Bornova'da Bir Gün...
İzmir, Bornova'dayım. Mücevherden farksız, 1880'de inşa edilmiş
neo-klasik bir köşkte...
Palmiyeler, ağaçlar, çiçeklerle bezeli bahçenin ortasında iki kat yükselen
köşkün ön cephesi müthiş görkemli. Oymalı sütun başlıklarıyla süslenmiş
dört kolonlu ''portiko'' ya, simetrik merdivenlerle ulaşılıyor. Yapının, dönemin
ünlü İngiliz mimarı Clark 'ın imzasını taşıdığını Hasan Arıcan 'ın
''Bornova Köşkleri'' kitabından öğreniyorum.
Burası Bornova Belediyesi'ne ait Atatürk Kitaplığı İzmir'in Levanten
Belhomme / Zenapoulou Ailesi'nin evi olarak bilinen ev, çok yıllar önce
belediyeye hibe edilmiş. Acımasız zaman ve olanaksızlıklar burayı harabeye
döndürmüş. Taa ki, 1998'de Kavala Ailesi burayı aslına sadık kalarak
restore ettirinceye dek... Ancak anne Seniha Kavala 'nın restorasyon için bir
koşulu vardır: Burası Atatürk Kitaplığı olarak kullanılacaktır. Seniha
Kavala'nın mimar kızı Mine Kavala ve o sıralar belediyede sanat danışmanı
olan (bugün kültür müdürü) Alime Mitap kolları sıvarlar. Bir yıl süren
hummalı bir çalışmadan sonra, Aysel Bayraktar 'ın belediye başkanlığı döneminde
Atatürk Kitaplığı açılır. (Hani ayrımcılık yapıyor olmayayım ama, gördüğünüz
gibi, düşlerinin peşinde koşup, tırnaklarıyla kazıyıp gerçekleştirenler,
kadınlar!)
Sonra devir ve yönetim değişiyor, kitaplık bir süre farklı amaçlarla
kullanılıyor.
Önceki gün, Atatürk Kitaplığı'nın kuruluşunda belirlenen amaca uygun
olarak yeniden hizmete girişi küçük bir törenle kutlandı. Bornova Belediye
Başkanı Sırrı Aydoğan ve yukarıda adını verdiğim, emeği geçmiş
konukların yanı sıra, İzmirli yazarlar şairler de katıldı. Beni en
heyecanlandıran, ''Burası bizim evimiz, burada yalnız Atatürk ve Cumhuriyet
ilkeleri ağırlıklı kitapları değil, en yeni edebiyat eserlerini, güncel
dergileri de bulabiliyoruz'' diyenler, kitaplıktan yararlanan gençler oldu.
İzmirli şairler Dinçer Sezgin, Hüseyin Yurttaş, Timuçin Özyürekli,
Muzaffer Sarıgül, Hayri Kakoyetik sohbete dalıp, Aziz Nesin, Can Yücel, Edip
Cansever anıları arasında dolaşıyoruz.
Aynı gün birkaç saat sonra Uğur Mumcu Kültür Sanat Merkezi'nde, dolu
bir salonda konuşmacıydım. Soruların ardı kesilmedi.
Burası aynı zamanda Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nu barındırıyor.
Şehir Tiyatrosu on iki yaşında. Genel Yönetmen Kemal Rafet Güçoğlu 'nu
dinlerken, on iki yıla sığdırdıkları karşısında heyecanlanmamak olanaksız.
Çocuk Tiyatrosu ve Gençlik Tiyatrosu yapıyorlar. Çocuk Tiyatrosu'nda
(9-14 yaş grubu ve 14-18 yaş grubu) oyunun metnini yazmaktan dekoruna, afişinden
ışığına her şeyi çocuklar kendileri yapıyor. Ve sıkı durun, 200 çocuk
yararlanıyor bu olanaktan. Başvuru o kadar çokmuş ki, elemeyle
alabiliyorlar.
Gençlik Tiyatrosu, (18-45 yaş grubu) önceliği İzmirli yazarların
eserlerine veriyor. Yurtdışı ve yurtiçi şenliklerine katılıyor. Hem çocuk
hem gençlik tiyatrosu eğitim ağırlıklı. Hollanda'dan palyaço uzmanı, Küba'dan
dans hocası gelip ders veriyor.
Bir süre önce bedensel özürlüler tiyatrosu başlatmışlar. Şimdi sırada
zihinsel özürlülerle tiyatro çalışmak var.
Bornova'da düşlerin, girişimlerin, tasarıların sonu yok. Alime Mitap coşkuyla
şimdi de İzmir ve tüm çevre belediyelerin katılımıyla başlatmaya niyetli
oldukları Amatör Tiyatro Şenliği'nden söz ediyor. Amaç, varoşlardaki gençleri
kent yaşamına katmak...
Evet, ne yapıp yapıp, her yola başvurup, varoşlardaki çocukları, gençleri
kazanmak, onları kent yaşamına katmak gerek. Bu yollardan biri de tiyatrodan,
edebiyattan, kitaplardan geçiyor.
Yıllardır sanatı, tüm sanatları, herkese musallat etmeye çalışan ben,
bir avuç idealist insanın bu çabasını görmekten sonsuz mutluluk
duyuyorum... ''Tüm sanatlar, sanatların en büyüğü olan yaşam sanatına
katkıda bulunur'' diyen Bertolt Brecht 'e bir selam yolluyorum.
Cumhuriyet - Zeynep Oral |