Formula 1'e oryantal pist
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım,
son 1.5 yıldır Formula 1 projesiyle ilgili çalıştıklarını söylüyor.
Yarışların İstanbul'da yapılması kararı alınınca işin kendi üstlerine
kaldığını belirten Yıldırım, pistle ilgili eleştiriler olduğunu
vurguluyor ve bunlara şu yanıtı veriyor: "Pilotlar düz alanda sıkılıyor.
Da ha heyecanlı bir yarış pisti istedikleri söylendi ve bize bu yaptırıldı.
Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone buna 'oryantal pist' diyor. Çünkü ilk
kez böyle inişli çıkışlı bir pist yapılmış."
- İstanbul Ticaret Odası (İTO) olarak önümüzdeki dönem için ne
gibi projeleriniz var?
Yıldırım - Biliyorsunuz biz İTO olarak Dünya Ticaret Merkezi'ni oluşturduk.
120 bin metrekare kapalı fuar alanı var. Türk ekonomisini dünyaya tanıtmak
için o alan çok önemli. Orada yılda 50'ye yakın fuar oluyor. O alanda kültür
faaliyetleri var. Mydonose Show Land'i o alanda oluşturduk. İTO ayrıca
bulunduğu şehrin turizmi için neler yapabileceği arayışına girdi. Eminönü'nde
Hünkâr Mahfili'nde rekreasyon çalışmasının planları bitti. Hünkâr
Mahfili'nin pek çok çinisi çalınmıştı. Birçoğunu İngiltere'den geri
aldık. Bir yıl içinde burasının da restorasyonunu yapıp bir Ticaret Müzesi
oluşturmak istiyoruz. İTO'nun elinde Osmanlı ticaretiyle ilgili çok zengin
bir arşivi var. Ayrıca burada 100'ün üzerinde yabancı heyete Türk
ekonomisi hakkında brifingler veriyoruz. Son 1.5 yıldır da Formula 1
projesiyle uğraşıyoruz.
- Formula 1 projesiyle ilgili olarak özellikle sizi hedef alan çok yaygın
eleştiriler var.
Yıldırım- Formula 1 için görüşmeler 57. hükümet döneminde başlamıştı.
Bu bir dünya projesi. Şu anda 17 ülkede yapılıyor. 60 bin de yatak
gerekiyor. Havaalanına en fazla 15 km'lik bir yol öngörülüyor. Bunun İstanbul'da
yapılması kararı alınınca, kim yapacak, sorusu ortaya çıktı. Dolayısıyla
bu iş bizim üzerimize kaldı. Pendik'in üstü, Kurtköy'deki Formula 1 alanı
Vakıflar'ın arazisidir. Sabiha Gökçen Havaalanı'na da 7 km. uzaklıkta. Bu,
bütün dünyayı ve tabii ki bütün Türkiye'yi ilgilendiren bir proje. Bizim
İTO olarak 350 bin üyemiz var. AB üyesi ülkelerdeki birinci odayız. Formula
1 sadece onunla sınırlı kalmıyor. 300 gün süren ve otomotiv sanayiini de dünyaya
tanıtan bir proje. Türkiye'de şu anda 11 otomobil üretiliyor. Ayrıca
otomotiv yan sanayimiz de çok önemli gelişme içinde. Yılda 10 milyar dolara
yakın bir ticari getirisi var. Bununla ilgili Türk Motor Sporları Federasyonu
da iyi bir çalışma yaptı. Sonuçta 2005 Ağustos ayında yarış programı
oluştu. Yani ortaya zamana karşı bir savaş çıktı.
Ülkenin dibe vurduğu dönem
- Peki, bu iş o zamana kadar yetişebilecek mi?
Yıldırım- Zamana karşı yarıştığımız için öyle büyük firmalarla
değil de taşeronlarla yapma yoluna gittik. Çünkü bir müteahhitle en ufak
bir anlaşmazlıkta mahkemelik olmanız bütün programı allak bullak edebilir.
O taraflarına hiç kimse bakmadı.
Biz 15 milyonluk bir kentteyiz, 70 milyonluk bir ülkedeyiz ve ekonominin
dibe vurduğu bir dönemdeyiz. Herkes iş almak istiyor. Sadece İTO'ya kayıtlı
35 bin müteahhit var. İş verdiğiniz, ya da vermediğiniz buna karşı
oluyor.
- Özellikle pist yanlış yapıldı, deniyor...
Yıldırım- Bir kere teknik olarak bu dünyanın en iyi pisti. Bunu ben değil,
Dünya Motor Sporları Federasyonu (FIA), Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone
, dünyada 7 tane pist yapmış olan eski Alman yarışçı Hermann Tilke söylüyor.
Ecclestone buna ''oryantal pist'' diyor. Çünkü ilk kez böyle inişli çıkışlı
bir pist yapılmış.
- Peki, inişli çıkışlı yarış pisti tehlikeli değil mi?
Yıldırım- Düz alanda artık pilotların sıkıldıkları için düz yarış
pistinden daha heyecanlı bir yarış pisti istedikleri söylendi ve bize bu
yaptırıldı. Biz bunu kendi başımıza filan yapmadık. Hep bu dediğim
yerlerin onayıyla yaptık. En küçük ayrıntıyı bile bunlara gösterdik.
Yani, kamuoyunda biraz kafaların karışmasına neden olan olaylar var.
Buradaki normların tamamını Ecclestone ve Tilke koydu. Son olarak kullanılacak
mıcır konusu bile çıktı. Araştırıldı ve Adapazarı'nın Geyve ilçesindeki
bir taştan ancak bu mıcırın yapılabileceği laboratuvar testleriyle saptandı.
Bilmeyen, ''İstanbul'da taş mı yok da 150 kilometre öteden taş
getiriyorsunuz'' diye sorar.
Bunun nedenlerine bakıyoruz. Saatte 350 km. hızla giden otomobilin yağmurda
arkadaki otomobile su sıçratmaması gerekiyor. 40-50 derece güneşte geniş
tabanlı lastiklerin asfalta yapışmaması, yani çok özel asfalt olması lazım.
İşte, sorunlar buralarda.
Bir pilotun 150 milyon dolara sigortalandığı bir ortamda onların normlarına
göre ızgara kapakları Fransa'dan ithal ediliyor. Izgara Türkiye'de yapılmaz
mı? Yapılır da, o hızla araba girdiği zaman onun fırlamaması gerekiyor.
Bizim Türk toplumunda, biliyorsunuz, herkes her şeyi bilir. Bu yüzden bizi de
sıkıntıya sokuyorlar. Burada basının bize yardımcı olması lazım. Bize
sormadan haber yapıyorlar.
Normlara uygun
- Yani, kendi normlarına uygun olmayanları bunlar kabul etmiyor, öyle
mi?
Yıldırım- Öyle tabii. Yaparsın, ama o pistte kendin bisiklet çevirirsin.
Onun dışında uluslararası yarış yapamazsın. Bu sadece Formula 1 için geçerli
değil. Öteki uluslararası yarışlar için de öyle. Bizdekiler, oturma düzenine
kadar olimpiyat normları. Müteahhit kayrıldı, deniyor.
- Evet, amcaoğluna yaptırdı, diyorlar. Buna ne dersiniz?
Yıldırım- Valla, amca oğlum olsa da iyi yaparsa yaptırırsın. Ama öyle
bir kimse de yok. Dediğiniz çok doğru. Bunu benim dışımda kim yapsa daha
çok eleştiriler de alırdı. Bunu da söylemem lazım. Ama çıkıp bütün
bunları anlattığım zaman meclisimiz bize güveniyor.
- Formula 1, parasal olarak ne kadarlık bir yatırım?
Yıldırım- Bu, 100 milyon dolarlık bir yatırım. Nisanda Bahreyn pisti
bitirildi, ilk yarış yapıldı. Bahreyn pisti bizimkinin kapasitesi bakımından
yarısına yakın. 160 milyon dolara mal oldu. Şu anda Çin'de Şanghay'da yapılıyor.
Bu sonbaharda yarışı yapılacak. 230 milyon dolara mal oldu. Biz, İstanbul'u
80 milyon doları geçmeyecek diye planladık. Yani, genelde hem normları
tutturduk, hem çok kapasiteli bir iş yapıyoruz, hem de ortaya en uygun
fiyatlar çıkıyor. Bunların hepsini birden sağlamak o kadar kolay değil.
Yine çok az dedikodu çıktı, diye bakıyorum.
Yıllık ortalama gelir
- Siz dediniz ki İTO'nun 350 bin üyesi, bunların içinde de 35 bin müteahhit
var. Bu üyelerinizin sorunları nedir?
Yıldırım- Üyelerimizin en büyük sorunları Türkiye'nin dünya
standartları içerisinde gereken yerde olmayışıdır. Örneğin, AB'de kişi
başına yıllık gelir ortalama 20 bin dolar. Türkiye'de ne yazık ki 3000
dolar seviyesindeyiz. Sıkıntının ana nedeni bu.
Bir de aile bireylerinin yaş, eğitim seviyelerine göre iş imkânı
bulamayışları. Eğitim almış insanlar o aldıkları eğitime uygun iş
bulamıyorlar. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman ortaya huzursuz
bir toplum çıkıyor. Bunu değiştirmek için bu gibi projelere başladığınız
zaman da size eleştiriler yöneltiliyor. Böyle olunca, ''Şurada güzel güzel
Boğaz'ı seyredip yan gelmek varken bunlarla neden uğraşayım?'' da
diyebilirsiniz. Ama dünyaya gelmenin bir bedeli var. Yaşadığın ülkeye bir
şeyler vermek zorundasın. Buralarda yan gelip yatmak yerine kalıcı neler
yapabileceğini düşüneceksin. O bakımdan işlere devam. Yılmak yok. Biz bir
yatırımcının nelerle, hangi güçlüklerle karşı karşıya kaldığını görüyoruz.
Basın yoluyla da bunu kamuoyuna aktarıyoruz. Hükümetler de o yönde tedbir
alıyorlar.
- Peki, İTO'ya bu konuda puan vermek gerekirse siz kaç verirdiniz?
Yıldırım- İTO 10 üzerinden daha 6-7'de diyorum. Biz ekonominin, turizmin,
şehrin, ülkenin önünü açacak projelerde öncülük etmeliyiz.
Avrupa Birliği ikili oynadı
- Bir de Türk piyasasını son zamanlarda çok ilgilendirem bir konu var.
O da yok fiyatına, inanılmaz ucuza satılan her türlü Çin malının Türk
piyasasını, deyim yerindeyse istila etmiş olması. Bununla nasıl rekabet
edilebilir?
Yıldırım- Çin'le Türkiye arasındaki dış ticaret öyle büyük
rakamlara ulaşmıyor. 2 milyar dolar seviyesinde... Siz malın nereden geldiğine
bakın. AB'deki şirketler çok ucuz işçilik buldukları için büyük oranda
Çin'de üretim yapmaya yöneldiler. Türkiye'ye giren mallar Çin'den değil,
AB ülkelerinden geliyor. Bunlar Çin malı. Ama AB ülkelerinden Türkiye'ye
giriyorlar. Bugün artık İtalyan ayakkabısı, bayıldığımız bütün dünya
markaları Çin'de üretiliyor. AB burada da ikili oynadı. Kamuoyu da aldatılıyor.
Bu mallar Çin'den gelmiş gibi söyleniyor. Para politikasında bazı sıkıntılar
var. 1 puanlık büyüme 150 bin kişiye iş demektir. Türkiye geçen yıl yüzde
6 büyüme gösterdi. 900 bin kişinin iş bulması gerekirdi. Oysa 90 binle 150
bin arası insan işsiz kaldı.
Cumhuriyet - Leyla Tavşanoğlu
|