Para, köprü ve tartışma
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kentin bazı merkezlerine özel
araçla girmenin bir 'bedeli' olmasını istedi.
Yani 'para alınmalı' dedi.
Siz buna 'teker bastı parası' da diyebilirsiniz...
Londra'daki gibi 'trafik sıkışıklığı parası' da!
Mimar ve kent bilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp bu öneriyi yadırgadığını
söylüyor:
- Yönetici hatalarını İstanbullular'a ödetmek, bana aykırı geliyor.
Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci, 'Sistem doğru ama hakkaniyetli değil'
diyor.
İstanbul'un eski belediye başkanı Nurettin Sözen ise bizce en doğrusunu
söylüyor:
- 30 yıl sonra belki!
Sözen'in dediğini niçin desteklediğimize gelince...
Bizzat yaşayarak gördüğüm için Sözen'i destekliyorum.
1982 yılında, İstanbul'un Boğaz Köprüsü'nde trafik tıkanmaya başlamıştı.
Durumdan kendime vazife çıkartıp, tek tek uzmanlarla görüştüm.
Yurtdışındaki benzer köprülerde nasıl uygulamalar yapıldığını araştırdım.
Ve bu bilgileri 'öneriler' olarak yazdım; özetleyeyim:
- Gişeler, gidiş-dönüş olmasın; sadece Anadolu Yakası'na geçişte
olsun...
(Müthiş tepkiler gelmişti.)
- Ağır tonajlı araçların köprüden geçişleri, belli saatlerde
yasaklansın.
(Kamyonculardan yediğim küfürlerin bini bir paraydı.)
- Gişeler, köprü üzerinden kaldırılıp, her yol kavşağına bir (ya da
iki) gişe konulsun.
(Bu öneri güvenlik nedeniyle kabul görmeyecektir)
- Gişelerde para üstü ödemelerinden kaynaklanan gecikmeleri önlemek için
'jeton' ya da 'kombine bilet' sistemi uygulansın.
(O tarihte Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) konuşulmuyordu bile.)
- Tek-çift plaka uygulamasına geçilsin.
(Özel araç sahipleri çok kızmışlardı.)
Bu önerilerin ardından 18 yıl geçmişti ki, eski vali Erol Çakır bir öneri
getirdi:
- Araçlar, plakalarındaki son numaraya göre, haftada bir gün trafiğe çıkmasın!
Biz şahsen, Erol Çakır'ın bu önerisini de desteklemiştik ama itirazlar
çok yönlüydü:
'İnsan haklarına, seyahat etme özgürlüğüne aykırı' diyenlere laf
yetiştiremedik!
'İki arabası olanlar yasağı yine delecek' sözlerine ise diyecek laf
bulamadık!
(Hani bizde neredeyse herkesin iki arabası var ya!)
Ama bunları hep tartıştık.
Şimdi de, Kadir Topbaş'ın 'teker bastı parasını' tartışıyoruz.
Tabii ki para istemeden önce yapılması gerekenler var ama, önümüzde de
bir başka gerçek var!
- Trafik durdu!
Kar yağdı durdu, yağmur yağdı durdu, cuma akşamı duruyor, pazartesi
sabahı duruyor -du...
Şimdi her gün, her saat duruyor trafik ve biz de tartışmaya devam
ediyoruz!
Mutlaka 'bir şeyler yapılması' gerektiği apaçık ortadayken, biz sadece
tartışıyor ve zamanı hovardaca harcıyoruz.
1982'de yaptığımız öneriler ile bugünkü uygulamaları karşılaştırdığımızda,
bizim gibi siz de Nurettin Sözen'in '30 yıl sonra belki' sözlerine hak
verirsiniz!
Ama siz yine de, önümüzdeki 20-30 yıl içinde trafikte işkence çekme özgürlüğünüzü
sonuna kadar kullanabilirsiniz.
İyi eziyetler!..
Akşam - Şakir Süter |