Kültür yatırımcısı aranıyor!
Yine kanun önden geldi. Cumhuriyet tarihi boyunca olageldiği gibi. Kültür
ve sanat yatırım ve işletmeleri çeşitli biçimlerde desteklenecek. Şimdi sıra
bu teşvikten yararlanmak isteyecek kültür yatırımcıları ve işletmecilerinin
ortaya çıkmasında.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bir süredir çeşitli alanlardaki
sponsorlukların teşvikine yönelik bir çerçeve yasa çıkarılması için
girişimlerde bulunuyordu. Ancak, eğitim ve sporda sponsorluğun
desteklenmesine ilişkin düzenlemeler, farklı yasal enstrümanlarla da olsa,
sessiz sedasız gerçekleşince, kültür ve sanat her zamanki gibi geriye kaldı.
Meclis'in tatil öncesi yasama furyası içinde sanat ve kültüre teşvik sağlayan
tam üç ayrı yasal düzenleme aynı gün çıkıverdi. Kısacası, üç ayrı
yasaya dağılmış ve uygulama yönetmeliği çıkarılmasına muhtaç yasal
bir dağınıklık var. Olsun, buna da şükür. Yasada öngörülen teşviklerin
hangi projeler için kimlere verildiği en az teşvikin kendisi kadar önemli.
Bu konuda bakanlıktan şeffaf bir yaklaşım talep edilmeli. Hem böylece yeni
yatırım ve girişimler de özendirilmiş olur.
Bu yıl içinde bölümümüzün gerçekleştirdiği kapsamlı bir araştırmada
Türkiye'de sponsorluğun bugünkü durumunu 70 şirket ve kurumun yöneticileriyle
ayrıntılı biçimde görüşerek ayrıntılı olarak irdeledik. Sonuçlar kültür
ve sanatta sponsorluğun henüz kurumsal kültürün ve marka vizyonun ayrılmaz
bir parçası olarak yerleşmediğini gösteriyor. Projeler dağınık ve kısa
ömürlü. Çok eskiden beri kültüre sanata destek olan Yapı Kredi, Eczacıbaşı,
İş Bankası, Efes Pilsen gibi şirketlerle, global düzeydeki sponsorluk
politikalarını Türkiye'ye yansıtmakla yetinen çokuluslu şirketler istisna
durumunda. Reklam sektörü de sponsorluğu rakip olarak görüyor. Oysa
ikisinin 'pastanın büyütülmesi' doğrultusunda stratejik ortak olduğu iyi
anlatılmalı.
Bu yasa çıkarken kültüre teşvik verilmesi için dayatan, bakanlık
koridorlarında ve Meclis kulislerinde koşuşan bir kültür ve sanat baskı
grubu yoktu. Tüm eksiklik ve belirsizliklerine rağmen artık mevzuat
hazretleri hazır.
Şimdi sıra kültürün bir sektör olarak ortaya çıkmasında. Girişimcisi,
yatırımcısı, STK'ları, profesyonelleri ve tabii tüketicileri ile...
Bekleyelim görelim. Bu konuda 'Anadolu kaplanları mı ortaya çıkacak,
yoksa kültür ve sanat eskiden olduğu gibi bir avuç öncü ve çokuluslu şirketten
oluşan 'seçkinler kulübü'nün 'nezih' uğraşı olarak mı kalacak?
Ne olursa olsun, yeni kanunun Türkiye'nin kültür tarihinde yepyeni bir
sayfa açtığı kesin.
Radikal - Yard. Doç. Dr. Serhan Ada-İstanbul
Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölüm Başkanı
|