reklam

03 Ağustos 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Formula 1'e oryantal pist

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, son 1.5 yıldır Formula 1 projesiyle ilgili çalıştıklarını söylüyor. Yarışların İstanbul'da yapılması kararı alınınca işin kendi üstlerine kaldığını belirten Yıldırım, pistle ilgili eleştiriler olduğunu vurguluyor ve bunlara şu yanıtı veriyor: "Pilotlar düz alanda sıkılıyor. Da ha heyecanlı bir yarış pisti istedikleri söylendi ve bize bu yaptırıldı. Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone buna 'oryantal pist' diyor. Çünkü ilk kez böyle inişli çıkışlı bir pist yapılmış."

- İstanbul Ticaret Odası (İTO) olarak önümüzdeki dönem için ne gibi projeleriniz var?
Yıldırım - Biliyorsunuz biz İTO olarak Dünya Ticaret Merkezi'ni oluşturduk. 120 bin metrekare kapalı fuar alanı var. Türk ekonomisini dünyaya tanıtmak için o alan çok önemli. Orada yılda 50'ye yakın fuar oluyor. O alanda kültür faaliyetleri var. Mydonose Show Land'i o alanda oluşturduk. İTO ayrıca bulunduğu şehrin turizmi için neler yapabileceği arayışına girdi. Eminönü'nde Hünkâr Mahfili'nde rekreasyon çalışmasının planları bitti. Hünkâr Mahfili'nin pek çok çinisi çalınmıştı. Birçoğunu İngiltere'den geri aldık. Bir yıl içinde burasının da restorasyonunu yapıp bir Ticaret Müzesi oluşturmak istiyoruz. İTO'nun elinde Osmanlı ticaretiyle ilgili çok zengin bir arşivi var. Ayrıca burada 100'ün üzerinde yabancı heyete Türk ekonomisi hakkında brifingler veriyoruz. Son 1.5 yıldır da Formula 1 projesiyle uğraşıyoruz.

- Formula 1 projesiyle ilgili olarak özellikle sizi hedef alan çok yaygın eleştiriler var.
Yıldırım- Formula 1 için görüşmeler 57. hükümet döneminde başlamıştı. Bu bir dünya projesi. Şu anda 17 ülkede yapılıyor. 60 bin de yatak gerekiyor. Havaalanına en fazla 15 km'lik bir yol öngörülüyor. Bunun İstanbul'da yapılması kararı alınınca, kim yapacak, sorusu ortaya çıktı. Dolayısıyla bu iş bizim üzerimize kaldı. Pendik'in üstü, Kurtköy'deki Formula 1 alanı Vakıflar'ın arazisidir. Sabiha Gökçen Havaalanı'na da 7 km. uzaklıkta. Bu, bütün dünyayı ve tabii ki bütün Türkiye'yi ilgilendiren bir proje. Bizim İTO olarak 350 bin üyemiz var. AB üyesi ülkelerdeki birinci odayız. Formula 1 sadece onunla sınırlı kalmıyor. 300 gün süren ve otomotiv sanayiini de dünyaya tanıtan bir proje. Türkiye'de şu anda 11 otomobil üretiliyor. Ayrıca otomotiv yan sanayimiz de çok önemli gelişme içinde. Yılda 10 milyar dolara yakın bir ticari getirisi var. Bununla ilgili Türk Motor Sporları Federasyonu da iyi bir çalışma yaptı. Sonuçta 2005 Ağustos ayında yarış programı oluştu. Yani ortaya zamana karşı bir savaş çıktı.

Ülkenin dibe vurduğu dönem

- Peki, bu iş o zamana kadar yetişebilecek mi?
Yıldırım- Zamana karşı yarıştığımız için öyle büyük firmalarla değil de taşeronlarla yapma yoluna gittik. Çünkü bir müteahhitle en ufak bir anlaşmazlıkta mahkemelik olmanız bütün programı allak bullak edebilir. O taraflarına hiç kimse bakmadı.

Biz 15 milyonluk bir kentteyiz, 70 milyonluk bir ülkedeyiz ve ekonominin dibe vurduğu bir dönemdeyiz. Herkes iş almak istiyor. Sadece İTO'ya kayıtlı 35 bin müteahhit var. İş verdiğiniz, ya da vermediğiniz buna karşı oluyor.

- Özellikle pist yanlış yapıldı, deniyor...
Yıldırım- Bir kere teknik olarak bu dünyanın en iyi pisti. Bunu ben değil, Dünya Motor Sporları Federasyonu (FIA), Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone , dünyada 7 tane pist yapmış olan eski Alman yarışçı Hermann Tilke söylüyor. Ecclestone buna ''oryantal pist'' diyor. Çünkü ilk kez böyle inişli çıkışlı bir pist yapılmış.

- Peki, inişli çıkışlı yarış pisti tehlikeli değil mi?
Yıldırım- Düz alanda artık pilotların sıkıldıkları için düz yarış pistinden daha heyecanlı bir yarış pisti istedikleri söylendi ve bize bu yaptırıldı. Biz bunu kendi başımıza filan yapmadık. Hep bu dediğim yerlerin onayıyla yaptık. En küçük ayrıntıyı bile bunlara gösterdik. Yani, kamuoyunda biraz kafaların karışmasına neden olan olaylar var. Buradaki normların tamamını Ecclestone ve Tilke koydu. Son olarak kullanılacak mıcır konusu bile çıktı. Araştırıldı ve Adapazarı'nın Geyve ilçesindeki bir taştan ancak bu mıcırın yapılabileceği laboratuvar testleriyle saptandı. Bilmeyen, ''İstanbul'da taş mı yok da 150 kilometre öteden taş getiriyorsunuz'' diye sorar.

Bunun nedenlerine bakıyoruz. Saatte 350 km. hızla giden otomobilin yağmurda arkadaki otomobile su sıçratmaması gerekiyor. 40-50 derece güneşte geniş tabanlı lastiklerin asfalta yapışmaması, yani çok özel asfalt olması lazım. İşte, sorunlar buralarda.

Bir pilotun 150 milyon dolara sigortalandığı bir ortamda onların normlarına göre ızgara kapakları Fransa'dan ithal ediliyor. Izgara Türkiye'de yapılmaz mı? Yapılır da, o hızla araba girdiği zaman onun fırlamaması gerekiyor. Bizim Türk toplumunda, biliyorsunuz, herkes her şeyi bilir. Bu yüzden bizi de sıkıntıya sokuyorlar. Burada basının bize yardımcı olması lazım. Bize sormadan haber yapıyorlar.

Normlara uygun

- Yani, kendi normlarına uygun olmayanları bunlar kabul etmiyor, öyle mi?
Yıldırım- Öyle tabii. Yaparsın, ama o pistte kendin bisiklet çevirirsin. Onun dışında uluslararası yarış yapamazsın. Bu sadece Formula 1 için geçerli değil. Öteki uluslararası yarışlar için de öyle. Bizdekiler, oturma düzenine kadar olimpiyat normları. Müteahhit kayrıldı, deniyor.

- Evet, amcaoğluna yaptırdı, diyorlar. Buna ne dersiniz?
Yıldırım- Valla, amca oğlum olsa da iyi yaparsa yaptırırsın. Ama öyle bir kimse de yok. Dediğiniz çok doğru. Bunu benim dışımda kim yapsa daha çok eleştiriler de alırdı. Bunu da söylemem lazım. Ama çıkıp bütün bunları anlattığım zaman meclisimiz bize güveniyor.

- Formula 1, parasal olarak ne kadarlık bir yatırım?
Yıldırım- Bu, 100 milyon dolarlık bir yatırım. Nisanda Bahreyn pisti bitirildi, ilk yarış yapıldı. Bahreyn pisti bizimkinin kapasitesi bakımından yarısına yakın. 160 milyon dolara mal oldu. Şu anda Çin'de Şanghay'da yapılıyor. Bu sonbaharda yarışı yapılacak. 230 milyon dolara mal oldu. Biz, İstanbul'u 80 milyon doları geçmeyecek diye planladık. Yani, genelde hem normları tutturduk, hem çok kapasiteli bir iş yapıyoruz, hem de ortaya en uygun fiyatlar çıkıyor. Bunların hepsini birden sağlamak o kadar kolay değil. Yine çok az dedikodu çıktı, diye bakıyorum.

Yıllık ortalama gelir

- Siz dediniz ki İTO'nun 350 bin üyesi, bunların içinde de 35 bin müteahhit var. Bu üyelerinizin sorunları nedir?
Yıldırım- Üyelerimizin en büyük sorunları Türkiye'nin dünya standartları içerisinde gereken yerde olmayışıdır. Örneğin, AB'de kişi başına yıllık gelir ortalama 20 bin dolar. Türkiye'de ne yazık ki 3000 dolar seviyesindeyiz. Sıkıntının ana nedeni bu.

Bir de aile bireylerinin yaş, eğitim seviyelerine göre iş imkânı bulamayışları. Eğitim almış insanlar o aldıkları eğitime uygun iş bulamıyorlar. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman ortaya huzursuz bir toplum çıkıyor. Bunu değiştirmek için bu gibi projelere başladığınız zaman da size eleştiriler yöneltiliyor. Böyle olunca, ''Şurada güzel güzel Boğaz'ı seyredip yan gelmek varken bunlarla neden uğraşayım?'' da diyebilirsiniz. Ama dünyaya gelmenin bir bedeli var. Yaşadığın ülkeye bir şeyler vermek zorundasın. Buralarda yan gelip yatmak yerine kalıcı neler yapabileceğini düşüneceksin. O bakımdan işlere devam. Yılmak yok. Biz bir yatırımcının nelerle, hangi güçlüklerle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Basın yoluyla da bunu kamuoyuna aktarıyoruz. Hükümetler de o yönde tedbir alıyorlar.

- Peki, İTO'ya bu konuda puan vermek gerekirse siz kaç verirdiniz?
Yıldırım- İTO 10 üzerinden daha 6-7'de diyorum. Biz ekonominin, turizmin, şehrin, ülkenin önünü açacak projelerde öncülük etmeliyiz.

Avrupa Birliği ikili oynadı

- Bir de Türk piyasasını son zamanlarda çok ilgilendirem bir konu var. O da yok fiyatına, inanılmaz ucuza satılan her türlü Çin malının Türk piyasasını, deyim yerindeyse istila etmiş olması. Bununla nasıl rekabet edilebilir?
Yıldırım- Çin'le Türkiye arasındaki dış ticaret öyle büyük rakamlara ulaşmıyor. 2 milyar dolar seviyesinde... Siz malın nereden geldiğine bakın. AB'deki şirketler çok ucuz işçilik buldukları için büyük oranda Çin'de üretim yapmaya yöneldiler. Türkiye'ye giren mallar Çin'den değil, AB ülkelerinden geliyor. Bunlar Çin malı. Ama AB ülkelerinden Türkiye'ye giriyorlar. Bugün artık İtalyan ayakkabısı, bayıldığımız bütün dünya markaları Çin'de üretiliyor. AB burada da ikili oynadı. Kamuoyu da aldatılıyor. Bu mallar Çin'den gelmiş gibi söyleniyor. Para politikasında bazı sıkıntılar var. 1 puanlık büyüme 150 bin kişiye iş demektir. Türkiye geçen yıl yüzde 6 büyüme gösterdi. 900 bin kişinin iş bulması gerekirdi. Oysa 90 binle 150 bin arası insan işsiz kaldı.
Cumhuriyet - Leyla Tavşanoğlu

 

Ağustos 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Yurtiçi ve yurtdışındaki mimarlık okulları ile ilgili görüşlerinizi Okullar forumunda paylaşabilirsiniz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz