Tasarımda Türk imzası
Mobilyadan aydınlatma elemanına ürünler tasarlayan Derin, Uluslararası Tasarım
Yıllığı 2004'te yer almayı başaran ilk Türk tasarım firması oldu
Tasarım, son birkaç senedir çok daha fazla duyduğumuz bir sözcük. Türkiye,
İtalya gibi bir tasarım devi olmasa da son dönemlerde tekil başarılarla tasarım
dünyasında adını duyurmaya başladı. Bu alanda öne çıkanlardan biri de Derin
firması. Aziz Sarıyer'in yaklaşık 30 yıl önce kurduğu Derin, oğlu Derin
Sarıyer'in de desteğiyle koltuktan sehpaya tasarımlarını dünya çapında
tanıtıyor. Baba- oğul, en son olarak isimlerini International Design Yearbook
2004'e (Uluslarası Tasarım Yıllığı 2004) yazdırdılar. Her yıl başarılı ve ünlü
bir tasarımcının editörlüğünü yaptığı kitabın sorumluluğunu bu yıl Tom Dixon
üstlendi. Dixon, Sarıyerlerin Derin için yaptığı altı tasarıma yer verdi.
Tasarım literatürü için çok önemli olan bu kitapta ilk defa bir Türk firması yer
aldı. Derin Sarıyer'le Türk tasarımının gelişimini ve Derin'in başarısını masaya
yatırdık.
International Design Yearbook 2004'e nasıl seçildiniz?
International Design Yearbook'un bu yılki editörü Tom Dixon, yeni ürünlerimizi
yayıncısı aracılığıyla bizden talep etti; bu ürünler arasından en beğendiklerini
seçti. İlk defa Türkiye'yi temsilen bir firma Türk tasarımcılarıyla bu kitapta
yer aldı. Biz de çok gururlandık. International Design Yearbook senede bir kez
yayınlanıyor ve tasarım konusunda çok önemli bir kaynak. Sadece mobilya değil,
tekstil ürünlerinden dijital çalışmalara dek birçok ürün var. Daha önce de Karim
Rashid, Philippe Starck, Ingo Maurer gibi tasarımcılar editörlüğünü yaptılar.
Başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Firmanın hem tasarım hem de üretim anlamında çok iyi bir altyapısı vardı. Bu
birikim, benim de firmaya katılmamla daha üst bir noktaya taşındı. Aynı noktaya
istikrarlı bir şekilde odaklanarak yol aldık. Evet, başarılarımız oldu, ama
şimdi onları devam ettirmeye çalışıyoruz.
Tasarımların başarısı sizce neyle ölçülüyor?
Bence, tasarlandığı güne kadar diğer ürünlerden olan farklılıkları ve zamana
dayanabilmesi ile ölçülür. Yapılmamış bir formu ya da fonksiyonu doğru şekilde
doğru malzemelerle ortaya koyabilmek çok önemli. Bunun da kalıcı olması gerekli.
Türk üreticiler ve tüketiciler, tasarımın gücünü yeni fark ediyorlar.
Süreç çok mu yavaş ilerliyor?
Bu konuda iyimserim. Dünyada tasarımın geçmişi 20. yüzyılın başına dayanıyor.
Fakat Türkiye'ye 1980'lere kadar mobilyaların ithali yasaktı. 1990'ların
ortasından itibaren tasarımdan bahsedilmeye başlandı. Daha önce konuşulmuyordu
bile. Sadece son beş-altı yılın ivmesine baktığımızda dünyada bu konuda en hızlı
gelişen ülkelerden biriyiz. Gelinen nokta, elbette yeterli değil. Bu soruyu
sormanız dahi bu kaygıyı ifade ediyor. Büyük bir üretim gücümüz var, fakat bu
gücü ya fason ya da taklit üretimlerde gösterdik. Artık ihracat yapabilmek için
bu konuda profesyonel tasarımcılarla çalışmanız gerek.
Dışarıdan bakınca Türkiye nasıl gözüküyor?
Beş sene önceye kadar gözükmüyordu. Fakat artık bu konuda gelişmiş ülkelere
baktığımızda aynı şeyi tekrarlamaktan dolayı bir monotonluk oluştu ve o nedenle
gözlerini çevreye yönelttiler. İletişimdeki yeniliklerle sınırlar da ortaya
kalkmaya başladı. 20 yıl sonra dünya tek bir toplum olmaya doğru gidecek.
İnsanlar farklı şeylere çok ilgi duyuyorlar ve Türkiye de bu konuda önce
gidenlerden. Bu yıllar, Türkiye'nin adını ilk kez duyurduğu ve başarılar
kazandığı yıllar olarak tarihe geçecek.
Milano tasarım üssü
Tasarım deyince akla İtalya geliyor.
İtalya'daki bu oluşumun en önemli özelliği, onların üretim kapasitelerini
tasarımla çok iyi birleştirmeleri. İtalya, hâlâ geçmiş tecrübeleriyle bu konuda
en gelişmiş ülke; fakat İtalyan firmalarına baktığınızda, İtalyan
tasarımcılarından çok farklı ülkelerden tasarımcıların yer aldığını görüyoruz.
Tabii ki İtalya dünyadaki üretim payını bir anda kaybetmez. Fakat Türk
tasarımcılar da dahil olmak üzere birçok tasarımcı Milano'yu üs edindi. Böylece
birbirleriyle dirsek temasında bulunuyor ve yaptıkları tasarımları İtalyan
üreticilere sunabiliyorlar. Önümüzdeki dönemlerde sadece İtalya'dan
bahsedilmeyecek. Örneğin, Aziz Sarıyer'in bazı İtalyan firmalarında tasarımları
yer alıyor. Böyle bir şey on yıl önce mümkün değildi. On yıl sonra tasarıma
bakarsak, tasarım çeşitli ülkelerin hegemonyası olmaktan çıkacaktır.
Günümüzde evrensel tasarım anlayışları yerellikle birleşiyor. Bu anlayışın
uygulandığı ürünler daha fazla mı talep görüyor?
Bence, hayır. Tasarımcı, yaptığı ürünlerde o güne kadar yaşadıklarından yola
çıkıyordur. Hayat tecrübeleri ve eğitimini yansıtıyordur. Yaptıklarının birebir
yaşadığı topraklarla özdeşleşmesini beklemek yanlış olur. Mutlaka ülkesinden
etkileniyordur, fakat bu etkileri birebir dekoratif unsurlar olarak tasarımın
üzerinde görmemiz şart değil. Çalışmalarımızın ruhuna indiğinizde ve kodlara
ayırdığınızda Türk kültürünün etkilerini görebilirsiniz.
Radikal - Deniz Alayat |