reklam

20 Eylül 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Bir efsanedir Kayaköy

Orada bir efsane var... Efsane taş evlerle başlıyor. Taş taş üstüne konularak yapılmış evler. Geniş bir yamaca yan yana ve art arda sıralanmış evler. Ama boş evler... Ve evlerin arasında adına sokak denemeyecek darlıkta patika yollar. Ama boş yollar... Burası Kayaköy. 1922'de Yunanistan'a gönderilen Rumların terk ettiği bir köy... Diyorlar ki, içine girebilmek için sahibinin olmadığı, çalmak için kapısının bulunmadığı taş evleriyle hüzün dolu bir köy. Ve hatta, insanlar evlerinden edildiği için, geride kalanlara utanç veren bir köy.

Anadolu'da köy çok, ama böylesi pek yok.

Kayaköy yolunda içimde bir his; sanki bir şeyler ters gidecek... Efsanenin foyası ortaya çıkacak!

Otantik, biraz da özentik

Fethiye'den Hisarönü'ne çıkınca soldaki yol Ölüdeniz'e iniyor, sağdaki yol çamların arasından Kayaköy'e gidiyor. Kayaköy'e girer girmez biraz ''otantik'' biraz da ''özentik'' pansiyon ve lokantaya dayalı bir turizm havası esiyor. Aklına esen ise ''hüzün'' diyor, ''utanç'' diyor, kimilerinin dilinin ucuna ise neredeyse insanlık suçu diyesi geliyor...

Kayaköy, 19. yüzyıl başında kurulmuş... Rivayet o ki önce Fethiyeli Rumlardan ''Kör Kasap'' gelmiş, sonradan padişahın yerleşim izniyle ortaya büyük bir Rum mahallesi çıkmış...

Güneşin gölgesi düşmüyor

Küçük dağların arasında bir yayla düşünün...

Rumlar, düzlüğü otlak yeri olarak hayvanlara bırakıp kuzeye bakan kayalık yamaca kesme taşlardan evlerini kurmuşlar. Bu yüzden güneş doğu batı çizgisinde giderken kuzeydeki evleri hep aynı görüyor... Fakat ''uzmanlar'' tarafından deniyor ki Rumlar evlerini öyle kurmuş ki bir evin gölgesi öteki evin üstüne düşmüyor. İnanmayacaksınız, ama Kayaköy'deki içine güneş giren bu ''efsanevi'' yerleşim düzenine Pitagoras' ın matematik formüllerini bile katanlar oluyor.

Boş taş evlere bakıp da Kayaköy'de estirilen ve hatta yarın insanlık suçu dahi denilmesi olası utancın aslı astarı, kökü kökeni nedir?

Anadolu'daki Kurtuluş Savaşı'nda, Büyük Zafer kazanılınca, 1922 kışında Kayaköy'deki Rumlar Yunanistan'a gönderiliyor...

Karşılığında Batı Trakya'dan ve özellikle Selanik yöresinden de Türkler köye getiriliyor. 1924'teki büyük mübadeleden önceki bir mübadele...

Kayaköy'ün ya da Rumların verdiği adla Levissi köyünün tarihinde Kurtuluş Savaşı'nda ne olduğu anlatılmıyor... Köydeki Rumlar, komşu köydeki Türklere milis kuvvetleriyle saldırdı mı, yoksa işgalci Yunan ordusu karşısında tarafsız mı kaldı bilinmiyor. Bilinen Rumların, Yunanistan'a gönderildiği, evlerin boş kaldığı; taş evlerden gözyaşı aktığı, o günden beri Kayaköy'ü hüzün sardığı.

Bir kere mübadele sırasında evler boş kalmıyor. Batı Trakya'dan gelen göçmen Türkler Kayaköy'e yerleşiyor. Fakat Türkler, altı ahır, üstü genellikle bir göz odadan oluşan evlerde ve akarsuyu olmayan yörede yaşayamıyor...

Kayaköy, Türklere yurt olamıyor; beş on aile kalıyor, gerisi evleri devlete bırakıp yeniden göç ediyor; boşalan evlere başkaları da gelip yerleşmiyor.

Abalızade Yunus'un köyü

Yunanistan'dan Kayaköy'e göçen Türklerin Kayaköy'den de yeni bir göçe çıkmasındaki zorluğu kimse anlatmıyor.

Kimse bu hüznü yazmıyor.

Niye? Türkler göçebe diye mi!

Evet Türkler göçebe...

Yerleşik düzene geçseler bile mevsimlik göçler yapıyorlar.

Örneğin Fethiye'deki Abalızadeler...

Kurtuluş Savaşı'na Mustafa Kemal' in fikir arkadaşı olarak katılan, devletin şeklini cumhuriyet olarak değiştiren Anayasa Komisyonu'na başkanlık yapan ve Cumhuriyet devrimlerinin sesi Cumhuriyet gazetesini kuran Yunus Nadi, 1880 yazında ailesinin yayla olarak geldiği Kayaköy'de doğuyor... Nerede Yunus Nadi'nin doğduğu ev?

Çoktan yıkılmış...

Kayaköy'deki taş evler koruma altında...

Korunsun, ama ulusal kahramanlarımızdan Yunus Nadi'nin doğduğu ev de yeniden yapılsın!

Aralık 1922'deki toplu göçle Atina'ya giden 1903 Kayaköy doğumlu ''Nikola Amca'' yı yıllar sonra bulup konuşuyorlar, ''Nikola Amca'' nın ''Levissi sokakları isimsiz ve kaldırımsızdı'' sözlerini tarihe kaydediyorlar... O halde haydi buyurun; Yunus Nadi'nin doğduğu evi yeniden yapamıyorsanız Kayaköy'ün o isimsiz sokaklarından birine ''Yunus Nadi'' deyin de görelim!

Kayaköy'ün bütün geçmişi yaklaşık 200 yıl...

Anadolu tarihinde bir damla...

200 yılın neredeyse son 100 yılı ise boş; tarihsiz!

Ama Türkiye'de ''entelektüel'' olmak adına boşluğu öyle bir dolduruyorlar ki, sormayın gitsin.

Kalaylı tarih devri

Vakti zamanında nüfusu 16 bine kadar ulaşan Kayaköy'de geçim hayvancılık, ticaret ve kalaycılık üzerineymiş... Çevre köylere kap kacak kalaylamaya giderlermiş.

Bana göre bugün Kayaköy'de ''kalaylı tarih devri'' yaşanıyor!

Ama bunun bir de ''cilalı taş devri'' var: Antik çağdaki Likya döneminde Kayaköy'ün yerinde Karmylassos kenti bulunuyor. Geriye nekropolünden mezar taşları kalmış...

Antik çağın yontuları, 19. yüzyıldan kalma kilisenin taşları arasında duruyor.

Tarihte herkes kendi dünyasını kuruyor!

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulu'nun kararıyla korumaya gelince...

Ne olacak bu Kayaköy'ün hali?

İmar planı çıkmıyor

Çatısız, penceresiz boş taş evler doğanın karşısında taşlarını bir bir döküyor... Taşların içinden incir ağaçları yükseliyor... Ağaçların kökleri taşları yerinden çıkartıyor...

Kayaköy, korunurken yıkılıyor...

Yıkılırken tartışılıyor:

Türkiye'deki her büyükelçiliğe bir taş ev verilsin ve o ülkenin folkloru ile Kayaköy kültür amaçlı mı kullanılsın, yoksa yamaçtaki evler bir yatırımcıya ihale edilsin turistik bir tesis mi yaratılsın?

Kayaköy'de 2 binden fazla taş ev var. Bunlardan 50 kadarı tapulu; gerisi Hazine'nin malı. Kayaköy'ün içinde 40 kadar aile yaşıyor; yamacın önündeki ovaya ise 2 bin nüfus yerleşmiş... Ovadaki köylü, ''bağ bahçe düzeni için imar planı'' istiyor... Plan yok... İnşaat yasak... Ama Kayaköy kendi dünyasını kurmaya devam ediyor.

Kayaköy 19. yüzyıl başında Fethiyeli Rum 'Kör Kasap' tarafından kurulmuş. 100 yıl kadar sonra Rumlar mübadeleyle köyü terk etmiş. 'Efsane' bu süre içinde geçiyor.
Cumhuriyet

 

Eylül 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Ağaçları ormana dönüştürmek, denizleri temizlemek... Doğal çevremiz ile ilgili görüşlerimiz Çevre forumunda...

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz