reklam

12 Kasım 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Turist Artıyor, Sorunlar Aynı


Akdamar’daki Ermeni kilisesinin üzerinde bulunan haç sökülmüş. Pek çok kilisede yapılan bu uygulama tahrip olan noktadan kilisenin su almasına, fresklerinin zarar görmesine yol açıyor.

Doğu ve Güneydoğu’ya gelen turist sayısında önemli artışlar yaşanıyor, ancak bu bölgelerde turistlere sunulan olanaklar pek az değişiklik gösteriyor. TUREB (Turist Rehberleri Birliği) Doğu ve Güneydoğu’da turizm sezonu tamamlanırken, profesyonel rehberlerin 2004 yılı boyunca yaptıkları gözlemleri derledi. Büyük tur operatörlerinin bu bölgeleri programlarına alması, önümüzdeki dönemde turist sayısını daha da artıracak, bu da sorunlara acil çözüm üretilmesini gündeme getiriyor.

TUREB’in Doğu ve Güneydoğu’ya tur yapan 38 profesyonel turist rehberi ile yaptığı çalışmaya göre, bu bölgelerde turizmin başta gelen sorunları, otel ve restoranların azlığı, restoranlarda turistlerin damak tadına uygun yiyeceklerin azlığı, tarihi mekanlardaki bakım sorunları ile turistlere farklı aktivitelerin sunulamaması.

Güvenlik, sanılanın aksine her iki bölgede de en önemli sorunlar arasında bulunmuyor. Bu sorunların giderilmesi, bölgeye yapılacak yatırımların artması, ilkbahar ve sonbahar aylarında bu bölgeleri kültür ve inanç turizmi açısından önemli çekim merkezleri yapacak. Dünyada kültür, sağlık, kongre gibi turizm faaliyetlerinde yükseliş eğilimini dikkate alan TUREB, bu bölgelerde turizm faaliyetlerinin güçlenmesine turizmin çeşitlendirilmesi ve geniş bir zaman dilimine yayılabilmesi açısından büyük önem veriyor.

Turizm Merkezlerine Göre Sorunlar

Gaziantep
Bir bölümü Birecik Barajı göl suları altında kalmış olan Belkıs Zeugma antik kentinde dalga hareketleri kıyı tahribatı yaratıyor. Buna bir çözüm bulunmalı. Vandalizm özellikle freskleri tehdit ediyor. İki bekçi olmasına rağmen bilinçli bir koruma uygulanmıyor. Villanın fresklerine “Büyük Başkan İrfan Reis” yazısı bile kazınmış. Restore için uzman bekleniyor. Çıkarılan mozaikler ve çok sayıda yapıt daracık Gaziantep Müzesi’ne sıkışmış durumda. Gaziantep’in modern bir mozaik müzesine ihtiyacı var.

Batman/Hasankeyf
Dicle kıyısında bulunan ve medrese, rasathane, darüşşifa gibi yapılarıyla tarih boyunca bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf’in baraj nedeniyle sular altında kalma ihtimali hâlâ mevcut. Bu yüzden ilçeye turistik amaçlı hiçbir yatırım yapılmıyor. Kazı çalışmaları 18 yıldır sürüyor, ancak çok geniş bir alana yayılmış olan antik kentin henüz küçük bir kısmı günışığına çıkarılabildi. Ağır ilerleyen kazı çalışmalarını hızlandırabilmek gerekçesiyle, Bakanlar Kurulu bu yıl yeni bir ekibe görev verdi. Hasankeyfe gelen turistler geceyi Diyarbakır, ya da Mardin’de geçiriyorlar. Batman’da TÜPRAŞ bulunması, turistlerin konaklamamasına yol açıyor, yangın çıkabileceği düşünülüyor. Hasankeyf mağaralarına giriş ücreti 1-2 milyon lira. Bu para ilçedeki Kültür Bakanlığı temsilcisi tarafından tahsil ediliyor. Cumartesi ve Pazar günleri ziyaretçi adedinin 5 binlere ulaştığı düşünülürse, bu hiç de azımsanamayacak bir rakam ve yerel yönetim bu gelirden yararlanamıyor. Bu yüzden yeterli bakım ve temizlik de sağlanamıyor.

Mardin
Bir müze kent görünümünde. Ciddi bir konaklama sorunu yaşanıyor. Kongre turizmi için geniş kapasiteli tesisler kurulmalı. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası’na dahil edilmesi gündemde, çalışmalar henüz tamamlanabilmiş değil. Geçen yıl dosyadaki eksikler son anda fark edilmiş ve başvuru dosyası geri çekilmişti. Mardin Müzesi Güneydoğu Anadolu’nun en güzel müzelerinden biri; temiz ve iyi bakılıyor. Ancak yeterince tanınmıyor. Yöredeki Mor Gabriel ve Anıtlı Meryem Ana gibi Süryani manastırları büyük ilgi görüyor. Ziyaretçi sayısı artan bu manastırların binaları, yeni eklentilerle çok daha iyi duruma getiriliyor. Mardin kent merkezine yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan ve adını Pers İmparatorluğu’nun büyük imparator Dara’dan alan, Güneydoğu’nun Efes’i olmaya aday Dara Antik Kentinde ise çevre düzenlemesi ve gelen turistlerin ihtiyacını karşılamaya yönelik altyapı bulunmuyor.

Adıyaman
Adıyaman’da bulunan Nemrut Milli Parkı, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleri ile UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor, daha önce neredeyse yalnızca yabancı turistlerin uğrak yeri iken son yıllarda buraya gelen yerli grup sayısında büyük bir artış yaşanıyor. Yakın zamanlara kadar turistler heykellere sarılıp fotoğraf çektirirlerdi. Heykellerin çevresine konan zincirler koruma sağlamakla birlikte görüntüyü bozmuş. Çevre düzenlemesine ihtiyaç var. Ören yerine mitolojik tanrı ve tanrıçalar hakkında bilgi konmalı. Yapılan baraj nedeniyle yüzlerce kişi seyretmeye gelse de, artık ne yazık ki güneşin doğuşu ve batışı eskisi kadar etkileyici değil. Uruk kaselerinin, mozaik ve stellerin bulunduğu Adıyaman Müzesi ise temiz ve bakımlı. Bahçesi çiçeklerle bezeli. Doğu ve Güneydoğu’da turizmin yüzünü ağartan yapılardan biri.

Ağrı
Ağrı ili, yazın dağcılık ve doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara sahip. Ancak Ağrı dağına çıkışta izin işlemleri çok uzun sürmekte. Doğubeyazıt yakınlarında bulunan İshak Paşa Sarayı bu ilde en çok turist çeken tarihi yapı. Yeterince korunamıyor, örneğin uzun süredir sarayın kapısının önünde hafriyat bulunuyor.

Şanlıurfa
Temiz ve bakımlı olan Şanlıurfa müzesinin en önemli sorunu personel yetersizliği nedeniyle cumartesi ve pazar günleri açık olmaması. Profesyonel rehberler bu durumu turistlere açıklamakta güçlük çekiyorlar. “Gönüllü rehber” kimliği verilmiş olan küçük yaştaki öğrenciler, rehbersiz grup ve kişilere Balıklı Göl ve civarını gezerken, alışveriş yaparken yardımcı olacaklarını söylüyorlar. Bu durum turistler tarafından bir tür duygu sömürüsü olarak algılanıyor. Böyle bir “iş” verilmeksizin, bu çocukların bakımı ve korunması sağlanmalı. Urfa’ya 44 kilometre uzaklıkta olan ve her yıl binlerce turist çeken Harran’da pazar günü sağlık ve turizm konusunda hiçbir nöbetçi birim yok. İlçe sağlık ocağı, belediyenin, il müdürlüğünün turizm birimleri kapalı.

Kahramanmaraş
Kahramanmaraş’ın hemen girişinde bulunan müzeye gelen ziyaretçi otobüsleri park yeri bulamıyor. Mamut iskeleti, mozaikler, Hitit eserleri görülmeye değer yapıtlar arasında. Temiz ve bakımlı olmakla birlikte vitrinler aydınlatılmamış, ışıklandırma sorunları bulunuyor.

Diyarbakır
Diyarbakır Müzesi, çok kötü durumda. Müzeye varıldığında yanlış bir yere geldiğiniz izlenimine kapılıyorsunuz. İnşa edildiği zemin bataklık olduğu için binada kayma ve çatlaklar gözleniyor. Bahçe duvarı ise yandaki inşaat nedeniyle yıkılmış. Bahçedeki çöpler toplanmıyor. Ödenek yetersizliği nedeniyle ışıklandırma yapılmıyor. Kısacası müzesi kente hiç yakışmıyor. Çünkü Diyarbakır’ın Güneydoğu’nun Paris’i olduğu, kente 300 bin turist beklendiği vb. yönünde açıklamalar var.

Bitlis
İÖ 2 bin ve Erken Demir Çağına ait mezar buluntularının, Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu dönemine ait eserlerin bulunduğu Ahlat Müzesi tadilat nedeniyle bir yıldır kapalı.

Van
Van müzesi, çok küçük olmakla birlikte görülmeye değer, ancak ışıklandırma sorununun çözülmesi gerekiyor. Akdamar adasına turist taşıyan motorlar çok ilkel. Adadaki Ermeni kilisesi restore edilmeyi bekliyor, şu ana kadar hiç el sürülmemiş. Van Kalesinde kazı çalışmaları sürüyor. Ancak düzenli bir temizlik yapılmıyor. Yetersiz sayıda personel var. Kimi zaman örneğin Argiçlinin mezar odası gibi bölümler kapalı olduğu için, bekçiye ulaşamazsanız gezilemiyor.

Kars
Kars sınırları içinde yer alan en önemli ören yerlerinden biri, Ermenistan sınırında bulunan Ani harabeleri. Ortaçağ’da bir kent kale olan Ani, 1044’te Bizans, 1064’te Selçuklu egemenliğine girmiş. Manucehr Cami, kervansaray, hamam, Süryani, İran, Arap etkileri taşıyan diğer yapılar antik kenti çekim merkezi yapıyor. Son aylarda yaşanan olumlu bir gelişme eskiden özel izinle girilebilen harabeleri, bu yıl rahatlıkla gezilebilmesi. Ayrıca rahatlıkla fotoğraf çekilebiliyor. Ancak Ani’de de alan temizliği ihmal ediliyor. Ziyaret edenlere askerlerin abartılı müdahalesi söz konusu olabiliyor.

Erzurum
Çifte Minare Medresesine giriş ücretsiz. Yabancı ziyaretçilerden az da olsa ücret alınabilir ve bu para yerel yönetim tarafından yine turizm amaçlı değerlendirilebilir. Polat Rönesans çoğu Amerikalılardan oluşan yabancı konuklara karşı göğsümüzü kabartacak kadar mükemmel. Ancak yarım litrelik bir şişe pet suyun, 2 milyon 500 bin liradan satılmasını açıklamak kolay olmuyor.

Sonuç
Türkiye’de yerli ve yabancı turistleri kapsayan turizm hareketini ortaya koyacak konaklama rakamları incelendiğinde 2002 yılında yaklaşık her 17 kişiden 1’inin Doğu ve Güneydoğu’da konakladığı görülüyor. Bunların çok büyük bir çoğunluğu yerli turistlerden oluşuyor. 2002 yılında bölgede konaklayan yabancıların sayısı ise yaklaşık 47 bin kişi. Henüz açıklanmayan 2003 ve 2004 yılına ilişkin resmi rakamlar kuşkusuz bunun çok daha üzerinde. Her iki bölgenin en çok turist çeken merkezleri arasında sırasıyla Erzurum, Şanlıurfa, Van, Diyarbakır, K.Maraş, Malatya, Gaziantep, Bitlis, Kars ve Adıyaman bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Sümer ve Asurlulara uzanan tarihi, Urartu, Pers, Kommagene, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi çok sayıda uygarlığa yurt oluşu, her iki bölgeyi de dünya ölçeğinde öne çıkarabilecek bir potansiyel. Her iki bölge ayrıca barındırdığı farklı inançlar yönünden dini turlar için çekim merkezi olmakta. Altyapı eksiklerinin tamamlanması, turistik yatırımların hızlanması, tanıtıma önem verilmesi, turizm faaliyetlerinin önünü açıp ülke ekonomisine katkı sağlarken, bölge halkına daha fazla iş olanağı yaratacaktır.

Arkitera

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Suyun Altında Yerin Üstünde
Editör: Pınar Gökbayrak
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 30 milyon TL (30 YTL). Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz