reklam

30 Eylül 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Çevre Kanunu: Bardak boş mu dolu mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi geçen pazar günü Türk Ceza Kanunu'nu kabul etti. Aslında kanun son iki maddesine kadar Meclis'te oylanmış, yürürlükle ilgili maddelere gelindiğinde de kanun komisyona geri çekilmişti. Ama pazar günü Meclis sadece bu kalan iki maddeyi kabul etmedi; yasadaki bir maddeyi değiştirdi bir de madde ekledi.

Değiştirilen madde çevre suçlarıyla ilgili düzenlemeydi ve maddenin uygulaması kanunun tamamından farklı olarak iki yıl sonra yürürlüğe girecek şekilde değiştirildi.

Bu iki yıllık ertelemenin ardından Türkiye'de bir tartışma başladı ve her zaman olduğu gibi mesele, "İki yıl boyunca çevreyi kirletmek serbest" şeklinde takdim edildi. Hadi gazeteler ve gazeteciler bu konuda yeterince bilgili değiller ama bu koroya ana muhalefet partisinin de katılması şaşırtıcıydı.

Türkiye'de düne kadar çevreyi korumakla ilgili hangi mevzuat geçerliyse bugün de o mevzuat geçerli. TCK yürürlüğe girdikten sonra da geçerli kalmaya devam edecek.

Bu mevzuat, yetersizlikleri bakımından çokça eleştirilen ve belki son on yıldır o yetersizliklerinin tamamlanmaya çalışıldığı bir mevzuat. Belki de, Türkiye'de çevre korumadaki yetersizliğin en çok açığa çıktığı nokta, Çevre Müsteşarlığı'nın eleman, araç-gereç ve bütçesindeki yetersizlik.

Bunu bence mevcut mevzuatın getirdiği yaptırımların yetersizliği izliyor.

Şimdi bu şartlar geçerliyken ve ülkede çevre korumak için yapılan yatırımlar 'lüks' olarak görülürken, arıtma tesisine sahip olmadığı ve düzenli çöp depolama alanları bulunmadığı için belediye başkanlarını hapse atmak ne derece adil bir uygulama acaba?

Bir 'suç' yeterince büyük kalabalıklar tarafından işlenecek olursa 'suç' olmaktan çıkar. Buna en güzel örnek gecekondular. Büyük kentlerimizin etrafında milyonlarca insan Hazine arazilerini işgal edip buraya kurdukları evlerde yaşıyorlar. Yaptıkları suç. Ama bu insanları hapse atmak ya da o binaları yıkmak mümkün mü? Aynı durum belediye başkanları için de geçerli.

Kısacası, TCK'daki bu uygulaması iki yıl ertelenen çevreyle ilgili hüküm bence bugün uygulanması zaten mümkün olmayan bir hükümdü. Yürürlüğe girse de bir şey değişmeyecekti. Ben o hükmün iki yıl sonra uygulanabileceğinden de şüpheliyim.

İşçisine maaş ödeyemeyen belediyelerin arıtma tesisine para ayıracaklarını
mı düşünüyorsunuz sahiden?

İçi zehir dolu olduğunu herkesin bildiği bir gemiyi sırf kendi bürokrasisi ve mevzuatının karmaşıklığı yüzünden kendi karasularının dışına atmayı başaramamış ve o geminin olduğu yerde batmasını seyretmiş bir ülkeden söz ediyoruz.

Çevre konusunda bir şansımız Avrupa Birliği olabilir. AB ile en çetin geçecek müzakere konularının başında çevre başlığı geliyor. Belki bu aşamada AB'den gelecek bazı fonlarla belediyelerimizin gerçek arıtma tesisleri kurması mümkün olabilir, çöp işleme tesisleri için de farklı modeller bulunabilir.
Radikal - İsmet Berkan

 

Eylül 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

1. İstanbul Mimarlık Festivali

Kentsel Dönüşüm Konulu Europan Tanıtımı

7 Ekim 2004
19:00 - 23:00
Tarih Vakfı Tarihi Darphane Binaları

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz