reklam

07 Ekim 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

‘Türk tasarımının söyleyecek sözü var’

Dünyada Türkiye denince akla ilk gelenleri bir çırpıda sayabiliriz: Lokum, şiş kebap, yoğurt...

Şimdi bunlara bir de Türk sanatçıların özgün tasarımları eklenecek. Türk tasarımcıların hedefi, binadan mobilyaya, aksesuardan çevre düzenlemesine, her alanda tarihî birikimimizi modern bir yorumla dünyaya sunmak. Bu yoldaki ilk adımlardan ‘ADesign Fair’, gelenekle geleceği birleştiren örnekleriyle dikkat çekiyor.

Hilton Kongre ve Sergi Sarayı ile Harbiye Askeri Müze Fethi Ahmet Paşa Salonu’nda 10 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek fuar, herkese açık. Fuarı düzenleyen Art Decor Dergisi Yayın Direktörü Ahmet Buğdaycı, ‘herkes’ kelimesini özellikle vurguluyor. Tasarımın hâlâ hayatın içinde bir kavram olarak algılanmadığının farkında çünkü. Ancak bunun yanlışlığının da farkında: “Tasarım sadece üst düzeyin ilgilendiği veya sadece mobilyaya has bir şey değil. Cep telefonundan saate, şapkadan çaydanlığa kadar her alanda tasarım söz konusu. Çünkü kaliteler eşitlendi. Fark edilmenin yolu, tasarım. Ve bu tasarımı, bizim için başkası yapacak değil, biz yapacağız. Bu özgüveni sağlamamız gerek.” Buğdaycı, her ne kadar Türkiye için yeni bir alan olsa da bu konuda Türkiye’ye güveniyor. Binlerce yıllık bir geçmiş, birçok kültürle yoğrularak zenginleşmiş bir gelenek, modern dünyayı çok iyi takip eden genç beyinler ve enerji. Bunların doğru bileşimi, Türk tasarımını dünyada hak ettiği yere getirmek için yeterli olacak.

Modern çizgiler, yerel motifler
Fuarda bu bileşimin numuneleri var. Örneğin bağımsız tasarımcılara ayrılan, Harbiye Askeri Müze Fethi Ahmet Paşa Salonu’ndaki “Fikir Zikir” adlı çalışma. Modern çizgide ofis tasarımları yapan İrfan Pulcu, fuarda ‘kökleri ve meyvelerini bir arada göstermek’ istediğini söylüyor. Konyalı olan ve Mevlevî kültürünün tesiri altında yetişen Pulcu, dünyanın pek çok ülkesine satılan çalışmalarını, Mevlevî öğelerle düzenlediği standında sergiliyor. Pulcu’nun görüşleri de Buğdaycı’nınkilerle paralel: “Dünyada pek çok tarz tüketildi. Şu an orijinal olan ve üstelik Batı’ya Doğu’yu algılamada en önemli yol gösterici, Türk tasarımıdır. Ayrıca zengin bir birikim olduğu için kimi örneklerdeki gibi kolayca tüketilemeyecektir.” Hilton’da ziyaretçileri karşılayacak bir başka çalışma ise, Mevlevî yemek kültürünü modern tasarımlarda yaşatan “Somata Sala”. İlk anda Japoncayı çağrıştırsa da, ‘somata sala’ Mevlevî yemek kültüründe sofraya çağrı ifadesi.

Fuardaki ilginç çalışmalar bunlarla sınırlı değil. Sultanahmet zanaat-tasarım buluşması da Ahmet Buğdaycı’nın deyimiyle, ‘fuarın misyonu’na uygun çalışmalardan. Türk el sanatlarının usta zanaatkârlarıyla genç tasarımcılar ortak çalışmalara imza atacak. 9 Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri ise ilgilenen tüm ziyaretçilerle takı tasarımı üzerine atölye çalışması yapacak. Şehrin kalbi Beyoğlu da tasarıma uzak durmayacak. Meşhur Markiz Pastanesi fuar süresince, geleneksel Türk fast-food’larının mekânı olacak. Simidi, elma şekerini, kestaneyi burada bulmak mümkün.

Geçen yıl ilki düzenlenen fuarda, yerli ve yabancı tasarımcıların katılacağı söyleşiler de gerçekleştirilecek. Alessi’nin tasarımcısı Stefano Giovannoni, Thonet’in beşinci kuşak temsilcisi Philip Thonet, tasarım tarihçisi Mel Byars, Defne Koz ve İnci Mutlu gibi isimler fuarın konukları arasında.
Zaman - Elif Tunca

 

Ekim 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

1. İstanbul Mimarlık Festivali

Kentsel Dönüşüm Konulu Europan Tanıtımı

7 Ekim 2004
19:00 - 23:00
Tarih Vakfı Tarihi Darphane Binaları

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz