Küçük şeyler: Trafiği akıtmak
Bayramın ikinci günü öğlen saatlerinde işten kaytarmak için Erdal Güven'i
aradım. Erdal hâlâ evindeydi; çünkü gazeteden onu almak üzere yola çıkan
otomobil İstinye'ye, Erdal'ın evine bir türlü ulaşamamıştı. TEM'de trafik
kilitliydi.
O gün bütün gün boyunca ve neredeyse gece yarısına kadar İstanbul'un iki
köprüsünde de trafik kilitli kaldı. Bayram ziyaretine gitmek isteyenler ya da
ziyaretten dönmeye çalışanlar o günü otomobillerinin içinde geçirdiler.
Köprülerdeki tıkanma o kadar etkiliydi ki, şehrin köprüye bağlantı veren
bütün yolları da tıkalıydı. Mesela ben, Aksaray'dan Beşiktaş'a bir saati aşkın
sürede ulaşabildim. Beşiktaş'tan sonra köprü bağlantısına kadar Barbaros Bulvarı
da tıkalıydı, ama ben Boğaz yoluna girdim, orada ise neredeyse kimsecikler
yoktu.
New York şehrinin merkezi kabul edilen Manhattan'ı bilen biliyor, yollar
burada adayı kuzey-güney istikametinde kesen avenüler ve ada üzerinde doğu-batı
istikametinde giden sokaklardan oluşur.
Uzun yıllardan beri matematikçiler bu şehrin trafiğini inceliyor. En kötümser
senaryolardan biri, şehirde bir gün 'gridlock' denen durumun oluşması, yani
otomobillerin bütün yolları doldurması, dolayısıyla da trafikte hiç hareket
edilememesi.
Bu kötümser senaryo New York'ta gerçekleşmedi. Matematikçilere kalsa on
yıllar önce söylediğim kilitlenmenin gerçekleşmesi gerekiyordu ama olmadı.
Olmamasının sebebi, şehrin trafik sorunlarını ciddiye alması ve kişisel
özgürlükleri kısıtlamadan trafik sorununu piyasa kuralları içinde çözecek
önlemleri alması.
Galiba en etkili önlem, Manhattan'a giren ve çıkan köprü-tünel ücretlerinin
artırılması oldu. Buna Manhattan'daki park ücretlerinin astronomikliğini de
eklerseniz, otomobil sahipleri caydırıldı, insanlar toplu taşıma araçlarını daha
fazla tercih ettiler.
İstanbul trafiği, normal zamanlarda çok kalabalık olmasına rağmen tipik bir
büyükşehir trafiğinden çok da farklı değil. Yani, dünyanın büyük şehirlerinde
yaşıyorsanız ve evinizle işiniz arasında otomobilinizle yolculuk yapacaksanız,
günün bir saati aşkın bölümünü trafikte geçirmeyi de kabullenmelisiniz.
Ancak bu şehirde yaşayan herkes görüyor ki, İstanbul'un trafiği giderek daha
kötüleşiyor; bir yerden bir yere ulaşmak, park yeri bulmak vs. giderek
zorlaşıyor.
Yani, bundan 25 yıl kadar önce New York'ta yapıldığı gibi İstanbul'da da trafik
sorununun masaya yatırılması zamanı geldi de geçiyor bile.
Yalnız söz konusu olan İstanbul ya da herhangi bir Türk şehri olunca bir
ilave sorunumuz var: Şehirde trafikten kimin sorumlu olduğu, sorunu kimin
çözeceği belli değil. Belediye mi, valilik mi? Belediyeyse hangi belediye?
Bu yetki sorunu çok önemli. Bu sorun çözülmedikçe, olan biz vatandaşlara
oluyor. Sakın kimse çıkıp, "İl Trafik Komisyonu'nda meseleleri konuşuyoruz,
koordinasyon sağlıyoruz" demesin; çünkü bir koordinasyon göremiyoruz.
Öte yandan trafikte biz vatandaşlara düşen sorumluluklar da var. Daha iyi
sürücü olmamız, kavşakları tıkamamamız, trafik işaretlerine uymamız, yollarda
her zaman uygun süratle gitmemiz, sık şerit değiştirmememiz vs. gerekiyor.
Pazartesi günü İstanbul'da bir nevi 'gridlock' oluştu. Trafiğin durmasının
tek nedeni sürücülerdi. Evet yollarda olması gerekenden çok daha fazla otomobil
vardı, ama bu durumda bile trafiğin yavaş da olsa akması gerekiyordu. Ne var ki
kötü sürücülüğümüz yüzünden o gün hepimiz yollarda perişan olduk.
Radikal - İsmet Berkan |