reklam

23 Kasım 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Mimarlık Müzesi kurulacak; ama içi nasıl doldurulacak?

Türkiye'nin ilk mimarlık müzesi şimdilik sanal ortamda gezilebiliyor. Müze önümüzdeki yıllarda bir binaya kavuşacak; ama henüz müzede sergilenmek üzere Mimar Sinan’ın bir defteri bile bulunabilmiş değil.

Türkiye'nin ilk mimarlık müzesi, elle tutulur, gözle görülür bir binaya kavuşacağı günü beklerken sanal ortamın imkânlarıyla yetiniyor. Ancak mesele sadece ‘bina' da değil. Sanal müzenin yöneticisi Derya Nüket Özer; “Bina olsa da müze hemen kurulamaz; çünkü Türkiye'nin bir mimarî arşivi yok.'' diyor. Mimarlık tarihimizle özdeşleşen Mimar Sinan'a ait tek bir eskiz defterinin bile günümüze ulaşamadığı düşünülürse meselenin vahameti anlaşılır.

Yapı alanında bir bilgi merkezi olarak kurulan Yapı Endüstri Merkezi'nin kurduğu Mimarlık Müzesi, şimdilik ‘www.mimarlikmuzesi.org.tr' adresinde faaliyet gösteriyor. Derya Nüket Özer ve Tufan Sağnak, hem usta hem de genç mimarlarla irtibat halinde. Mimarlıkla ilgili bulabildikleri her belgeyi kayıt altına alan ikili, meslekte belli bir noktaya gelmiş mimarların arşiv tutmamasından şikayetçi. Arşiv oluşturma geleneğinden yoksun bir ülkede, hiç hesapta yokken bulunan nadir arşivlerse büyük sevinç ve şaşkınlıkla karşılanıyor. Müzede çizimleri sergilenen ilk kadın mimarlarımızdan Cahide Tamer, bir oda dolusu arşiviyle ‘sıradışı' bir örnek. Tufan Sağnak, ‘maalesef' her mimarın onun gibi olmamasından yakınıyor. Müze yetkililerinin bundan sonraki hedefi belediye ve üniversite gibi kurum arşivlerine ulaşmak. Özer, arşivlerin dijital kayıt altına alınması ve somut bir müze kurulmasında kolektif bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Bazı kurumlar, internet ortamının güvensizliğini öne sürerek arşivlerini açmak istememişler. Teknolojinin getirdiği tüm imkanları kullanarak güvenli bir ortam oluşturduklarını söyleyen Özer, kağıdın bozulabilirliği karşısında dijital arşivin daha kalıcı olduğunu savunuyor. ‘Dijital arşiv' kavramı üzerinde de dikkatle durmak gerekiyor; UNESCO ve Avrupa Birliği ne zaman geleceği belli olmayan tabii felaketler ya da siyasi oyunlara karşı kültürel mirasın dijital kayıt altına alınması gerektiğini hatırlatıyor. Dijital arşiv sadece mimarlara ya da mimarlık öğrencilerine değil, yaşadığı ülkenin mimarî kimliğini öğrenmek isteyen herkese kullanım kolaylığı sağlıyor. Üstelik çok kıymetli bir el yazmasının her meraklı araştırmacının eline verilemeyeceğini de hesaba katmak gerekiyor.

Mimarlık müzesinin Avrupa'da pek çok örneği var; ancak biz henüz, ‘Mimarlık müzesinde ne sergilenir?' sorusuna açıklık getirmeye çalışıyoruz. Örneğin bir mimarlık müzesinde kapılar, tokmaklar, çiviler ya da halılar sergilenebilir mi? Derya Nüket Özer, ‘Elbette olabilir.' diyor. Ancak mimarlık müzesinin yazılı olmayan, uygulamada ortaya çıkan kimi kuralları var. Buna göre, mesela bir sütun parçası arkeoloji müzesinde sergilenmeli. Ortaçağa ait bir kilise planı ya da bir cami maketi ise mimarlık müzesine aittir. Bir de mimarinin diğer alanlarla buluştuğu çalışmalar var. Sanal müzedeki ‘pulların üzerindeki mimarlık eserleri' başlıklı sergi, pul koleksiyonerlerinin büyük ilgisini çekmiş. Müze, mimarî gelişmeyi gösteren bir kalıcı sergiyle birlikte, kütüphane ve tematik sergilerin açılacağı bir galeriye de sahip olacak.

Peki ilk adımları sanal da olsa atılan Mimarlık Müzesi bir hayalden mi ibaret? Türkiye'nin mimari serüvenine ışık tutan ve özellikle modern mimaride yoğunlaşan bir arşiv oluşturulamadığı sürece ‘evet!'.. Müzenin kurulabilmesi için Kültür Bakanlığı'nın, üniversitelerin, büyük inşaat firmaları ve mimarlar odasının desteğine ihtiyaç olduğunu söyleyen Nüket Özer, ‘Müze, Türkiye'nin müzesi olacak, Yapı Endüstri Merkezi'nin değil.' diyor.

‘Saat kulesinde herkesin söz hakkı olmalı’
Mimarinin ilgi alanı, şehre damgasını vuran ve çok büyük maliyet gerektiren 'özel' yapılarla sınırlı: ileride tarihî eser olabilecek yapılar... Okullar, evler, işyerleri ise basit bir 'inşaat' işi olarak görülüyor. Ve elbette ne şehrimize yeni yapılan saat kulesi ne de oturduğumuz evle ilgili seçim hakkımız yok. Derya Nüket Özer, her Türk vatandaşının asgari bir mimari kültüre sahip olması gerektiğini düşünüyor: ''Mimari, salt çizim, tasarım değildir, bir ayağı da toplumbilime oturan ve insanların hayatına zorunlu olarak giren bir kavramdır. Yeni bir kule, o şehrin bütün insanları tarafından zorunlu olarak tüketiliyor. O halde herkesin söz hakkı olmalı.'' Özer, Avrupa'daki bazı toplu konutların mimarlıkta çığır açmış insanlar tarafından tasarlandığına ve basit bir spor kompleksi için bile mimarlık yarışmaları düzenlendiğine dikkat çekiyor.
Zaman - Ülkü Özel Akagündüz

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

Baucon Yapex 2004

25 - 28 Kasım 2004,
Antalya Expo Center Kongre ve Fuar Merkezi

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz