Ödüllü tasarımlar
İsviçre'de yaşayan Türk
mimar Metin Hepgüler başarıdan başarıya koşuyor. Bugüne kadar 166 yarışmaya
katılarak dünya rekoru kıran, 44 kez birincilik kazanan mimar, şimdi
benzersiz ve iddialı bir projeye imza atacak. Yapay bir ada ve suni gölleri
olan bir kıyı yapmayı tasarlayan Hepgüler, Birleşik Arap Emirlikleri'nde
gerçekleştirilecek bu sıradışı işle çok konuşulacak.
Ödülleriyle rekor kıran Türk mimar
İsviçre'de yaşayan Türk mimar Metin Hepgüler başarıdan başarıya koşuyor.
Bugüne kadar 166 yarışmaya katılarak dünya rekoru kıran, 44 kez birincilik
kazanan mimar şimdi de Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki yeni projesiyle konuşturacak.
Metin Hepgüler Türkiye'nin
yetiştirdiği bir mimar.. Ancak o şansını Avrupa'da denemeye karar vermiş
ve İsviçre'ye gitmiş. Şu anda ödüllü projeleri, Türkiye'yi güzelleştirme
aşkı ile dünyada koşturuyor. Benimle görüşmek için İsviçre'den geldi
ve akabinde Birleşik Arap Emirlikleri'nde projesini kazandığı otel inşaatı
için uçtu...
İsviçre'de yaşayan Türk mimar olmanın avantajı veya dezavantajı
nedir?
Türk mimarisinin tanıtımı bakımından uluslararası olmanın avantajlı
olacağını ve Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğunu düşünüp, 1960'da İsviçre'ye
gittim. İsviçre'de Prof. Salvisberg ve Dr. Rohn ile kaldığım 2 sene zarfında
7 konkurun 5'inde birincilik aldım. Yurtdışında bir teşkilatın faydalı
olacağını düşünerek, 1968'de Grunther ve Farneri ile birlikte Architect
Association Limited'i kurduk. Ve o tarihten itibaren Avustralya hariç tüm dünyada
faaliyet gösterdik. 89'da Los Angeles Polytechnic bana profesörlük verdi,
dolayısı ile Gehry dahil büyük mimarlarla tanışma ve ders verme imkanım
oldu. Amacım atalarımızdan acı bir tavsiye olarak işittiğimiz Türkiye'nin
tanıtımıydı. 12 tane uluslararası yarışma kazandım. Bunların içinde
Kral Fayed'in VIP sarayı, Suudi Arabistan'daki Police Training Center vardı.
Siera'da çamurdan hastane ve okul, Fransa'da Apa konferans merkezini yaptım.
Suudi Arabistan ve Almanya'da çaışmalarım oldu, Londra'da bir küçük büro
açtık. Los Angeles'ta 5 kişilik bir ünitemiz var...
Pek çok yarışma kazanıyorsunuz.
Yüzde kaçı gerçekleşiyor?
4'ünde danışman olarak bulunduğum toplam 166 yarışmaya katılarak, dünya
rekoru kırdım ve Amerika'da tescil edildi. Birincilik aldığım 44 projenin
39'u uygulandı.
Türkiye'deki projelerinizin bir kısmının uygulaması yapılmıyor. Bu
neden acaba?
Son 1-2 seneye kadar Türkiye'de yaptığım projelerin hemen hepsi uygulandı
çünkü zaten yüzde 90'ı yarışmaydı. Borusan'ın Avcılar'daki okulu ve İstinye'deki
Borusan tesisleri projem, Avrupa'nın en iyi 10 binasından biri, BMW'nin ise en
iyi binası seçildi ve çok önemli takdir aldık.
En son projeniz 650 proje
arasında birinci oldu. O projeyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Bir gün "Herald Tribune" gazetesini açtım ve bir ilan gördüm.
Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki bir projeye ait uluslararası mimar seçimi için
Lozan merkezimize müracat edin, diyordu. Elle yazıp, kitabımla postaya
verdim. Sonradan dünya çapında 8 mimar seçip, yapılacak projelerden 5
tanesini uygulatacaklarını öğrendik. Seçilen 8 mimar arasındaydık.
Muayyen bir ücret karşılığında yapay bir ada veya arkasında suni gölleri
olan bir kıyı projesi yapmamızı istediler. Düşündük ki Emirates müslüman,
zengin bir ülke. Türklere karşı güvenceleri yok, Amerikalıları ise hiç
sevmiyorlar. Bize 20 günde proje yapıp, göndermemizi söylediler. 20 günde
adaya, kıyıya ve her ikisine beraber tatbik edilebilecek 3 ayrı proje yaptık.
Bunları çok beğenildi ve tatbikatına geçileceği haberi geldi.
Bu projeye seçilmeniz çok önemli, bir de kitabınız var...
Kitabın en önemli özelliği özünde bir miktar Osmanlı felsefesi olan çeşitli
karakterde yapıların, teknoloji ile karıştırılıp Türk karakterinin devamının
temini. Türkiye'deki mimarlığın tanıtımı için dışarıya gönderilecek
kalitede kitap çok önemli çünkü yaşam kalitesini ve insan ölçülerini
psikolojik, sosyolojik, eğitim ve hukuk açısından devam ettirebilmek gerek.
İdealist olmak yetmez.
Bir Türk olarak herhalde
İstanbul'u çok seviyorsunuz. İstanbul'un tekrar yapılanması hayal proje,
sizce nasıl olmalı?
Dörtte üçü deforme olmuş bir şehri kurtarabilmek şehri sıfırdan inşa
etmekten daha zor ama gördüğüm kadarı ile son senelerde yeşile, temizliğe
saygı başladı. Bloklar mesafeli olarak düzenlenip, gecekondular ortadan kaldırılıyor.
Bu da müsbet bir gelişmeyi gösteriyor. Ama en önemlisi şehir nüfusunu
dondurmak. Akıntıyı kesmedikçe, istediğiniz kadar yol şeması yapın, bölgesel
yeşil sahalar ayırın, hiçbir zaman önleyemezsiniz.
Özellikle Türkiye'deki
genç mimarlara yol gösterebilecek görüşlerinizi alabilir miyim?
Mimarın bir istikamette ilerleyebilmesi için içinde yaşadığı cemiyetin eğitim,
ekonomik durum ile seçim ve değer zevkinin muayyen seviyede olması gerekir.
Aksi takdirde şov için iyi bir mimar tutup birşey yaptırmak, hiçbir şey
ifade etmez. Mesela Tekfen'in Maslak'taki binasına bakın. Ben hayatımda
karikatürden daha komik böyle bir bina görmedim. Tekfen'deki insanlara saygı
duyuyorum, niye acaba yurtdışından mimar getirme ihtiyacı duyuyorlar,
kesinlikle anlamıyorum. Kalite devamlılıkla elde edilebilir. Devamlı olmayan
hiçbir şeyde kaliteyi bulamazsınız. 40 yılda bir iş yapan biri, hele kafası
karışıksa bürosunu yürütemez, işini yapamaz, aile düzenini kuramaz. Yalnız
idealist olmak yetmez çünkü bazıları tüm gayretlerine rağmen iş
yapamazsa kısa yoldan başka istikametlere dönerler. Ben şimdi görüyorum,
çoğu arkadaşım dekorasyon yapıyor.
Sabah - Gaye Çevikel
Mimar Metin Hepgüler hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
|