İlk Tiyatro Binasının Dramı
İstanbul'daki İnönü Stadı'nın yerinde daha önce ne vardı bilir
misiniz? Ben de bilmiyordum. Yıllar önce Oktay Ekinci bir fotoğraf göstermişti.
Güzel bir tiyatro binasıydı. O tiyatro binasının yıkılıp yerine İnönü
Stadı'nın yapıldığını söylemişti. Bu yıkım içime oturmuştu. Ne olmuştu
da bu güzelim bina yok olup gitmişti. Öykünün peşine düştüm.
Refik Ahmet Sevengil 'in 'Türk Tiyatrosu' başlıklı kitabı, arşivi karıştırırken
karşıma çıktı. Sevengil bu kitabında 'Opera Sanatı ile İlk Temaslarımız'
ı incelemişti. İlk temaslar için şunları yazmıştı: ''Yeniçerilerin
kaldırılması hakkında 1826 tarihli hat ile 1839 tarihli Gülhane Fermanı
arasında geçen zaman içinde Beyoğlu'ndaki Avrupa Kolonisi, kendi salonlarında
Fransız repertuvarından dram ve komediler temsiline başlamışlardı. Türk yüksek
şahsiyetleri bu temsillerde davetli olarak bulunuyorlardı. Bütün bu paşalar
tiyatroyu çok seviyorlardı. Bu temsiller Beyoğlu'nun yüksek sosyetesi ve Türkiye'nin
tanınmış şahsiyetleri içindi.''
İkinci Mahmut döneminde başladığı söylenen tiyatro faaliyetlerinin asıl
olarak toplumsallaşması Tanzimat dönemindeydi. Daha sonra ise bilinen ilk önemli
tiyatro Beyoğlu'ndaki Naum Tiyatrosu'ydu. ''Osmanlı Devleti tebaasından fen
ve marifet sahibi Tütüncüoğlu Mihail Naum isimli Hıristiyan'' iyi işletilemeyen
bir tiyatro binasını alıp tamir ettirdi, Avrupa'dan usta oyuncular getirerek
temsillere başladı. 1844 yılında kurulan bu tiyatro, tam 25 yıl İstanbul'da
faaliyetini sürdürdü. Bu tiyatro binası da 1870 yılında bir yangınla yok
oldu.
Yerine İnönü Stadı'nın inşa edildiği Dolmabahçe tiyatro binasının
yapımının tarihi 1859'du. Dönemin padişahı Abdülmecit tiyatro ve operaya
ilgi gösteriyordu. Bu amaçla Dolmabahçe Sarayı'nı yaptırırken yanı başına
da bir tiyatro binası yaptırdı. Tiyatronun süslü tavanının sahneye yakın
bir yerinde 1274 tarihi (1858) göze çarpıyordu. Dönemin gazetesi Ceride-i
Havadis, 11 Ocak 1859 tarihli sayısında tiyatronun açılışı için şunları
yazmıştı: ''Padişahımızın emriyle kendilerine mahsus gayet süslü, eşsiz
bir tiyatro yeri düzenlenmiştir. Lazım olan her şeyi de tamamlanmış olduğundan...
Padişahımız orayı şereflendirmişlerdir. Bir lütuf olarak izin verdikleri
için hükümet adamları da gelmişlerdir.'' Açılışta önce Ricci 'nin bir
operasının iki perdesi, arada kısa bir keman konseri ve en son bale gösterisi
sunuldu.
Bu binanın açılışı Batı başkentlerinde de ilgiyle karşılanmıştı.
Paris'te yayımlanan Illustration dergisinin 25 Haziran 1859 tarihli sayısında
bina övülüyor ve Versay Sarayı tiyatrosuyla rekabet edecek kadar güzel olduğu
söyleniyordu: ''Dolmabahçe Sarayı tiyatrosunun geniş bir parterden başka
üç sıra locası sahnenin içine bakıyordu. Hünkâra mahsus loca gibi harem
kadınlarının gelip oturacakları localar da kafesli idi. Salon üç yüz kişi
alabilecek genişlikte idi.''
Bu tiyatro binasının şanssızlığı ilk yıllarında başlamıştı. Abdülmecit
1861 yılında ölünce, yerine opera ve tiyatrodan onun kadar hoşlanmayan,
alaturka müziği seven Abdülaziz geçti. Abdülaziz önce ''kızlar orkestrası''
nı ve ''bale heyeti'' ni dağıttı. Buna rağmen 1863 yılına kadar bu binada
tiyatro temsilleri sürdürüldü. Sonra ilgisizliğe terk edildi, ardından iç
kısmında bir yangın çıktı.
Abdülhamit ise bu binayla ilgilenmeyip, Yıldız'da başka bir tiyatro
sahnesi yaptırmayı tercih etti. Dolmabahçe Tiyatrosu'nun arşivlerde kalmış
gravürü, ihtişamını çok iyi gösteriyor. 1900'lü yılların başındaki
fotoğraflarda da binanın ayakta olduğunu görüyoruz. Bu güzelim bina
ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle uzun süre, depo, saray ahırı vb. gibi
amaçlarla kullanıldı.
1939 yılında İstanbul'a büyük bir stat yapma fikri gündeme gelince bu
binanın yıkılmasına karar verildi. Yıkım yapıldı, stat inşası ise İkinci
Dünya Savaşı nedeniyle ertelendi. Savaşın bitiminden sonra inşaat sürdü.
1947 yılında stadın yapımı tamamlandı ve ilk maç 1948 yılında oynandı.
İsmet Paşa, Mithat Paşa isimleri alan stada son olarak İnönü Stadı adı
verildi.
Şimdi gravürlerde kalan bu güzelim tiyatronun bulunduğu yerde otoyol ve
stat bulunuyor. Avrupa'ya her gidişimde ihtişamlı saray tiyatrolarını görüp
gıpta ederim. Bizim de böyle tiyatrolarımızın olduğunu ve bunları
koruyamadığımızı öğrenince üzüntüm bir kat daha artıyor. Gelin bunların
acısına hiç olmazsa kalanları koruyalım.
Not: Devrimci arkadaşımız Psikiyatr Dr. Serol Teber 'i yitirdik. Onu 15
Kasım Pazartesi saat 11.55'te Beylerbeyi Camii'nden uğurluyoruz. Anma toplantısı
ise 16 Kasım Salı günü saat 14.00'te İstanbul Tabip Odası Toplantı
Salonu'nda.
Cumhuriyet - Oral Çalışlar |