Sait Halim Paşa
Yalısı'nın dünü, bugünü...
Sait Halim Paşa Yalısı, bu yılın Haziran ayında yapılan bir ihaleyle Göçtur
Turizm Yatırım ve Ticaret A.Ş.'ye 49 yıllığına kiralandı. 2004 yılında
açılması planlanan yalıda çok amaçlı ve farklı ihtiyaçlara göre donanımlı
toplantı salonlarının dışında Osmanlı tarzında dekore edilmiş süitler
ve restoranlar da bulunacak. Yalı, tüm bu donanımı ve muhteşem Boğaz
manzarası, salonları ve bahçesiyle, toplantı ve davetlere ev sahipliği
yapmaya hazırlanıyor.
Yeniköy'deki Sait Halim Paşa Yalısı ya da bilinen adıyla "Aslanlı
Yalı", 19. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilmiş. Yalı, Mısır
hidivlerinden Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu prens Abdülhalim tarafından
oldukça harap durumdayken satın alınmış. Prens, yalıyı tamamen yıktırarak
yerine yalıdan çok bir sahil sarayı olan bugünkü yapıyı inşa ettirmiş.
Yalının mimarı Çanakkaleli mimar-kalfa Petraki Adamandidis. Prens'in yalıya
ismini veren kardeşi Sait Halim Paşa ise 1863'te Kahire'de doğmuş, İsviçre'de
eğitim görmüştür. 1913'te Osmanlı Devleti'nin sadrazamı olarak göreve
getirilmiş ve 1921'de de Roma'da vurularak öldürülmüş.
1960'lı yıllarda ise yalı, Sait Halim Paşa'nın varisleri tarafından
Turizm Bankası'na satıldı. 1980'li yıllara kadar kumarhane ve tören salonu
olarak kullanıldı, 1980-84 yılları arasında Turizm Bankası tarafından Başbakanlığın
resmi kabul ve toplantılarında kullanılmak üzere TAÇ Vakfı'na (Türkiye Anıt
ve Çevre Koruma Vakfı) restore ettirildi. Bu dönemde yalının bahçesi bir
gece kulübüne kiraya da verildi.
Başbakanlık yazlık konutu olarak da kullanılan yalı, 1995 yılı sonunda
nedeni bilinmeyen bir yangınla kısmen yandı ve aslına uygun olarak restore
edildi. Restorasyon çalışmaları 2002 yılında tamamlanan Sait Halim Paşa
Yalısı, yangından önceki haline değil de, inşa edildiği 1890'lı yıllardaki
görünümüne kavuştu.
Mimari Özellikleri ve Tarihçesi
Yalı, mermer bodrum katı
üzerinde iki katlı olarak inşa edilmiş. Ampir ve eklektik üsluplar içinde
değerlendirilen yalının genel planını orta sofa etrafında sıralanmış
odalar oluşturuyor. Yalının güney tarafı selamlık, kuzey tarafı harem
olarak düzenlenmiş. Selamlık bahçesine açılan kapının önünde bulunan
iki aslan heykeli nedeniyle yalı 'Aslanlı Yalı' olarak da anılıyor.
Yalının rıhtımda bulunan aslan heykelleri hakkında Yeniköy'lü Nubar
Horanyan şu bilgiyi verir, "Sait Halim Paşa kılıç kuşanınca hediye
olarak İtalya'dan dişi aslan heykeli geldi. Paşa'nın ikinci kuşağında ise
erkek aslan heykeli Almanya'dan hediye olarak gönderildi".
Sait Halim Paşa Yalısı, üslubuna uygun olarak, daha sakin dış görünüşüne
karşın, dekorasyonunda ağır arabesk unsurlar kullanıldığından, küçük
bir Arap sarayını andırır. Yalının planında harem ve selamlık aynı çatı
altında düşünülmüş. Her iki bölüme - güney ve kuzeyden - ahşap,
camekanlı bölmelerle giriliyor. Yalının iç duvarlarındaki ve tavanlarındaki
bezeme ile Osmanlı ve Mısır tarzı mobilyaları, yalının iç dekorasyonunu
mükemmelleştiren unsurlar arasındaydı.
Caddedeki dükkanlar yalının mutfaklarıymış. Sait Halim Paşa'nın sağlığında
kapısında, "Aç olan buyursun yesin" yazarmış ve birçok kimse de
bu mutfaktan yemek yermiş. Yalıda sofalar etrafındaki trabzanlı localar, çok
eski bir geleneğin devamı olmuş. Merdivenleri, avizeleri, kakma kapıları,
Atatürk Köşesi, kristal aynaları, yıldızlı masaları, büfeleri tam bir
saray havası veriyor.
Yalının altı mermerden yapılmış. Bu kısım hem rutubet, hem serinlik için
hava cereyanı temin ediyor. Sıcak bir Ağustos günü bu zemin katın mermer
kafesli küçük dehlizlerden biri önünde durulunca air-condition cihazı
konulmuş gibi, soğuk cereyan insanı adeta üşütüyor.
Yapı, 1950'li yıllara kadar deniz kıyısında büyük bir bahçe içinde
yer alıyordu ve yine yalıya ait olan yolun üst kısmındaki koruya iki ahşap
köprü ile bağlanıyordu. 1950'de Menderes istimlaklarında yol genişletildi
ve köprüler kaldırıldı. 1890'larda yalı, gerek ana binasıyla, gerek deniz
hamamlarıyla, hem döneminin seçkin bir yapısı, hem de Boğaz'a o dönemin
damgasını vuran eklektik anlayışa uygun yapıların belki de en özgünlerinden
biriydi.
Arkitera |