reklam

02 Eylül 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

"İstanbul'un Korkulu Rüyası 3. Köprü Tekrar Gündeme Geldi"

Başbakan'ın Malezya gezisinin hemen arkasından, '3. Köprü'nün, yap- işlet- devret modeli ile, 49 yıllığına kiralama üzerinden yapılmasının planlandığı; köprü güzergahının Sarıyer - Anadolu Kavağı arasında olacağı ve hükümetin bu konuda Malezyalı bir konsorsiyumla görüştüğü' açıklandı. Bu açıklamayla yeniden gündeme gelen 3. Boğaz Köprüsü'ne karşı tepkilerini dile getiren meslek odaları * bir araya gelerek ortak bir açıklama yaptı:

"Ankara bir kez daha istanbul'u satmaya soyunuyor. Ama bu kez, istanbul belediye başkanlığı döneminde 3. köprüye karşı çıkmış bir başbakan tarafından…

1. Köprü'nün Boğaziçi'nde, 2. Köprü'nün içme suyu havzaları ve ormanlarda yarattığı tahribattan sonra, bu kez kentin yaşam kaynaklarının geri kalanlarını da geri dönülmez biçimde yok edecek 3. Köprü'yü gündeme getirmek İstanbul'a ihanettir. Mevcut köprülerin İstanbul trafiğini çözmek bir yana, daha da içinden çıkılmaz hale getirdiği gerçeği, bilimsel tespitlerin ötesinde, artık kentli tarafından da yaşanarak öğrenilmiştir.

Bu Spekülatif yatırımın önüne geçebilmenin, İstanbullunun soruna sahip çıkması ve yaygın bir tepki göstermesi dışında başkaca bir yolu yok. Bu nedenle, öncelikle başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, İstanbul'daki tüm belediye başkanlarını 3. Köprüye karşı çıkmaya çağırıyor; raylı tüp geçişi onaylamış olan meclisin artık 3. Boğaz Köprüsü'ne 'evet' demeyeceği inancıyla, tüm BelediyeMeclis üyelerinin, İstanbullular adına İstanbul'a sahip çıkarak, söz konusu Protokol çerçevesinde onay için Büyükşehir Belediye Meclisi'ne gelecek olan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün "İstanbul Boğazı 3. Karayolu Geçişi" projesine 'hayır' oyu vermelerini bekliyoruz.

Bayındırlık Bakanı Ergezen'in, 'köprüyü yapacak şirket konusunda somut bir gelişme olmadığı, güzergahın kesinleşmediği, hatta 3. Boğaz Köprüsü'nün yapılıp yapılmayacağının dahi belli olmadığı' doğrultusundaki en son açıklamaları ise, hükümetin demiryolları ve hızlandırılmış tren konusundaki açıklamalarını andırıyor. Muğlak, kesin bir şey söylememeye özen gösteren, net bir görüş bildirmekten uzak bu açıklamanın ve "Yapılıp yapılmayacağı belli olmayan bir köprünün güzergah çalışmalarının devam etmekte olmasının" ne anlama geldiğini kamuoyunun yorumuna bırakıyoruz.

1950'li yıllardan başlayarak karayolcu politikaya teslim olan ülkemizde yaklaşık 40 yıldır Boğaz karayolu geçişleri - köprüler- tartışılıyor. İki köprüsünü de tüm eleştirilere ve uyarılara karşın yapmış ve sonuçlarını da olanca açıklığıyla yaşamış ve yaşamakta olan bir ülkede, bu arada raylı sisteme hizmet edecek tüp tünel çalışmaları da başlamışken, 3. Köprü'nün hala gündeme gelebilmesi, bu spekülatif yatırımın amaçları konusundaki görüşleri de netleştiriyor.

1. Boğaz Köprüsü'nün, 29 Ekim 1973'te, bir '50. yıl anıtı'(!) olarak hizmete girmesinin hemen ardından , karşı çıkma gerekçelerinin ne kadar haklı olduğu bir bir ortaya çıkmaya başladı. Hele 'köprüler tuzağı' tanısı öylesine kısa sürede doğrulandı ki, 1. Köprü'nün açılışından sadece üç yıl sonra 2. Köprü gündeme geldi. İlk kez Bedrettin Dalan tarafından, 2. Köprü'nün faaliyete geçtiği 1988 yılında, güzergah önerisiyle birlikte kamuoyu önüne getirilen 3. Köprü konusu ise, zaman zaman gündeme gelerek, zaman zaman ertelenerek, bugüne kadar taşındı.

1980'lerin sonunda 3. Köprü'yü kamuoyunun önüne ilk kez bir proje olarak çıkaran Bedrettin Dalan'dan sonra, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının 3. Boğaz Köprüsü'ne karşı tavır sergiledikleri; bunu çeşitli vesilelerle ifade ederek, tüp geçişten yana tavır aldıkları bilinmektedir. Bu çerçevede, Recep Tayip Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerde, '3. Boğaz Köprüsü'ne sıcak bakmadığını ve Boğaz'dan geçişe köklü bir çözüm getirmek için tüp geçişin takipçisi olacağını' açıkça ifade etmiş olduğu; 3. Boğaz geçişinin raylı tüp geçişle sağlandığı İstanbul Nazım İmar Planı'nın ve gene raylı tüp geçiş öneren İstanbul Ulaşım Ana Planı'nın Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirildiği henüz hatırlardadır. Aynı şekilde, geçen dönemin Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna da köprü karşıtı bir tavır sergilemiş ve 3. Köprü karşıtı eylemlere katılarak destek vermiştir. Ancak, buna karşın, 3. Köprü girişimleri doğrultusunda son yıllarda yaşanan gelişmeler, 'Dün dündür, bugün bugündür' deyişini politikacılar açısından haklı çıkartan bir çizgi izlemektedir. Bu konudaki son gelişmeleri kısaca özetleyecek olursak:

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında 20.08.2002 tarihinde imzalanan bir Çerçeve Protokol ile, 'İstanbul Boğazı 3. Karayolu Geçişi ve Çevreyoluna ait KGM'ce önerilen projenin İBB'ce imar planına işlenerek İBB Meclisine sunulması' karar altına alınmış ve bu protokol, Bayındırlık ve İskan Bakanı ile o tarihte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ali Müfit Gürtuna tarafından imzalanarak yürürlüğe girmişti. Uzun süre kamuoyundan gizlenen bu protokol, ancak 6 ay sonra, kamuoyunun tek gündeminin 'Irak'a ABD saldırısı' olduğu kritik bir dönemde, 'gereğinin yapılması' talimatı ile Planlama ve İmar Dairesi'ne gönderilmesinden sonra gün ışığına çıkmıştır.

Bir süre tekrar dinlenmeye çekilmiş gibi görünen bu girişim, Başbakan'ın Malezya gezisinin hemen arkasından tekrar gündeme geldi ve '3. Köprü'nün, yap- işlet- devret modeli ile, 49 yıllığına kiralama üzerinden yapılmasının planlandığı; köprü güzergahının Sarıyer- Anadolu Kavağı arasında olacağı ve hükümetin bu konuda Malezyalı bir konsorsiyumla görüştüğü' açıklandı.

İstanbul'da III. köprü ve çevre yolu bağlantıları ile ulaşabilirliği arttırılmış devlet ormanlarının, imar affı ile tam bir cazibe merkezi haline getirilmesi sözkonusu olacaktır. Diğer taraftan, planlı bir şekilde yapılan inşaat yatırımları neticesinde bu alanlara gelen üst gelir grupları veya konut ihtiyacını daha ucuz şekilde çözmek için kaçak yapı yaparak ikamet eden alt gelir grupları bu arazilerin kendilerine satılması için ve imar affı ile hak sahibi olmak amacıyla kamuoyu baskılarını arttıracaklardır.

1973 yılından önce vapurlarla yılda 5.000.000 araç, 113.000.000 yolcu geçerken, 1974 yılında köprü ile birlikte boğazı geçen araç sayısı % 200 artarak 14.000.000, yolcu sayısı da % 4 artarak 118.000.000 olmuştur. 1994 yılı sonunda 1973 yılına göre boğazı geçen araç sayısı 21 kat (% 2.130 ) , yolcu sayısı ise 4 kat (%378) artmıştır. Bu rakamlar köprülerin, kent içindeki araç trafiği için veya artan nüfus nedeniyle yoğunlaşan yolcu trafiği için ihtiyaç olmadığını ve yolcu taşımasına katkı yapmayacağını göstermektedir.

Strasburg'da yapılan Avrupa Konseyi Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı'nın 18 Mart 1992 günlü oturumunda kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı'nda aynen şunlar söyleniyor:

Madde 4/1:'Kente karşı otomobil'…; durum artık buna çok yakındır. Otomobil kentleri öldürmektedir. Öyle ki 2000'li yıllar, artık ikisi bir arada olamayacağından, otomobil ya da kentten birini seçmemizi zorunlu kılacaktır.

Türkiye bu sözleşmeyi imzaladı ve bu imza atıldıktan sonra dahi, 3. Boğaz geçişine hala özel otomobile yönelik karayolcu politikanın damgası vurulmaya çalışılıyor. Sözleşmenin imzalanması, yukarıdaki satırların aynen kabulu anlamına geldiğine göre, 3. köprüde ısrar etmek, tercihin, kente karşın, otomobilden yana konduğunun ilanından başka bir şey olabilir mi?..."

* Çevre Mühendisleri Odası, Gemi Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubeleri, Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Bölge Şubesi, Arnavutköy Semt Girişimi, Beykoz Halkevi, Beykoz Tükoder ve Çekül Vakfı
Arkitera

 

Eylül 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz