Onlarınki gurur
bizimki utanç
Pisa
Kulesi’ni her yıl yüz binlerce turist ziyaret ediyor, Galata’ya yılda 60 bin
ancak çıkıyor. Bizimki özel işletmeciye kıyak, turistin biletini bile onlar
kesiyor, onlarınki parlamentonun yetkilendirdiği uzman profesörler kuruluyla
yönetiliyor. Pisa’da 24 saat kameralı özel koruma var, Galata kapkaç, taciz ve
gasp vakalarıyla İstanbul’un en fazla suç işlenen bölgesi. Onlarınki pırıl
pırıl, bizimki çöpten geçilmiyor.
Pisa çevresinde bisikletle dolaşmak bile yasak, bizimkinin dibi otopark.
Pisa’da izinsiz kuş uçmaz, Galata’da tabelayı çak, dibinde LPG tüpü sat. Onların
meydan çevresi sanat galerileri, müze dolu, bizimki resmi geneleve komşu.
Onların internet sitesi 6 bin 400 fotoğraflı dev bir galeri, bizimkinin
sitesinde dansöz fotoğrafları... Utanç meydanı ve terk edilmiş bir tarih
Evet, utanç meydanı. Sadece utanç meydanı değil bir utanç semti de...
Yandaki sokaktan meydana doğru kıvrılıyorum, iki adım atıyorum. Ayağımın dibine
bir metreye yakın koca bir sığır kemiği yuvarlanıyor. Ayağımla itelerken
etrafımı 7-8 köpek çevreliyor. Üç adım sonra patlamış çöp poşetinden saçılmış
yemek artıklarıyla kırık bira şişelerinin üzerinden zıplamak zorunda kalıyorum.
Parke taşların arası izmarit dolu. Sol tarafımda kerli ferli bir adam beton
dubaları zincirlerinden ayırmış, arabasına park alanı açmak için tıslayarak
kenarlara yuvarlıyor. Park edişini dehşetle izliyorum. Bir saate kalmadan o
küçücük meydanı okul servisleri dolduruyor. Servis şoförleri kapı gibi izin
kağıtlarını sokuyor burnuma. Banklarda oturanlar yiyip, içip, çöplerini ya
yere ya çiçeklerin dibine atıyorlar. Kule merdivenine yaslanmış iki maganda
önlerinden geçen liseli kızların kalın siyah çoraplı bacaklarına yiyecek gibi
bakıyorlar. Kendimi tutmasam... Öğle paydosunda bu tarihi meydanı ablukaya
alan atölyeler boşalıp, buralarda pinekleyen işsiz güçsüzlere karışınca, meydan
bırakın tarihi turistik olmayı tam bir başıbozuklar cumhuriyetine dönüyor.
Hele bir de gece saatleri: Her nedense şehrin göbeğinde tıkır tıkır çalışmaya
devam eden İstanbul’un tek resmi genelevi, tarihi kuleye yürüyerek üç dakika
mesafede. Maganda terörüne genelev müşterilerinin tacizi de ekleniyor. Artık
semtte yaşayanlar, gelip gidenler özellikle de kadınlar için hayat bir
cehennem...
Banka ilişiyorum. Gördüklerimi not almak üzere. Yerde, Bereketzade
Çeşmesi’nin önünde yerde bir evsiz yatıyor. Gazete kağıtlarının üzerinde. Gözünü
aralıyor, eliyle bana bir şey anlatmaya çalışırken, üç turist fotoğrafımızı
çekiyor. Kendimi çaresiz hissediyorum.
Meydandan aşağıya, semtin en düzgün yerlerinden biri olan muhtarlık
binalarının oraya inip, işletmecisinin gayretiyle parıldayan o kahvede bir çay
içip kendime geleceğim. Hevesim kursağımda kalıyor. Oraya inen merdivenler bir
açık hava tuvaleti. Kesif çiş kokusu... Midem bulanıyor... Canım
sıkılıyor... Bu semtin canı yanıyor...
