reklam

23 Ağustos 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Şehirleşme ve Osmanlı

Birkaç gündür şehirleşme üzerine yazıyorum. Bugün de saygın tarihçi Suraiya Farooqi'nin "Osmanlı'da Kentler ve Kentliler" adlı eserinden bahsedeceğim. (www.tarihvakfi.org.tr)

Bir toplumda, hele de geniş bir imparatorlukta, kentlerin durumu hangi süreçlere bağlıdır? Nüfus artışı, ekonomik ve ticari ilişkiler, devlet siyaseti... Farooqi de bu açılardan bakıyor:

Toplumun öncelikle tarıma dayanması, 16. yüzyılda Braudel'in de belirttiği bütün Akdeniz havzasında yaşanan nüfus patlaması, Osmanlı devletinin 'düzenleme' siyaseti, Avrupa'da 17. yüzyılda başlayan gelişmenin Osmanlı ekonomisine etkileri... (Sf. 1. vd)

Şehirler o zamanın rakamlarıyla... 16. yüzyılda 700 bin nüfuslu İstanbul, Paris ve Londra'dan büyüktür. İkinci Osmanlı kenti Bursa'nın nüfusu 64 bindir. Kayseri 30 bin, Sivas 15 bin, Adana 3 bin...

Fırat'ın yatağı boyunca birkaç kent vardır. İzmir bir köy büyüklüğündedir. (Sf. 16)

Osmanlı şehirleri genelde sarayda hazırlanan imar planına göre oluşuyor: Kamu kurumları, etrafında kapalıçarşılar, bedestenler, hanlar... Sultan ve paşa vakıfları şehir hayatının gelişmesinde büyük rol oynamış. Kanuni'nin sadrazamı Mahmut Paşa hala İstanbul'da "Mahmutpaşa" olarak yaşıyor. (Sf. 32 - 36)

İstanbul'un gelişmesinde Fatih'ten başlayarak sultanların imar ve nüfus yerleştirme politikasının rolü büyük. Ama 17. yüzyıldan itibaren İstanbul'a öyle bir göç vardır ki, Osmanlı bunu durdurmaya çalışır. Yasaklar koyar, nüfusu taşra kentlerine yöneltmeye çalışır. (Sf. 328)

Mesela, Sultan II. Selim, Kıbrıs fethedildiğinde oraya yerleştirilecek Türk nüfus içinde topraksız köylülere ve işsizlere öncelik verilmesini emreder. (Sf. 364)
Ama 16. yüzyıldan itibaren bütün Akdeniz havzasında yaşanan müthiş nüfus patlaması Osmanlı ekonomisini, şehir ve köy dokusunu sarsar. Celali İsyanlarının sebeplerinden biri bu nüfus patlamasıdır. (Sf. 327 vd)

Sarsılan toplumda düzeni sağlamak ve tarımsal üretim sebebiyle köylüyü köyünde tutmak için Osmanlı'nın aşırı 'müdahaleci' davranması da uzun vadede gelişmeyi frenler! (Sf. 262 vd)

Nüfus patlaması Avrupa'da böyle krizlere yol açar ama aynı zamanda kapitalizmi, ticaret ve kentleşmeyi hızlandırır, Avrupa okyanuslara yönelir, ekonomik üstünlüğü ele geçirmeye başlar.

Osmanlı ticareti karada at ve deve kervanına, Akdeniz'de yelkenli gemilere dayanıyordu. Deve öyle müthiş bir kara nakliye hayvanıdır ki, Avusturya büyükelçisi Busbecq Avrupa'da da deve yetiştirilmesini istemektedir! (Sf. 59)
Fakat Avrupa'da nehir ve deniz ticaretinde kullanılan buharlı makine atı, deveyi ve yelkenli gemiyi geride bırakır! Artık Doğu'nun Batı'yla ticaret yapan bölgeleri gelişecektir.

Köy büyüklüğündeki İzmir ve sıtmalarla boğuşan Ege bölgesi, Avrupa'yla gelişen pamuk ve tekstil ticaretiyle 17. yüzyılda şahlanmaya başlar. (Sf. 151, 358)
Güneydoğu bu sebeple geri kalır.

19. yüzyılda bizde ticaret ve şehirleşme yeniden gelişmeye başlar fakat Balkan ve 1. Cihan harplerinde büyük kayıplara uğrarız. Şehirleşmemiz ancak 1950'lerde yeniden harekete geçecektir. Hâlâ tamamlamış değiliz.
Milliyet -Taha Akyol

 

Ağustos 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Ağaçları ormana dönüştürmek, denizleri temizlemek... Doğal çevremiz ile ilgili görüşlerimiz Çevre forumunda...

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz