Şehirleşme ve Osmanlı
Birkaç gündür şehirleşme üzerine yazıyorum. Bugün de saygın tarihçi
Suraiya Farooqi'nin "Osmanlı'da Kentler ve Kentliler" adlı eserinden
bahsedeceğim. (www.tarihvakfi.org.tr)
Bir toplumda, hele de geniş bir imparatorlukta, kentlerin durumu hangi süreçlere
bağlıdır? Nüfus artışı, ekonomik ve ticari ilişkiler, devlet siyaseti...
Farooqi de bu açılardan bakıyor:
Toplumun öncelikle tarıma dayanması, 16. yüzyılda Braudel'in de belirttiği
bütün Akdeniz havzasında yaşanan nüfus patlaması, Osmanlı devletinin 'düzenleme'
siyaseti, Avrupa'da 17. yüzyılda başlayan gelişmenin Osmanlı ekonomisine
etkileri... (Sf. 1. vd)
Şehirler o zamanın rakamlarıyla... 16. yüzyılda 700 bin nüfuslu İstanbul,
Paris ve Londra'dan büyüktür. İkinci Osmanlı kenti Bursa'nın nüfusu 64
bindir. Kayseri 30 bin, Sivas 15 bin, Adana 3 bin...
Fırat'ın yatağı boyunca birkaç kent vardır. İzmir bir köy büyüklüğündedir.
(Sf. 16)
Osmanlı şehirleri genelde sarayda hazırlanan imar planına göre oluşuyor:
Kamu kurumları, etrafında kapalıçarşılar, bedestenler, hanlar... Sultan ve
paşa vakıfları şehir hayatının gelişmesinde büyük rol oynamış.
Kanuni'nin sadrazamı Mahmut Paşa hala İstanbul'da "Mahmutpaşa"
olarak yaşıyor. (Sf. 32 - 36)
İstanbul'un gelişmesinde Fatih'ten başlayarak sultanların imar ve nüfus
yerleştirme politikasının rolü büyük. Ama 17. yüzyıldan itibaren İstanbul'a
öyle bir göç vardır ki, Osmanlı bunu durdurmaya çalışır. Yasaklar
koyar, nüfusu taşra kentlerine yöneltmeye çalışır. (Sf. 328)
Mesela, Sultan II. Selim, Kıbrıs fethedildiğinde oraya yerleştirilecek Türk
nüfus içinde topraksız köylülere ve işsizlere öncelik verilmesini
emreder. (Sf. 364)
Ama 16. yüzyıldan itibaren bütün Akdeniz havzasında yaşanan müthiş nüfus
patlaması Osmanlı ekonomisini, şehir ve köy dokusunu sarsar. Celali İsyanlarının
sebeplerinden biri bu nüfus patlamasıdır. (Sf. 327 vd)
Sarsılan toplumda düzeni sağlamak ve tarımsal üretim sebebiyle köylüyü
köyünde tutmak için Osmanlı'nın aşırı 'müdahaleci' davranması da uzun
vadede gelişmeyi frenler! (Sf. 262 vd)
Nüfus patlaması Avrupa'da böyle krizlere yol açar ama aynı zamanda
kapitalizmi, ticaret ve kentleşmeyi hızlandırır, Avrupa okyanuslara yönelir,
ekonomik üstünlüğü ele geçirmeye başlar.
Osmanlı ticareti karada at ve deve kervanına, Akdeniz'de yelkenli gemilere
dayanıyordu. Deve öyle müthiş bir kara nakliye hayvanıdır ki, Avusturya büyükelçisi
Busbecq Avrupa'da da deve yetiştirilmesini istemektedir! (Sf. 59)
Fakat Avrupa'da nehir ve deniz ticaretinde kullanılan buharlı makine atı,
deveyi ve yelkenli gemiyi geride bırakır! Artık Doğu'nun Batı'yla ticaret
yapan bölgeleri gelişecektir.
Köy büyüklüğündeki İzmir ve sıtmalarla boğuşan Ege bölgesi,
Avrupa'yla gelişen pamuk ve tekstil ticaretiyle 17. yüzyılda şahlanmaya başlar.
(Sf. 151, 358)
Güneydoğu bu sebeple geri kalır.
19. yüzyılda bizde ticaret ve şehirleşme yeniden gelişmeye başlar fakat
Balkan ve 1. Cihan harplerinde büyük kayıplara uğrarız. Şehirleşmemiz
ancak 1950'lerde yeniden harekete geçecektir. Hâlâ tamamlamış değiliz.
Milliyet -Taha Akyol
|