Bu semtin kemikleri sızlıyor... İstanbul’un yüzkarası... Oysa tam
ortasında yükselen kule, dünyanın turistini çeken Pisa’dan 22 yıl daha yaşlı,
temelleri 1476 yıl önce atılmış. Kulenin etrafındaki binaların, sokakların her
biri başlı başına bir tarih... 19. yüzyılın ortalarından itibaren Galata
bankerlerinin, yabancı gezginlerin, sanatçıların, saygın tüccarların,
diplomatların ve entellektüellerin gözdesi olmuş. Kara günler 1942’de kapısını
çalmış. Varlık Vergisi Yasası ile çok sayıda gayrimüslim elinde avucunda ne
varsa kaybetmiş, binalarını yok pahasına satmak zorunda kalmış. İkinci büyük
darbeyi 6-7 Eylül 1955’te yemiş. Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve atılan bomba
ile İstanbul’da dehşetli bir provokasyon ortamı yaratılınca çoğu Rumlara ait
dükkan ve mağaza yağmalanmış. Sıkıyönetim ilan edilince Beyoğlu ile Galata da
karanlığa gömülmüş. Bölge, ışıksız sokaklar, yakılmış, yerle bir edilmiş
evler, talan edilmiş dükkanlarla tam bir savaş sonrası kent görünümüne bürünmüş.
Burada yaşayan aileler evlerini, dükkanlarını, satmaya bile fırsat bulamadan
terk edip gitmişler. Binalar işgalcilerin eline geçmiş, bir bölümü ise
vakıflara ya da Hazine’ye kalmış.
Son on yıldır falan İstanbul’un kıymetini bilen, şehrin kalbinde yaşayacağım
diyen gözü kara bazı İstanbullular tek tek gelip yerleşmeye başlamışlar
Galata’ya. Bir de yabancılar. Metruk, dökük, işgal edilmiş binaları adam etmeyi,
semti ele geçiren zihniyetle boğuşmayı göze alarak. Ama bu tek tük çabalar bu
kadar ağır bir tarihi yeniden ayağa kaldırmaya yetmez. Bu tarih, bu kule, bu
meydan dünyaya karşı gururumuz olabilecekken utancımız olmaya devam eder.
Kımıldamayan yetkililer, böyle bir tarihe sahip çıkmayan sorumlular, kültür
adamları, politikacılar, turizmciler, emniyetçiler, belediyeciler, iş adamları
gidip bu semtte bir dolaşsınlar.
Benim gibi mideleri bulansın... O kesif koku genizlerinde kalsın... Belki
o zaman harekete geçerler...
İki Kule İki Meydan İki Zihniyet Tarihi
Galata- İlk olarak 528’de Doğu Roma İmparatoru Justinianus döneminde gözetleme
amaçlı bir burç şeklinde yapıldı. Cenevizler bölgeye hakim olduktan sonra
1348’de burcu yıktırarak bugünkü Galata Kulesi’ni inşa etti. 15. yüzyılda
tersane deposu, 16. yüzyılda zindan, 18. yüzyılda yangın gözetleme kulesi olarak
kullanıldı. 1794 ve 1831 yıllarında tümüyle yandı. 1875 fırtınasında ve 1894
depreminde zarar gördü, 1960’lı yıllarda tepeden tırnağa onarıldı. Son
restorasyonu 1999’da gerçekleşti. Kulenin alt kısımları düşük basınçlı su ile,
üst kısımlar ise kimyasal malzeme ile temizlendi. Sıva raspaları, derz açma,
çürütme, sondaj çalışmaları yapıldı. Tepesindeki 505 m2’lik külah orijinaline
uygun olarak kurşun kaplama yapıldı ve 17 m2’lik alem altın varak kaplandı.
Pisa- İtalya’nın kuzeyindeki Pisa şehrinin Katedral Meydanı’nda yer alan ve
1063-1090 yıllarında yapılan Duomo Katedrali’nin çan kulesi olarak yapıldı.
1173’te başlayan inşaat ancak 1370’te tamamlanabildi. Gecikmenin nedeni kentin
Floransa ile iki yüz yıl boyunca süren savaşlarıydı. Önemi
G- Tarih boyunca birçok farklı milletin hakimiyetine sahne olmuş ve her gelenin
kendinden bir şey kattığı bir yapı. 1632’de Hezarfen Ahmed Çelebi kuş
kanatlarına benzer bir araç ile kulenin tepesinden kendini boşluğa bırakıp
uçarak Üsküdar’a inmişti. P- Pisa’nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü
olarak Cenova ve Venedik’e rakip olarak yapıldı. Eğri oluşuyla ünlü. Tabanı ve
tavanı arasında 4,4 metrelik bir eğim olan bu çan kulesi killi ve kumlu bir
zemine inşa edildiğinden bu eğimi kazandı. Her yıl da milimetrenin onda yedisi
kadar (100 yılda 7 cm) eğilmeye devam ediyor. İtalyan fizikçi Galileo da düşen
cisimlerle ilgili meşhur deneylerini 1589’da bu kulede yapmıştı.
Özellikleri
G- Kule bodrumundan aleminin tepe noktasına kadar toplam 77.25 metre. 12 katlı.
Ağırlığı yaklaşık 10 bin ton. P- Üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun
dizisinden meydana gelen 8 katlı bir kule. Uzunluğu 54, çapı 15.5 metre. 294
basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. En üstteki çanların bulunduğu 8. kat
silindir biçiminde. Mucizeler Meydanı’nda (Campo dei Miracoli) bulunan kule, üç
binadan oluşan bir kompleksin parçası. Bir vaftizhane, bir kilise ve bir çan
kulesi. Bu üçü birlikte Pisa Katedrali’ni oluşturuyor. İsmi
G- Gala, Rumca süt demek. Bir rivayete göre Galata’nın adı semtteki süthanelere
gönderme yaparak türetilmiş. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca ‘denize inen
yol’ anlamına gelen ‘galata’ kelimesi düşünülerek bu ad konulmuş P- Adını, MÖ
300 yıllarında küçük bir kasaba olarak kurulan Pisa’dan alıyor. Lokasyonu
G- Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan İstanbul’da,
eskiden daha çok levantenlerin yaşadığı ve yine uzun yıllar Osmanlı’nın
yönetildiği Topkapı Sarayı’nın bulunduğu Tarihi Yarımada’yı cepheden gören Haliç
sırtlarında yer alıyor. P- 12. yüzyılda büyük bir Akdeniz devleti olan,
tarihin her döneminde ticaretteki güçleriyle anılan Pisalıların kentinde yer
alıyor. Pisa, Floransa’ya 1 saat mesafede 120 bin nüfuslu bir şehir.
Statüsü
G- Kulenin mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Tam 35 yıldır da
Kardeşler Ailesi’nin işletmesinde. Normal bir dükkan gibi belediyeye kira
ödüyorlar. Şu anda Büyükşehir Belediyesi kuleden 8 milyar 400 milyon lira aylık
kira alıyor. Belediye, 1996’dan bu yana kiracıları çıkarmak için defalarca
girişimde bulundu, kulenin bir müzeye dönüştürüleceğini ilan etti. Ancak bu
isteği Kültür Bakanlığı kabul etmedi. Daha sonraki Türk kahvesi ve kütüphane
projesini de Anıtlar Kurulu onaylamadı. Binanın içinde bir onarım yapılmasına
müsaade etmeyen bu kararlar yüzünden, tahliye davaları da mahkemelerden geri
döndü. İşletmeci Kardeşler Ailesi kulenin onarım ve bakımına hiçbir şekilde
karışmıyor. Büyükşehir Belediyesi, 1999’da, o zamanın parasıyla 240 milyar lira
tutan restorasyon masrafını da kendi karşılamıştı. P- Kule, meydanla birlikte
İtalyan Parlamentosu tarafından kanunla yetkilendirilen bir komite tarafından
yönetiliyor. Mülkiyeti devlete ait. Her türlü karar alma yetkisi, 11 kişilik bu
komiteye ait. Komite üyeleri ise yine parlamento tarafından yetkin tarih,
inşaat, sanat tarihi profesörleri arasından seçiliyor. Ziyaretlerden elde edilen
gelir, restorasyon ve diğer harcamalar için kullanılıyor. Ziyaret koşulları
G- Kuleye çıkmak için yerli turistler 3, yabancılar ise 7 milyon lira vermek
zorunda. Bilet ücretleri kuleyi işleten şirket tarafından belirleniyor ve gelir
tamamen işletmecinin kasasına gidiyor. Kuleye yılda ortalama 60-70 bin ziyaretçi
geldiği oluyor. Bu yıl sayının 100 bine çıkması bekleniyor. Şirket yöneticisi,
bilet fiyatlarını belirlerken İstanbul’daki müze giriş ücretlerini baz
aldıklarını söylüyor. Ama, şirketin belediyeyle yaptığı kira sözleşmesine göre
hiç kimse giriş ücretine itiraz edemiyor. Fotoğraf makinelerinden ve
kameralardan para alınma uygulaması iki yıl önce kaldırıldı. Profesyonel
kameralardan ise bir saatliğine 100 Euro artı KDV alınıyor.
P- Gece 24.00 ile sabah 07.00 arası meydan bölgesine giriş yasak. Diğer
saatlerde meydana giriş serbest ama kuleye çıkmak için 5 Euro vermek gerekiyor.
Tarihi doku
G- Roma, Ceneviz-Venedik, Osmanlı dönemlerinden kalma sayısız tarihi yapının
bulunduğu bu bölgenin belli başlı eserleri şunlar: Podesto yani Ceneviz Sarayı
Arap Camii (Eski San Domenico Kilisesi) Neve Şalom Sinagogu Kamondo Hanı Doğan
Apartmanı Galata Mevlevihanesi Galata Bedesteni St. Benoit Lisesi ve Kilisesi
Bereketzade Çeşmesi İtalyan Sinagogu St. Pierre Kilisesi Norstern Sigorta binası
Kemankeş Mustafa Paşa Camii ve Çeşmesi Kılıç Ali Paşa Camii Ayios Nikolas
Kilisesi Teotokos Kavatyani Kilisesi Union Hanı İngiliz Hastanesi Müeyyedzade
Mescidi Aşkenaz Sinagogu Karantina İdaresi Yeraltı Camii Surp Krikor Lusavoriç
Kilisesi Karaköy Palas Osmanlı Bankası binası İoannis Prodromos Kilisesi St.
George Hastanesi Kırım Kilisesi Tütün Rejisi Frej Apartmanı Surp Hisus Pırgıç
Kilises P- Meydan, kule, katedral (İl Duomo) ve vaftizhane (Battistero)’nin
olduğu geniş bir alanda. Etrafı surlarla çevrili. Çevre düzenlemesi
G- Kule meydanının ortasındaki yolu, iki yandan beton babalar ayırıyor.
Birbirine zincirle sabitlenmiş babalar isteyen herkes tarafından yerinden
kaldırılıyor, araç park etmek gibi özel amaçlar için yer açılıyor. Kuleden
çevreye bakan turistler, metruk binalar, ardiyeye çevrilmiş mezbelelik çatılar,
naylonlanmış camlar, boyasız- sıvasız binalar, izinsiz asılmış tabelalar ile
karşı karşıya. Kuleden kuzey istikametine bakıldığında, Yüksekkaldırım Caddesi
ile Şahkapısı ve Fırçcı Sokakları arasında kalan yeni bir yapı dikkat çekiyor.
Bugün bir marketin bulunduğu 586 metrekare taban alana kurulu bina, istimlak
parası ödenmediği için 1973’te sahipleri tarafından mahkeme kazanılarak, 1976’da
inşa edilmiş. Kadir Topbaş Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan üç ay sonra bu
yapının istimlakı için yeniden harekete geçti. Büyükşehir Belediyesi Emlak
İstimlak Daire yetkilileri, dosyayı Anıtlar Kurulu’na gönderdiklerini, Kurul’dan
onay aldıktan sonra yıkım çalışmaları için harekete geçeceklerini söylüyor.
İstimlak sonrası burası Galata’ya eski günlerinde olduğu gibi yeşil alan olarak
kazandırılacak. P- Meydandaki tarihi yapılar arasında geniş bir yeşil alan
var. Meydanın içindeki yolun uzunluğu dikine 300 metre. Güvenlik
G- Meydanda ne tek bir turizm polisi ne de bir enformasyon ofisi var. Turistler
kapkaça uğruyor ve hırsızlar, ara sokaklarda, karanlık pasajlarda kayboluyor.
Emniyet kayıtlarına göre Galata ve civarında, 2004’ün başından bu yana toplam 85
gasp ve kapkaç olayı meydana gelmiş. Yüksekkaldırım Caddesi ile Zürafa Sokak
girişi, Galipdede Caddesi ve Bankalar Caddesi en çok suç işlenen noktalar.
Özellikle Karaköy Genelevi’nin Galata’ya açılan bölgesinde gasp, yankesicilik ve
kapkaççılık yoğun. Polis, genelevin bulunduğu alanın Galata’dan koparılması ya
da Karaköy Genelevi’nin başka bir yere taşınmasının bölgedeki suçları
azaltacağına inanıyor. Küçük Hendek Caddesi’nde gece park etmiş otomobillerin
camını düzenli olarak kıran bir çete de mevcut. Meydanda zaman zaman geceleyen
evsizlere rastlanıyor. Meydanı kontrol altında tutan tek bir kamera yok. P- 24
saat devriye gezen güvenlik birimleri var. Gün boyunca yeşillik üzerine yatan
turistleri kibarca ikaz etmeden, kapkaç ve hırsızlığa kadar asayişi sağlıyorlar.
Meydana açılan tüm sokaklarda da kameralar var. Çevre temizliği
G- Belediyenin normal çöp toplama programı dışında özel bir temizlik yok. Bazı
esnaf kapısının önünü temizliyor bazısı dükkanından çıkan çöpü kapıya yığıyor.
Köpeklerin, kedilerin eşelediği çöpler sabah saatlerinde ortalığa yayılıyor.
P- Sürekli çalışan temizlik ekipleri bulunuyor. Yeşil alan pırıl pırıl.
Semtin durumu
G- Binaların çoğu harap bir halde depo ve atölye olarak kullanılıyorlar.
Binaların hemen hepsinin alt katları dükkan. Esnaf, malını istediği gibi
kapısının önüne yığıyor, trafiği engelliyor. Deterjan bidonları, plastik
kovalar, kargo şirketi kolileri, meydanın sabit görüntüsü. Kule girişine iki
metre mesafede bir LPG dükkanı ve kapıya yığılı tüpler. Sık sık meydanı işgal
eden dizi, reklam, film çekimi ekiplerinin dev kamyonları da cabası... Bakımsız
telefon kulübeleri... Aydınlatma sistemleri satan dükkanlar ve elektrik
malzemeleri üreten atölyeler... Bu arada meydan ve çevresinde, nefes
alınabilecek mekanlar az da olsa var: Gündoğdu, Yeliz, Sufle, Enginar, Kaptan
Ahap gibi cafeler, Nardis gibi dünya guidelarına girmiş bir caz kulübü,
Mavi&Beyaz Ege Rum Meyhanesi, Güney, Galata Evi, Venta Del Toro gibi
restoranlar, börekçi, köfteci dükkanları, birkaç büfe ve Galata Fotoğrafhanesi,
Studio Tripudio, Schneidertempel Sanat Galerisi, Galeri X, Galeri Dürer gibi
sanat galerileri, Anemon Oteli bunlardan bazıları. P- Kuzey kapısından
başlayarak yol boyunca sur altında birbirine bitişik seyyar turistik eşya satan
kulübeler var. Seyyar satış kulübelerinin arasında ünlü ressam ve
heykeltıraşların eserlerinin bulunduğu Sinopie Müzesi yer alıyor. Bunun dışında
yeni açılmış bir dondurmacı, turistik eşya da satan bir kitapevi ayrıca üç adet
özel döviz bürosu var. Meydana giriş kapısının tam karşısındaki güneydoğu
köşesinde de ikinci bir müze olan ‘Duomo Opera’ müzesi bulunuyor. Burada da yine
Pisalı sanatçılar Pisano ve Camaino’nun eserleri var. Müzenin karşısındaki Via
Santa Maria Sokağı’nda bölgenin en ünlü restoranı L’Europeo bulunuyor. Bu
restoran hep açık ve günün her saatinde yemek bulunuyor. Trafik ve otopark
G- Kuleyi çevreleyen meydan hastaneler (Avusturya ve Göz hastaneleri)
dolayısıyla trafiğe açık. Galata Kulesi’ni Şişhane’ye bağlayan ana arter Büyük
Hendek Caddesi tek yönlü olduğu halde çift yönlü kullanılıp trafiği düğümlüyor.
Şimdiye kadar ceza kesen tek polise rastlanmadı. Taksilerin kule ve civarında
turlaması ve gelişigüzel noktalarda bekleme yapması ve meydanın kargo şirketine
ait kamyonların giriş çıkışları da ilave bir sıkışıklığa yol açıyor. Avusturya
Lisesi’nin servis minibüsleri, meydanı otopark olarak kullanıyorlar. Kule ve
civardaki restoran ve kulüplere gelenlerin araçları da buraya park ediliyor.
Şahsa ait bir arsa sadece gündüzleri açık otopark olarak çalışıyor. Çıkış kapısı
Şişhane’ye açılan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait, Edip Kösem tarafından
işletilen kat ortoparkı ise 24 saat açık. P- Meydan trafiğe kapalı. Kendi özel
araçlarıyla gelenler, meydanın kuzey kapısındaki paralı otoparka araçlarını
bırakabiliyorlar. İçeriye bisikletinizle girebiliyorsunuz ancak kule çevresinde
bisiklet kullanmanız da yasak. Ulaşım/ taksi
G- Şişhane metro istasyonu açıldığında ulaşım kolaylaşacak. Şişhane ve
Karaköy otobüs duraklarından yürüyerek 5, Taksim Meydanı’ndan 25 dakika. Semtte
resmi ve telefonlu bir taksi durağı yok. P- Kentte havalimanı olması ve sadece
5 kilometre mesafede bulunması dışında demiryolları ağının zenginliği,
otoyolların genişliği nedeniyle Pisa Kulesi’ni ziyaret etmek çok kolay. Genelde
havalimanından ve tren istasyonundan kalkan belediye otobüsleri meydanın kuzey
kapısına kadar gidiyor. Bunun dışında yine havalimanı ve tren istasyonundan
dolmuşlar kalkıyor. 80 santimlik bir otobüs biletine karşın 2.50 Euro’luk
dolmuşlar çok rahat. Zaman zaman dolmasını beklemeden bile hareket ediyorlar.
Zaten şehir merkezi olan istasyondan meydan yürüyerek 5 dakika bile sürmüyor.
Işıklandırma
G- Kule, restorandaki program bitinceye kadar projektörlerle aydınlatılıyor.
Meydanda normal şehir aydınlatması mevcut. Civar sokakların bazıları adam
kesilse kimsenin haberi olmacak kadar zifiri karanlık. Kulenin dış cephe
aydınlatma sistemini İstanbul Büyükşehir Belediyesi kurmuş ve elektrik
giderlerini de onlar üstlenmiş. P- Kulenin çevresi ve tüm meydan, bütün bir
yıl boyunca geceleri projektörlerle aydınlatılıyor. Pisa kasabasının daracık,
eski, küçük sokakları bile gece ışıl ışıl aydınlatılıyor. İtalyanlar, sokak
lambalarını en önemli kent mobilyası olarak görüyor. Bu yüzden Pisa ve tüm
İtalyan kentlerinde sokak lambaları 150 yıl önceki havagazı lambalarının aynısı.
Web sitesi
G- Kulede restoran işleten şirket tarafından hazırlanmış
http://www.galatatower.net
adresli bir internet sitesi var. Siteye girdiğinizde bir Galata Kulesi
fotoğrafının ardından, kısaca tarihini özetleyen kısmın dışında restoran mönüsü,
eğlence programı ve rezervasyon bölümlerini görüyorsunuz. Her girdiğiniz bölümde
de karşınıza bol bol dansöz fotoğrafları çıkıyor. Bunun dışında Galata ile
ilgili resmi bir site yok.
P- Resmi sitesi
http://torre.duomo.pisa.it/. Sitede kule ve meydanın tarihi, yapımı ile
ilgili görsel olarak da desteklenen, inşaatında kullanılan taş türlerine kadar
her türlü detay bilgi ve 6400 karelik dev bir fotoğraf arşivi var.
Hürriyet - Ersin Kalkan |