Belediyelere 'AKP
sınırları'
Büyükşehirlerimiz daha da ''büyür''... Ancak bu artık sadece ''göçten'' ya
da kenti çevreleyen alanların göz alabildiğine imara açılmasından değil...
Yeni yürürlüğe giren 5216 sayılı ''Büşükşehir Belediye Kanunu'' na göre de
''yerel sınırlar'' değişiyor. Anakent belediyelerine bağlı alanlar genişliyor;
bugüne kadar ''dışarıda'' kalan belde belediyeleri de ''içeri'' alınarak yönetim
ve planlama bütünselliği sağlanmaya çalışılıyor...
Buraya kadar, zaten öteden beri istenilen bir durumdu...
Özellikle büyükşehir konumundaki belediyelerde, o kentle yan yana, hatta iç
içe olan, ancak ''bağımsız'' nitelikleriyle kentin dengeli ve bütüncül gelişme
kararlarını üretmeye engel oluşturan belde belediyelerini, bu ''anarşik''
statülerine son vermek hemen herkesin ortak beklentisiydi.
5216 sayılı yasa, işte bu özlemi gidermek için önemli bir aşamayı başlattı,
ama iş aynı belediyelerin sınırlarını ''yeniden belirlemeye'' geldiğinde,
yasadan beklenen yarar bir kenara bırakılarak ''siyasal hedefler'' öne çıkmaya
başladı.
O kadar ki, bugünlerde kimi ''sol ve liberal eğilimli seçmenlerin'' bulunduğu
belediyeler, ''sağ eğilimli ve dinci yönetimlerin'' elindeki belediyelere
bağlanıyor. Böylece gelecek ilk yerel seçimde, orada da artık sağcıların iktidar
olmaları ''güvenceye'' alınıyor...
Benzer bu tutumların, yasanın ruhuna ve amacına aykırı olduğunu gören, bilen
ve müdahale etmesi gereken Bayındırlıkve İskân Bakanlığı ile ''mimar'' Bakanımız
Zeki Ergezen ise olanı biteni ''susarak'' izliyorlar...
Mahallelerde oyunlar
İşte bu aymazlığın doruğa çıkan bir örneği de İstanbul 'da yaşandı. Üstelik,
yerel halkın tepkilerine bile aldırılmadan...
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 17 Eylül 2004 tarihindeki toplantısında,
yeni yasaya göre ''il kapsamında'' genişleyen yönetim alanı içindeki ilçe ve
belde belediyelerinin sınırlarını yeniden belirlemişti. İlgili yerleşmelerin
görüşleri ve halkın istemleri asla gözetilmeden yapılan ''yönetsel harita
değişikliği'' sonucunda, özellikle AKP'ye oy vermeyen Çatalca, Büyükçekmece,
Binkılıç.. gibi belediyeler adeta ''cezalandırıldılar'' ...
Örneğin, 50 yıllık Büyükçekmece İlçe Belediyesi'nin mahallesi olan
''Çakmaklı'' yı ayırarak Kıraç Belediyesi'ne bağladılar. Çakmaklı, düzgün imarı
ve planlı yapılaşmasıyla göz dolduruyor. AKP'nin yönetimindeki Kıraç ise
neredeyse tüm yapıları kaçak, 800 hektar alanlı bir belde; sadece 11 kişilik
belediye kadrosuyla şimdi 1400 hektarlık Çakmaklı'yı ''yönetecek'' (!)
Benzer şekilde yine Büyükçekmece'nin Ahmediye Mahallesi de yine AKP'nin
kazandığı Tepecik beldesinin eline teslim edildi...
Büyükçekmece'nin deneyimli Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün basın
açıklamasında; ''Kıraç ve Tepecik, bizim bu mahallelerimizden en az 10 yıl
gerideler. Hiçbir kaçak yapının olmadığı bu mahalle sakinleri, tümüyle yasadışı
imarlı yeni belediyelerini kabul etmiyor ve bu karara isyan ediyorlar..'' diyor,
ama aldıran yok...
Oysa aynı operasyonun aslında bütün İstanbul için önem taşıyan bir yanı da
var. Çakmaklı ve Ahmediye, kente yılda 100 milyon m3 su veren Büyükçekmece Baraj
Gölü havzasındalar. Yani, ''yasal ve planlı'' olmaları, İstanbul içinde bir
zorunluluk. Ancak, büyükşehir belediye meclisine egemen olan anlayış, ''oy ve
siyaset hesaplarıyla'' ne İstanbul'u düşünüyor ne de içme suyumuzu...
Nitekim Çatalca İlçe Belediyesi'nin bitişiğindeki köyler ve mahalleler de
aynı amaçla Hadımköy 'e bağlanarak İstanbul'un yönetsel haritası ''AKP'nin
çıkarlarına uygun'' hale getiriliyor...
Bakalım, bütün bunlar kamuoyunda ne zaman sorgulanacak? Şehircilik
uzmanlarımız da ''kentsel sınırlar'' konusundaki toplantılarında bu bilim
dışılığı ne zaman tartışacaklar?
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |