'Korumada bir umut'
Bu yeni yasa, mülk sahibinin mağduriyetini gidermek için yapılanma yasağı
getirilmiş alanlardaki imar haklarını yine imar planlarıyla açılan ''aktarım
alanlarında'' karşılamayı sağlamakta ve böylece korumada bir ''ilki'' gerçekleştirmektedir.
14 Temmuz 2004'te kabul edilen ve yine 27 Temmuz 2004'te 25535 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa, kültür ve
tabiat varlıklarını koruma konusunun bugünkü hükümet tarafından önemsendiğini
göstermektedir. Yıllardır ülkemizde ''gerçek bir koruma politikası'' oluşmamıştır
söylemi, yerini bu yasayla ülkemizde de artık sorunun ekonomik boyutunu göz
ardı etmeyen ve imar haklarını güvence altına alan gerçekçi bir koruma
politikasına bırakmıştır.
Kuşkusuz, yasanın bazı maddelerinin uygulanması için gerekli yönetmelikler
çıkarılmadan böyle bir varsayımda bulunmak ya da yasaya çok fazla olumlu
yaklaşmak bazı çevrelerce yadırganabilir. Ancak yasanın 6. maddesinde yer
alan parasal kaynaklarla ilgili paragraflar ve yine yasanın 8. maddesinde yer
alan tescilli taşınmaz kültür varlıkları nedeniyle kısıtlanan imar
haklarını karşılamaya yönelik getirilen çözümler bu varsayımın temel
nedenleridir.
Maddi yönü düşünülmeyen bir koruma politikasının gerçekçi olamayacağını
her fırsatta dile getiren bir kişi olarak, çıkarılan yasada ''2985 sayılı
Toplu Konut Yasası uyarınca verilecek kredinin en az yüzde 10'u tescilli taşınmaz
kültür varlıklarının bakım, onarımı ve restorasyonu işlemlerine ilişkin
başvurularda kullandırılır'' biçiminde bir cümlenin yer alması, beni
korumanın gerçekçi bir biçimde ele alınabileceği konusunda umutlandırdı
veya yasada yer alan ''Belediyelerin görev alanlarında kalan kültür varlıklarının
korunması ve değerlendirilmesi amacıyla kullanılmak üzere 1319 sayılı
Emlak Vergisi Yasası'nın 8. ve 18. maddeleri uyarınca mükellef hakkında
tahakkuk eden Emlak Vergisi'nin yüzde 10'u nispetinde 'Taşınmaz Kültür Varlıklarının
Korunmasına Katkı Payı' tahakkuk ettirilir ve ilgili belediyesince Emlak
Vergisi'yle birlikte tahsil edilir'' biçimindeki paragraf, koruma sorununun
parasal boyutunun toplumca karşılanması gerektiği onayının bir simgesidir.
''Toplum için koruma'' bundan böyle salt mülk sahibinin bir sorunu, bir külfeti
olmaktan çıkarak toplumun bir sorunu, bir külfeti haline dönüşmektedir.
''Tescilli yapıların'' kamulaştırmasıyla veya koruma amaçlı imar
planlarıyla kesin yapılanma yasağı getirilen sit alanlarında bulunan gerçek
ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetindeki taşınmaz malikin başvurusu
üzerine belediye ve il özel idaresine ait taşınmazlarla takas edilebilmesine
yönelik yasadaki ifadeler ise sağlıklı ve gerçekçi bir koruma politikasının
diğer habercisidir.
Koruma politikalarının gerçekçi olabilmesi için önemli bir yenilik de
yasanın 8. maddesinde yer almaktadır. 8. maddede yer alan c bendinin bazı bölümlerini
aynen aktarmayı uygun bulmaktayım. ''Yapılanma hakları kısıtlanmış
tescilli taşınmaz kültür varlıklarına veya bunların koruma alanlarında
bulunan ya da koruma amaçlı imar planlarıyla yapılanma hakları kısıtlanan
taşınmazlara ait mülkiyet ve yapılanma haklarının kısıtlanmış bölümünü,
imar planlarıyla yapılanmaya açık aktarım alanı olarak ayrılmış, mülkiyetlerindeki
veya üçüncü şahıslara ait alanlara, aktarımdan yararlanacak öncelikli
hakları belirleyerek bir program dahilinde aktarmaya, belediye sınırları ve
mücavir alanlar içinde belediyeler, bunların dışında valilikler
yetkilidir... Aktarım işleminde Sermaye Piyasası Kurulu'nca onaylı
gayrimenkul değerleme şirketlerince yapılacak rayiç değer denkleştirmesi
esastır... Bu alanlarda kesin yapılanma yasağı gelmesi nedeniyle yapılanma
hakkının tamamen aktarılması halinde, yapılanma hakkı kısıtlanan taşınmaz,
mütemmimi ile birlikte ilgili idari mülkiyetine geçer ve parseller ilgili
idare adına tescil edilir ve hiçbir koşulda satışa konu edilemez... Aktarıma
konu parselde malikin korunabilir yapılanma hakkı kalması halinde ise yapılanma
hakkı kısmen aktarılır. Bu durumda, malikin, yapılanma hakkı kısıtlanmış
alandaki mülkiyeti devam eder.''
Görüldüğü gibi, bu yeni yasa, mülk sahibinin mağduriyetini gidermek için
yapılanma yasağı getirilmiş alanlardaki imar haklarını yine imar planlarıyla
açılan ''aktarım alanlarında'' karşılamayı sağlamakta ve böylece bir
''ilki'' gerçekleştirmektedir.
Söz konusu bendin sonunda Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca hazırlanacak bir yönetmeliğin
bentte yer alan konuların gerçekleşmesi için hazırlanması gerektiği
vurgulanmıştır. Dolayısıyla yasanın bu maddesinin ve diğer maddelerin
uygulanabilmesi için gerekli yönetmeliklerin en kısa ve sağlıklı bir biçimde
ortaya konması gerekmektedir. Aksi takdirde iyi niyetle ortaya konmuş bir yasa
işlemez hale gelir ve umutlarımız bir kez daha kırılır.
Cumhuriyet -
Mete Tapan
|