Asırlık bekçi: Rumeli
Feneri
Tablolara konu olacak kadar alımlı ve çekici olan bu asırlık bekçi,
İstanbul’un kalabalığından kaçıp soluk almak isteyenlere de kucak açıyor.
İstanbul, tüm güzellikleri içinde barındıran, nostaljik ve gizemli bir şehir.
Üstelik şehir hayatının yoğunluğundan kaçıp soluk almak isteyenlere sunduğu
fırsatlar da göz ardı edilemeyecek kadar fazla. İşte bunlardan biri de neredeyse
150 yıldır Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na giren ve Boğaz’dan Karadeniz’e
açılan gemicilere yol gösteren Rumeli Feneri...
Avrupa yakasının en kuzey ucunda bulunan Rumeli Feneri, 1856 yılında yapılmış
bir deniz feneri. Fenerle aynı adı taşıyan köy de burada bulunuyor. Fener ise,
limanı kayalardan oyulmuş bu köyün üzerinde yükselerek, köye adeta kol kanat
geriyor.
Fenerin bulunduğu noktanın adı antik çağ belgelerinde Panium olarak geçiyor.
O zamanın efsanelerine göre, fenere yakın olan kayanın doruğunda Apollo Tapınağı
yükseldiğinden ve Apollo’nun yunusa dönüşerek Argonotların dümencisi Tiphys’e
yol gösterdiğinden bahsedilirmiş. Bizans devrinde ise aynı kayanın üzerine deniz
kazalarını önlemek amacıyla yüksek bir sütun dikilmiş, adına da Pompeius Sütunu
denmiş. Osmanlı döneminde ise bu kayalara Mavi Kayalar, Ağlayan Kayalar ya da
Kanlı Kayalar adı verilmiş. Sonradan bu kayalar Kocataş ve Körtaş olarak
adlandırılmış.
Rumeli Feneri, günümüzde, yakınlığı açısından özellikle Avrupa yakasında
oturanlar için mutlaka görülmesi gereken şirin bir sayfiye yeri olarak anılıyor.
Deniz seviyesinden 58 metre yükseklikte yer alan fener, inşa edildiği ilk
yıllarda gaz yağı ile çalışmış. Bugün ise elektrikle çalışıyor.
Kalabalıktan kaçıp huzurlu bir yer arayan İstanbullular için adeta bir cennet
olan Rumeli Feneri’nde kahvaltı ve yemek için pek çok alternatif var. Sahilde
yapılacak sakin sabah yürüyüşleri, çevre gezileri size hem bol oksijen, hem de
iştah vaat ediyor.
Limanın arkasında yer alan kayalıklar da dikkat çekici. Fenerin henüz inşa
edilmediği zamanlarda, üstüne konan beyaz mermer blok sayesinde denizcilere yol
gösteren bu kayalıklar, köyün yerlileri tarafından roke adıyla anılıyor.
Kaleyi de görmeli
Limandan çıkıp köyün içinden geçerek ulaşılan Rumeli Feneri Kalesi,
özellikle manzarası ve bakımlı olması açısından fotoğrafçıların ilgisini çeken
yerlerden biri. Ziyaretçilere açık olan kaleye çıktığınızda hem balıkçı
motorlarını, hem feneri, hem de bu şirin balıkçı köyünün kendine has evlerini
görmeniz mümkün.
Avrupa yakasının kuzey ucundaki son yerleşim merkezi olan köyde Rumlar’dan
kalma bazı yapıları görmek mümkün. Son yılların gözde eğlence ve tatil
merkezlerinin, köye olan yakınlığı, bu şirin mekânda ve çevresinde modern
yapıların yükselmesine sebep olmuş. Bunun üzerine, köyün mimari yapısını ve
atmosferini kaybetmemesi için inşaat yasağı getirilmiş.
Etrafındaki koylar sayesinde de pek çok ziyaretçiyi çeken Rumeli Feneri,
pikniğe elverişli alanları, muhteşem manzarası, tertemiz havası, tarihi, kendine
has evleri ve sıcakkanlı insanlarıyla sonsuz huzur sözü veriyor. Kimbilir, belki
köyün balıkçı kahvesinde tavşan kanı çay eşliğinde sıcak bir sohbettir hayatın
anlamı...
NTVMSNBC |