgili ve yetkili olanlar kültür patlaması yaşayacağımızdan
şüphe duymuyor. En azından, her şey yolunda giderse 'tesis yetersiz'
kalmayacak, bu kesin.
'Bulunmaz bir nimet'
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın genel müdürü Görgün Taner'e göre,
önce sanat üretiminin artırılması gerek: 'Kültür merkezi yapmakla iş
bitmiyor, bunun içini dolduracak etkinlikler üretilmeli':
Devlet vergi gelirlerinden nasıl feragat etti de yasa çıktı?
Kültür ve sanat pastası spor pastasından ve diğer pastalardan son
derece küçük ve üzerinde o kadar tartışıp da 'gelir vergisinden kayba yol
açacak' denilmesine değmeyecek kadar küçük bir pasta. Üstelik kültür ve
sanat, bir ülkenin en önemli itici güçlerinden bir tanesi.
Yasa her tür kültür sanat faaliyeti için geçerli değil, kimi sınırlandırmalar
var
Birtakım kuruluşlar kendi kültür ve sanat kuruluşlarını oluştururlar
ve bu sonuçta bir cepten diğerine bir aktarım olur diye kanunda bir önlem alınmış.
Bu sınırlar tartışılabilir, ama neticede ticari olan ve olmayanı ayırt
etmek de lazım.
Kültür ve sanat alanındaki büyümeyi sizce nasıl yönlendirmek
gerekiyor?
Evet büyüme vardı, ama yeterli değildi. Mesela İstanbul'daki kültür
ve sanat etkinlikleri yeterince kente dağılmıyor. Herkesin kendi kültür ve
sanat anlayışı olup da bunlar tabana yayılırsa o zaman bir şeyler ifade
eder. Kültür ve sanat denilince akla gelen ilk şey festival değil. Bu alanda
yapılacak tek şey kültür ve sanat merkezi üretmek de olmamalı. Binayı
yapmakla bitmiyor, bunun içini dolduracak etkinliklerin Türkiye'de üretilmesi
gerekiyor. Bu yasa sayesinde Türkiye'de sanatçıların yetişmesi ve üretmesine
de destek verileceğini umuyorum. Çünkü sponsorluk sadece yurtdışından
gelecek grubun parasını ödemek olmamalı. Bizim tek eksiğimiz, Türkiye'de
üretilen kültür sanat etkinliklerinin sayıca az oluşu. Artık bizim de
kendi prodüksiyonlarımızla yurtdışına çıkmaya başlamamız gerekiyor.
Radikal - Cem Erciyes
|