reklam

03 Kasım 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Yalancı şehircilik, yalancı surlar

İstanbul surlarındaki 20 yıllık tahribat, tarihin tahribatından çok daha ağır.

Yalancı dolmadan sonra yakında yalancı restorasyon, yalancı mimarlık, yalancı şehircilik gibi deyimler kültürümüze yerleşecek

İstanbul, Ortaçağ'dan kalan surlarını yakın bir tarihe kadar koruyabilmiş ender kentlerden biriydi. Surlarının büyük bir bölümü -şehir gelişmesini başka yönlerde gösterdiği için- 19. yüzyılın şehircilik operasyonlarından çok fazla etkilenmeden günümüze kadar gelebildi. Ancak yakın tarihte eşine az rastlanacak türden bir dönüşüme sahne oldu: İstanbul'un surları restorasyon adı altında yokedilmeye başlandı. İstanbul surlarının bugün yeniden inşa edilen bölümleri, bir daha restorasyon gerektirmeyecek nitelikte sıradan duvar inşaatları olarak karşımızda duruyor. Dahası İstanbul'un en önemli tarihsel varlığını yok eden bu uygulama için İstanbulluların kaynakları tüketildi.

Yaklaşık 20 yıldır fasılalarla süren bu akıl almaz dönüşümün sonunda karşımıza çıkan inşaat ne sıradan bir restorasyon uygulaması ne de mevcut olmayan tarihsel yapıyı tanıtmak amacıyla yapılan bir yeniden canlandırma çalışması. Bu uygulama hiç şüphesiz evrensel bir tarih mirasının yaşadığı en büyük felaketlerden biri. İşin ilginç tarafı bu uygulama bir binanın yıkılması, yakılması gibi bir anda gerçekleşmedi. Adım adım, 20 senelik bir süreçte gerçekleşti. Şimdi önümüzdeki soru şu: Başımıza gelen bu felaketten ders çıkarabilecek, bundan sonrası için başka bir yöntem izleyebilecek miyiz?

Topbaş göreve
Bu sorunun cevabı İstanbul'un yönetiminin bundan sonra atacağı adımlara bağlı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş -ki kendisi sanat tarihi konusunda doktora sahibi, hiç zaman kaybetmeden bu yalancı sur inşaatını durdurmalı. Yönetim bunu çeşitli nedenlerle başaramıyorsa, basit bir önerim var: Eğer inşaat işleri durdurulduğu için alacağı olacak ya da işini kaybedecek kişiler varsa, belediyenin ilgili birimleri -eğer çok istiyorlarsa bir yolunu bulup sanki uygulama sürüyormuş gibi- ödemelerine devam edebilirler. Buna da razı olmalıyız. Hortumlanan kaynaklar tekrar yerine konabilir. Ama kaybedilen değerler hiçbir zaman yerine konamaz.

Yalancı surların nasıl yapıldığını tartışabilmek için önce tarifinden başlayalım: 1. Bu işi uzmanlara danışarak yapıyoruz.

Yalanlardan birincisi bu işin uzmanlara danışılarak yapıldığı. (20 senedir sürece katkıda bulunan, bilgisini paylaşan uzman STK'lar görmedim.) Surlar konusunda danışma organlarında yer alan ve karar süreçlerini etkileyen kişi ve kurumlar aynı zamanda yönetimlerden proje işleri alan gruplar. Bu şekilde kültür varlıkları konusunda yönlendirici karar süreci oluşturulabilir mi? Bu yöntemle kültür varlıklarının korunması konusunda yeterli bir kamu politikası geliştirilebilir mi? Bu sorunu çözmek için yönetime katkıda bulunan, yeterli uzmanlık deneyimine açık bir sürece, yönlendirici çalışmaların oluşturulmasına ihtiyaç yok mu?

2. İstanbul surlarını koruyoruz.
Ortaya çıkan felakete rağmen surların bu inşaatlarla korunduğu iddia ediliyor. İstanbul surları tarihle mesafe koymayan, güncel koruma anlayışını yok sayan bir yöntemle dönüştürülüyor. Niteliksiz bir inşaat uygulaması ile surların bütün belgeleyici karakterini yok eden, güncel restorasyon bilgisinden yoksun bir uygulamaya sahne olmuyor mu?

3. Surların restorasyonu için hazırlanan projeler doğru ancak uygulama yanlış.
Yalanlardan üçüncüsü uygulama yanlış olsa bile, projelerin doğru olduğu. Yıllardır İstanbul'un en önemli kültür varlığı olan surlar konusundaki uygulamalar vahim hatalar içeriyorsa, o zaman yalnızca uygulamada değil, projelerde de hata yok mu? Uygulamadaki hataları görmesine rağmen bunu sorun etmeyen projelere 'proje' denebilir mi?

4. Bizim yaptığımız doğru, başkalarının yaptığı yanlış.
Böyle bir yaklaşım sonucu etkiler mi? (Bu görüşleri belki bir müteahhitlerin, doğru dürüst uygulama yapan profesyonel kişilerin söylemeye hakkı olabilir.) Ancak akademik çalışmalar yapmakla yükümlü olan, kamu adına araştırma yapan kurumların ve kişilerin böyle bir söz söylemeye hakkı olabilir mi? Bu kişi ve kuruluşların tarafları ve kamuoyunu bilgilendirmesi ve sorumluluğunu yerine getirmesi gerekmez mi?

5. Surların restorasyonu konusu teknik bir konudur.
Surların restorasyonu projesinin ve denetiminin bağımsız uzmanlık kurumlarının, uzman STK'ların deneyim birikimi ile geliştirilmesi gerekmez mi? Kültür varlıklarının korunması konusundaki yönlendirici kararlar yalnızca teknik bir konu olarak ele alınabilir mi? (Örneğin son olarak surlar konusunda bir yeniden işlevlendirme projesi fikri ortaya atıldı ve surların kullanıma açılacağı belirtildi.) Bu fikirlerin karara dönüşmeden ve kaynaklar sarfedilmeden önce tartışılması gerekmez mi?

6. Aslına uygun yapıyoruz.
Surların bir bölümü istenirse yeniden canlandırma amacıyla elbette ki yeniden kurgulanabilir. Gerekiyorsa farklı inşaat teknikleri kullanılabilir. Ancak bu uygulamanın bir farkındalık bilinci ile yapılması gerekmez mi? İlk yapımdan bugüne kadar imparatorları sıralayarak getiren ve son yapıma da 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi' imzasını koyan inşaat tabelası bu konuda nasıl bir anlayışın hakim olduğunu gösteren küçük bir ipucu değil mi?

Belediye danışma organlarında bu işlerden çıkarı olanlar yer alıyor. Bağımsız uzmanlık çalışmalarına, STK'lara nefes alacak yer kalmıyor. Yönetim kararları karanlıkta biçimleniyor. Yönetimler bu nedenle profesyonel hizmet almayı başaramıyor. Bu yüzden yaklaşık 20 yıldır sur inşaatları konusunda ortaya çıkan sonuçlar ortada olduğu halde kimsenin sesi çıkmıyor. Yalnızca yalancı surlar inşa etmekle kalmıyoruz. 19. yüzyılın farklılık tanımayan, tepeden inmeci şehircilik yöntemleri aradan geçen bunca zamana karşın tıpkı bir hayalet gibi İstanbul'un üzerinde dolaşıyor. Deprem hazırlıklarından, kent planlamaya her alana sızan bu hayaletle başedebilmenin bir tek yolu var: Kentin aklını bu tepeden inmeci uzmanlık pratikleri içine hapsetmemek.
Radikal - Korhan Gümüş

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Korhan Gümüş ve Behiç Ak 21 Şubat-30 Mart 2004 tarihleri arasında Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Kamusal Mimarlık üzerine gerçekleşen Diyalog buluşmasını  okumak için  buraya tıklayın...

Kamusal Mimarlık hakkında görüşlerinizi bildirmek için buraya tıklayın...

 
Vitra'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz