reklam

22 Kasım 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Asırlık bekçi: Rumeli Feneri

Tablolara konu olacak kadar alımlı ve çekici olan bu asırlık bekçi, İstanbul’un kalabalığından kaçıp soluk almak isteyenlere de kucak açıyor.

İstanbul, tüm güzellikleri içinde barındıran, nostaljik ve gizemli bir şehir. Üstelik şehir hayatının yoğunluğundan kaçıp soluk almak isteyenlere sunduğu fırsatlar da göz ardı edilemeyecek kadar fazla. İşte bunlardan biri de neredeyse 150 yıldır Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na giren ve Boğaz’dan Karadeniz’e açılan gemicilere yol gösteren Rumeli Feneri...

Avrupa yakasının en kuzey ucunda bulunan Rumeli Feneri, 1856 yılında yapılmış bir deniz feneri. Fenerle aynı adı taşıyan köy de burada bulunuyor. Fener ise, limanı kayalardan oyulmuş bu köyün üzerinde yükselerek, köye adeta kol kanat geriyor.

Fenerin bulunduğu noktanın adı antik çağ belgelerinde Panium olarak geçiyor. O zamanın efsanelerine göre, fenere yakın olan kayanın doruğunda Apollo Tapınağı yükseldiğinden ve Apollo’nun yunusa dönüşerek Argonotların dümencisi Tiphys’e yol gösterdiğinden bahsedilirmiş. Bizans devrinde ise aynı kayanın üzerine deniz kazalarını önlemek amacıyla yüksek bir sütun dikilmiş, adına da Pompeius Sütunu denmiş. Osmanlı döneminde ise bu kayalara Mavi Kayalar, Ağlayan Kayalar ya da Kanlı Kayalar adı verilmiş. Sonradan bu kayalar Kocataş ve Körtaş olarak adlandırılmış.

Rumeli Feneri, günümüzde, yakınlığı açısından özellikle Avrupa yakasında oturanlar için mutlaka görülmesi gereken şirin bir sayfiye yeri olarak anılıyor. Deniz seviyesinden 58 metre yükseklikte yer alan fener, inşa edildiği ilk yıllarda gaz yağı ile çalışmış. Bugün ise elektrikle çalışıyor.

Kalabalıktan kaçıp huzurlu bir yer arayan İstanbullular için adeta bir cennet olan Rumeli Feneri’nde kahvaltı ve yemek için pek çok alternatif var. Sahilde yapılacak sakin sabah yürüyüşleri, çevre gezileri size hem bol oksijen, hem de iştah vaat ediyor.

Limanın arkasında yer alan kayalıklar da dikkat çekici. Fenerin henüz inşa edilmediği zamanlarda, üstüne konan beyaz mermer blok sayesinde denizcilere yol gösteren bu kayalıklar, köyün yerlileri tarafından roke adıyla anılıyor.

Kaleyi de görmeli
Limandan çıkıp köyün içinden geçerek ulaşılan Rumeli Feneri Kalesi, özellikle manzarası ve bakımlı olması açısından fotoğrafçıların ilgisini çeken yerlerden biri. Ziyaretçilere açık olan kaleye çıktığınızda hem balıkçı motorlarını, hem feneri, hem de bu şirin balıkçı köyünün kendine has evlerini görmeniz mümkün.

Avrupa yakasının kuzey ucundaki son yerleşim merkezi olan köyde Rumlar’dan kalma bazı yapıları görmek mümkün. Son yılların gözde eğlence ve tatil merkezlerinin, köye olan yakınlığı, bu şirin mekânda ve çevresinde modern yapıların yükselmesine sebep olmuş. Bunun üzerine, köyün mimari yapısını ve atmosferini kaybetmemesi için inşaat yasağı getirilmiş.

Etrafındaki koylar sayesinde de pek çok ziyaretçiyi çeken Rumeli Feneri, pikniğe elverişli alanları, muhteşem manzarası, tertemiz havası, tarihi, kendine has evleri ve sıcakkanlı insanlarıyla sonsuz huzur sözü veriyor. Kimbilir, belki köyün balıkçı kahvesinde tavşan kanı çay eşliğinde sıcak bir sohbettir hayatın anlamı...
NTVMSNBC

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Platform

Arkitera Platform 2004 - 2005, 27 Kasım 2004 tarihinde Antalya'da gerçekleşecek.

Yönetici: İhsan Bilgin
Davetli Tartışmacılar: 
Emre Arolat, Osman Aydın, Mert Eyiler, İsmail Kahyaoğlu


Kale Grubu'nun  katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz