‘Türk tasarımının söyleyecek
sözü var’
Dünyada Türkiye denince akla
ilk gelenleri bir çırpıda sayabiliriz: Lokum, şiş kebap, yoğurt...
Şimdi bunlara bir de Türk sanatçıların özgün tasarımları eklenecek.
Türk tasarımcıların hedefi, binadan mobilyaya, aksesuardan çevre düzenlemesine,
her alanda tarihî birikimimizi modern bir yorumla dünyaya sunmak. Bu yoldaki
ilk adımlardan ‘ADesign Fair’, gelenekle geleceği birleştiren örnekleriyle
dikkat çekiyor.
Hilton Kongre ve Sergi Sarayı ile Harbiye Askeri Müze Fethi Ahmet Paşa
Salonu’nda 10 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek fuar, herkese açık. Fuarı
düzenleyen Art Decor Dergisi Yayın Direktörü Ahmet Buğdaycı, ‘herkes’
kelimesini özellikle vurguluyor. Tasarımın hâlâ hayatın içinde bir kavram
olarak algılanmadığının farkında çünkü. Ancak bunun yanlışlığının
da farkında: “Tasarım sadece üst düzeyin ilgilendiği veya sadece
mobilyaya has bir şey değil. Cep telefonundan saate, şapkadan çaydanlığa
kadar her alanda tasarım söz konusu. Çünkü kaliteler eşitlendi. Fark
edilmenin yolu, tasarım. Ve bu tasarımı, bizim için başkası yapacak değil,
biz yapacağız. Bu özgüveni sağlamamız gerek.” Buğdaycı, her ne kadar Türkiye
için yeni bir alan olsa da bu konuda Türkiye’ye güveniyor. Binlerce yıllık
bir geçmiş, birçok kültürle yoğrularak zenginleşmiş bir gelenek, modern
dünyayı çok iyi takip eden genç beyinler ve enerji. Bunların doğru bileşimi,
Türk tasarımını dünyada hak ettiği yere getirmek için yeterli olacak.
Modern çizgiler, yerel motifler
Fuarda bu bileşimin numuneleri var. Örneğin bağımsız tasarımcılara
ayrılan, Harbiye Askeri Müze Fethi Ahmet Paşa Salonu’ndaki “Fikir
Zikir” adlı çalışma. Modern çizgide ofis tasarımları yapan İrfan
Pulcu, fuarda ‘kökleri ve meyvelerini bir arada göstermek’ istediğini söylüyor.
Konyalı olan ve Mevlevî kültürünün tesiri altında yetişen Pulcu, dünyanın
pek çok ülkesine satılan çalışmalarını, Mevlevî öğelerle düzenlediği
standında sergiliyor. Pulcu’nun görüşleri de Buğdaycı’nınkilerle
paralel: “Dünyada pek çok tarz tüketildi. Şu an orijinal olan ve üstelik
Batı’ya Doğu’yu algılamada en önemli yol gösterici, Türk tasarımıdır.
Ayrıca zengin bir birikim olduğu için kimi örneklerdeki gibi kolayca tüketilemeyecektir.”
Hilton’da ziyaretçileri karşılayacak bir başka çalışma ise, Mevlevî
yemek kültürünü modern tasarımlarda yaşatan “Somata Sala”. İlk anda
Japoncayı çağrıştırsa da, ‘somata sala’ Mevlevî yemek kültüründe
sofraya çağrı ifadesi.
Fuardaki ilginç çalışmalar bunlarla sınırlı değil. Sultanahmet
zanaat-tasarım buluşması da Ahmet Buğdaycı’nın deyimiyle, ‘fuarın
misyonu’na uygun çalışmalardan. Türk el sanatlarının usta zanaatkârlarıyla
genç tasarımcılar ortak çalışmalara imza atacak. 9 Eylül Üniversitesi öğretim
üyeleri ise ilgilenen tüm ziyaretçilerle takı tasarımı üzerine atölye çalışması
yapacak. Şehrin kalbi Beyoğlu da tasarıma uzak durmayacak. Meşhur Markiz
Pastanesi fuar süresince, geleneksel Türk fast-food’larının mekânı
olacak. Simidi, elma şekerini, kestaneyi burada bulmak mümkün.
Geçen yıl ilki düzenlenen fuarda, yerli ve yabancı tasarımcıların katılacağı
söyleşiler de gerçekleştirilecek. Alessi’nin tasarımcısı Stefano
Giovannoni, Thonet’in beşinci kuşak temsilcisi Philip Thonet, tasarım tarihçisi
Mel Byars, Defne Koz ve İnci Mutlu gibi isimler fuarın konukları arasında.
Zaman - Elif Tunca
|