Aziz Nesin'lik bir dava
Mağdurlardan biri olan mimar Ahmet Nuri Tan, yıllardır mahkemeler arasında mekik
dokuduğunu belirterek "Zararımız karşılanmalı" dedi.
Zekeriyaköy'de hiçbir zaman orman olarak gösterilmemiş arazi için resmi bir
belgede yanlışlıkla 'Orman vasfını yitirmiş alan' denildi. Bu yüzden de arazi,
Hazine'ye verildi.
Zekeriyaköy'de 15 ortaklı bir kooperatif arazisi 1988 yılındaki bir belgede 2B
(orman niteliğini yitirmiş arazi) alanı olarak gösterilince garip bir davanın
konusu oldu.
1990'da 'Bizim Evler Yapı Kooperatifi' adına Zekeriyaköy'de 22 dönümlük arazi
alan 15 kişi, 1996'da araziyi ortaklar arasında böldükleri sırada tapu
dairesinde daha önce kayıtlarda olmayan 'şerh'le karşılaştı. Bir süre sonra
arazi sahiplerinin eline Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden gelen bir dava
tebligatı ulaştı. Dava İstanbul Muhakemat Müdürlüğü'nce açılmıştı. Arazinin
'niteliğini yitiren orman alanı olduğu' belirtiliyor ve tapunun Hazine adına
tescili isteniyordu.
Dava beş yıl sürdü
Dava beş yıl sürdü. Mahkeme, arazinin 1988'de Orman Kadastro Komisyonu'nca
niteliğini yitirdiği için orman alanı dışına çıkarıldığını belirterek, Orman
Kanunu uyarınca Hazine'ye devredilmesine karar verdi. Kararı Yargıtay 1. Hukuk
Dairesi de onadı. Davalılar Yargıtay'a karar düzeltme başvurusunda bulundu.
Çünkü arazi belgelerde hiçbir zaman 'orman' kabul edilmemişti. Bu durumda 'orman
vasfını yitirmesi' de söz konusu olamazdı. Karar düzeltme isteğiyle birlikte bu
belgeler de Yargıtay'a gönderildi.
Belgelere göre, arazi 1938 ve 1945 yılındaki kanunlar kapsamında yapılan 'orman
sınırlandırma çalışmalarında' orman alanı dışında bırakılmıştı. 1984 yılında
yeni bir çalışma yapıldı. Bununla ilgili de iki ayrı tutanak tutuldu. 5 Ekim
1984 tarihli tutanak, 'sınırlandırmanın tapulama dışında kalan alanlarda'
yapıldığı belirtiliyordu. İkinci tutanak ise uygulama tutanağıydı. Orman sınırı
içine alınan ve niteliğini yitiren arazileri ilgilendiriyordu. Davaya konu olan
13 No'lu parsel ise 1959 yılında tapulandığı ve o zaman orman sınırı dışında
tutulduğu için bu çalışmaların da dışındaydı.
Hata 1988'de yapıldı
Davayı içinden çıkılmaz hale getiren tespit ise 1988 yılında yapıldı. Başka bir
Orman Kadastro Komisyonu 2B belirleme çalışmasında bu araziyi 'orman vasfını
yitirmiş alan' olarak belirledi. Mahkeme kararında bu saptama ve uygulama
tutanağı dikkate alınırken, sınırlandırma çalışmasının yapıldığı ilk tutanak
incelenmemişti.
Dosyayı inceleyen 1. Hukuk Dairesi, Bahçeköy Orman Müdürlüğü'nden de 1984
tarihinde yapılan sınırlandırma çalışmalarıyla ilgili yazı istedi. 2002
yılındaki yazıda, dava konusu arazinin 1984'teki çalışmalar kapsamında olmadığı
belirtildi. Bunun üzerine yerel mahkemenin kararını bozan Yüksek Mahkeme, bütün
tutanakların incelenmesinden sonra karar verilmesini istedi. Dava yeniden
başladı ancak mahkeme arazinin ormanla bitişik olduğunu, üzerinde bitki örtüsü
bulunduğunu, bu nedenle orman arazisi olduğu için özel kişiler üzerine
tapulanmayacağına kanaat getirerek, kararında direndi. Dosya bu kez Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu'na gitti.
Bilirkişi: Yanlışlık var
Genel Kurul'da 10 yargıç direnme kararının onanmasını isterken, 33 yargıç
arazinin orman sınırı içinde olup olmadığının net olarak belirlenmesini istedi.
Bunun üzerine hazırlanan bilirkişi raporunda arazinin orman alanı içinde
değerlendirilmemesi gerektiği ifade edildi ve 1988'teki saptamanın 'yanlışlıkla'
yapıldığı vurgulandı. Bu sırada davada ilginç bir gelişme oldu. Bahçeköy Orman
Müdürlüğü, bir yıl önce gönderdiği yazıda 'yanlışlık' yapıldığını öne sürdü.
Bunun üzerine ek bilirkişi raporu istendi. Üç orman yüksek mühendisi tarafından
hazırlanan raporda, "Öteden beri devlet ormanı kapsamında olmayan dava konusu 13
No'lu parselin, 2B uygulamasında yanlışlıkla Hazine adına orman dışına
çıkarılmış olması nedeniyle böyle bir tespitin söz konusu edilmemesi gerekir"
denildi.
Yargıtay son noktayı koydu
Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi raporlara karşın arazinin Hazine adına
tesciline karar verdi. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de kararı onadı. Davalılar son
bir kez daha karar düzeltme istedi. Bu kez İÜ Orman Fakültesi Dekanlığı'nın
inceleme raporu da dosyaya eklendi. Raporda, 1984 tutanaklarında arazinin orman
sınırları içine alınmadığı bir kez daha vurgulandı. Ancak Yargıtay davaya son
noktayı koydu ve tapuların iptali yönündeki yerel mahkeme kararını onadı.
Mağdurlar tazminat istiyor
Arazi sahipleri ise mağdur olduklarını belirterek, yaşanan duruma isyan
ediyor: "Biz devletin tapusuna güvenerek bu araziyi satın aldık. Yaklaşık 15
yıldır biz bu arazinin vergisini ödüyoruz. Araziyi satın aldığımız sırada bize
üzerinde hiçbir şerh olmayan tapu vermişlerdi. Yıllar sonra yanlış yapılan bir
tespitle arazimiz elimizden alınıyor. Hiçbir zaman orman sınırı içinde olmayan
arazinin 2B olması söz konusu olamaz. Madem devlet elimizden tapuyu geri aldı. O
halde arazinin bedelini ve yıllardır ödediğimiz vergileri geri ödesin. Hukuka
saygı duyuyoruz ama şimdi ne yapacağımızı bilmiyoruz. Gerekirse Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz."
Radikal - Demet Bilge |