'Pazaryeri' herkese açık...
Fotoğraf:
Muhsin Akgün
|
Amerikan Mimarlar Birliği onur üyeliğine seçilen
Dr. Süha Özkan, kongre vadisini 'pazaryeri' gibi, yeniden kuracaklarını
söylüyor.
Seneye İstanbul'da yapılacak Dünya Mimarlık
Kongresi'nin başkanı Süha Özkan: Yaklaşık 10 bin kişilik katılım
bekliyoruz. Nato zirvesinde kapanan kongre vadisini herkese açacağız. |
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi hayli hareketli şu günlerde.
Ev sahibi olarak seneye İstanbul'da yapılacak, rahatlıkla mimarlık
olimpiyatları diyebileceğimiz 21. Dünya Mimarlık Kongresi'ne en iyi şekilde
hazırlanmak için sürekli toplantı halindeler. Kongre başkanı ve merkezi
Cenevre'de bulunan Ağa Han Mimarlık Ödülleri Genel Sekreteri Dr. Süha Özkan
da İstanbul'la Cenevre arasında mekik dokuyor haliyle.
2-11 Temmuz 2005 tarihleri arasındaki 21. Dünya Mimarlık Kongresi ve
Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) Genel Kurulu İstanbul'da yapılacak
herhangi bir kongre değil. Dolayısıyla Harbiye'yle Maçka arasındaki Kongre
Vadisi, Habitat'tan sonra en çok yabancı konuğu bu kongrede ağırlayacak.
Amerikan Mimarlar Birliği'nin Üçüncü Dünya ülkelerindeki mimarlık
becerisini yücelttiği için onur üyeliği verdiği Süha Özkan, "Kongre
için yaklaşık 10 bin mimarın İstanbul'a gelmesini bekliyoruz" diyor.
Şenlikli bir kongre
İstanbul'daki kongre hayli şenlikli olacağa benziyor. Çünkü kongrenin ana
teması 'pazaryeri' olarak belirlenmiş. Tam adıyla 'Kentler: MimarlıklarLARın
Pazaryeri'. Kongre vadisinin hafızalara kazınması ve mimarlara yakışır
olması için toplam ödül tutarı 100 bin dolar olan bir 'Kongre Vadisi'nin Özgün
Tasarım Yarışması' açılmış. "Yarışma için 100 milyon lira karşılığında
160 başvuru formu alındı. Proje katılımı 100 dolayında olur" diyen
Özkan'a göre bu bir mimari tasarım yarışması için hayli yüksek bir katılım.
Kültür Bakanlığı'nın finansör olduğu yarışma eylül ayında sonuçlanacak.
Ve Harbiye Askeri Müzesi, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi, CRR Konser Salonu,
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu, Hilton Convention
Center, İTÜ Taşkışla'yı kapsayan alan 'pazaryeri' ambiansına bürünecek.
Mimarlar düşüncelerini burada 'pazara çıkaracak'. NATO zirvesinin aksine
kongre vadisi İstanbullulara açık olacak. Kapalı oturumlar dışında
'pazaryeri' herkese açık.
'Pazaryeri' kavramının özgürlükçü, demokrat, azınlık düşüncesini
kapsayan bir model olduğunu belirten Süha Özkan, "Diğer kongreler daha
çok bildiri ve dinleme üzerine oturuyordu. Herkesin her şeyi söyleyebileceği,
herkesin her şeyi duyurabileceği bir ortam hazırlayacağız. Mesela 40 söyleşi
odasını ikişer saatliğine ayırmayı düşünüyoruz. Bunu web'deki söyleşi
odaları gibi düşünebilirsiniz. Bir mimar gelip sergi açabilir, diğeri yaptığı
işleri anlatabilir... İşin bir de yapı endüstrisi boyutu var. Hilton'da bir
yapı fuarı açacağız. Yapı endüstrisinin kendisini mimarlara sunabildiği
en ciddi, ayrıcalıklı ortamlardan biri bu kongre" diyor.
Böylesine karmaşık bir yapıyı organize etmek gerçekten zor görünüyor.
"Evet zor" diyor Özkan, "Kaosun dinamiğinden yararlanacağız.
Kendi içinde bir dinamiği olacak. Herkesin katılmak için bir ücret ödemesi,
yer kiralaması gerekiyor. İster limonata satın, ister otomobil. O tezgâhları
kendi dinamiğine bırakırken yemek olayını da bunun içine katıyoruz. Yani
mimarlar her ihtiyaçlarını kongre vadisinde giderebilecek. Herkes istediğini
orada söyleyebileceği gibi öğle yemeğini de orada yiyebilecek. Sabah
oturumlarında meşhur mimarların konferansları olacak. Öğleden sonra herkes
kongre vadisine gelecek. Hem yemek, hem dostluk, etkileşim, hem de pazaryerini
izlemek için..."
Kongrenin yaklaşık maliyeti 4-5 milyon dolar. Ama bu konuda çok sıkıntı
yok. Devletin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin arkalarında olduğunu
belirten Özkan "Sağ olsunlar Kale, Vitra, ECA gibi kurumlar da
desteklerini esirgemiyor. Bir de bu kongreye katılım pahalı. Herkes 400 doları
vermek zorunda. Hesabımıza göre 4-5 bin mimarı İstanbul'a çekmemiz
durumunda maliyet çıkıyor." Ama daha çok bu ortamdan Türkiye'nin uzun
vadede kazancı önemli. "Hiç para kalmasa da mimarlık mesleğinin saygınlığı,
amaçları topluma mal edilse bize yeterli." En büyük katkı onca mimarın
Türkiye'yi birinci elden görmesi, tanıması kuşkusuz.
Yerler şimdiden ayrıldı
30 yıldır bu kongreleri takip eden Özkan, önceki kongrelerdeki aksaklıkları
İstanbul'da yaşatmamakta kararlı. "En büyük sorunlardan biri insanların
birbirini bulamaması. Bir GSM şirketiyle anlaşıp katılan herkese bir cip
vereceğiz. Bilgisayar ve kısa mesajla birbiriyle iletişim kurabilecekler. Ayrıca
katılan her mimara bir web sayfası tahsis edilecek. Kendi gündemini orada
ilan edebilecek. Vadide kablosuz internet ağı kurulacak. İTÜ'yü bu işler için
kullanacağız, büromuzu da oraya kuracağız." Şimdiden otellerde
yerlerini ayırttılar. Başarabilirlerse gelecek yabancı öğrencilere ücretsiz
kalacak yer ayarlayacaklar. Anlaşılan gelecek yıl sıra dışı bir Dünya
Mimarlık Kongresi'ne ev sahipliği yapacak.
İstanbul'u düşünüyorum!
Süha Özkan'a göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın mimar
olması kendileri için büyük şans: "Kadir Topbaş, kongre vadisi tasarım
yarışmasını kazanacak projelerin uygulama bütçelerini destekleyeceklerini
söyledi.
Ayrıca bir yerel yönetim forumu düzenlenmesini istiyor. Dünyada büyük
zorluklar çeken Bogota, Jakarta, Moskova gibi metropolleri yaşanır hale
getiren yöneticilerin katılacağı bir forum. Çok şık olacak."
Kadir Topbaş'ın kongreyle ilgili bir başka projesi de 'Think İstanbul'.
Proje kapsamında mimarlardan İstanbul için bir düş kurmaları istenecek. Ve
birinci de kongre sırasında dünyaca ünlü mimarlar tarafından seçilecek.
'Modern mimaride zayıfız'
İstanbul'u çağdaş mimari açısından çok zayıf buluyor Süha Özkan.
Economist dergisinde yıllar önce çıkan Türkiye yazısını anımsatıyor:
"Orada 'Türkler çağdaşlığa çok meraklıdır ama doğru dürüst bir
modern mimari örneği yok. En iyisi Boğaziçi Köprüsü, o da İngiliz tasarımı'
deniyordu. Doğru. Fakat İstanbul'un tarihi çehresi dünyada eşsiz. Hep
olumsuzlukları görüyoruz ama olumlu şeyler de var. İstanbul'un iş
merkezlerinin Levent, Maslak tarafına çekilmesiyle eski şehirdeki basınç
ciddi anlamda düştü. Eski şehir daha çok kültür, turizm ağırlıklı ve
korunabilecek duruma geldi. Trafik mesela 10 yıl öncesine göre çok daha
fazla otomobil olmasına rağmen, daha rahat. Mimari açıdan dünyada iz bırakacak
yapılarımız yok maalesef. Büyük projeleri ikinci sınıf yabancı mimarlara
verme eğilimi var."
Radikal - Erkan Aktuğ
|