Baucon Yapex
Fuarı’nda Akdeniz Otel Mimarisi Paneli
Arkitera Mimarlık
Merkezi ve Akdeniz Tanıtım’ın Baucon Yapex Fuarı kapsamında düzenlediği “Akdeniz
Otel Mimarisi” başlıklı panel 26 Kasım 2004 tarihinde fuar alanı üst fuaye
toplantı salonunda gerçekleştirildi.
Yöneticiliğini Mimar İhsan Bilgin’in yaptığı panelde, “Eskiden
“bir yer” görmeye giden ve otellerde konaklayan insanlar günümüzde turistler
için özel olarak tasarlanmış tatil köylerini görmeye gidiyor ve 24 saatini, tüm
tatilini aynı tatil köyünde geçirebiliyor. Bu mekanları tasarlayan mimarlara
nasıl bir görev düşmektedir?” sorusunu tartışmaya açan İhsan Bilgin’den sonra
konuşmacılar sırayla söz aldı.
Antalya’da 1966 yılında bir mimarlık bürosu açan ve o yıldan bu
yana mimarlık çalışmalarını yürüten mimar Özden Egel hazırladığı sunumla
1983’ten itibaren turizm mimarlığının gelişim sürecini anlattı. Türkiye Teşvik
Yasası’nın çıkışından önceki dönemi “Amatör Duayenler Dönemi” olarak adlandıran
Egel, 1983-1995 arası yılları “Denize Sıfır Kıyı Şeridinin Tüketiliş Dönemi”
şeklinde tanımladı. Bu dönemde yapı yoğunluğunun çok arttığını, çevreye saygının
azaldığını belirten Egel, 1995-2004 arası dönemi ise “Temalı Oteller Dönemi”
olarak isimlendirdi. Topkapı Palace, Kremlin Palace, Titanik Otel gibi
örneklerin bulunduğu bu otellerin ortak özelliğinin 1000 yatak ve üzeri
kapasitede olması, bu dönemde bürokratik engellerin yok denecek kadar az olması
şeklinde sıraladı. Hızlı yapılaşma ile kent dokusunun her geçen gün biraz daha
bozulduğunu vurgulayan Egel bu soruna çözüm üretmek gerektiğini belirtti.
Uzun yıllardır Bodrum’da yaşayan ve turizm yapıları tasarlamış
olan mimar Ahmet İğdirligil çirkin yapılaşmaya çözüm olarak malzemeye
tutunduğunu ve taş gibi doğal malzemeler kullanarak mevcut dokuyu bozmayan
turizm yapıları tasarladığından bahsetti.
Yine turizm mimarlığı konusunda uzun yıllardır çalışmaları
bulunan mimar Emre Arolat “Artık insanlar tatilde, kendileri için hazırlanmış
bir ilüzyon yaşayıp, tüketip, evlerine geri dönmek istiyor” dedi ve mimara düşen
görevin bu ilüzyonu mimarca yaratmak olduğunu sözlerine ekledi.
Mimar olmayan tek konuşmacı, hukukçu ve aynı zamanda turizmci
olan Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu ise tüm bu eleştirilerin haklı
yanları olduğunu, belediye olarak bu sorunları ele aldıklarını ve önümüzdeki
dönemde hedeflerinin Alanya’ya kimlik kazandırmak olduğunu söyledi. Bu amaçla
hareketle mal sahiplerine 500 yatağı geçmeyen projeler önerdiklerini, halkın da
kent oluşumunda söz sahibi olması ile Alanya’daki yaşamın daha düzenli hale
geleceğini belirtti. Vurguladığı en önemli nokta ise Alanya’yı büyük bir tatil
köyü, Alanya’daki otelleri ise sadece birer yatak olarak ele alıp ölçeği
büyüttükleri oldu.
Bir dinleyicinin
“Hepiniz doğru şeyler söylediniz, ama lütfen dürüst olalım, biz mimarlar bu
sistemin karşısında nasıl durabiliriz, malsahiplerinin istekleri karşısında
mimari etiği nasıl savunabiliriz?” sorusunu İhsan Bilgin şu şekilde yanıtladı:
“İnsanların dünyayı gezmesi yaşam standartlarını yükselten bir şey. Türkiye’de
yaşanan, tatil beldelerinin çirkin yapılaşması sorunu İspanya’da, Tunus’ta,
Güney Amerika’da da var. Gelişme bir paradokstur. Bu paradoksun içinde bu
sorunları nasıl çözeceğimizi tartışmalıyız”.
Sözü alan Emre Arolat “Malsahibi ikna edilebilir, mimara düşen
görev itinalı olmaktır. 2 ayda, çalakalem proje çizenler var. Mimar 1000-1500
yataklı bir tatil köyünü bile müze tasarlar gibi, aynı itina ile çizmelidir”
şeklinde konuştu.
Alanya Mimarlar Odası’ndan söz alan bir dinleyicinin “Akdeniz’deki bu çirkin
yapılaşmaya bir son verilmeli” çağrısına cevaben paneli yöneten İhsan Bilgin “Bu
tartışma bir başlangıç, bir sonuca ulaşmak çok zor, ama bunları tartışmaya,
görüş alışverişinde bulunmaya başlamak büyük bir adımdır, bunlar tartışıldıkça
çözümler gelişecektir” diyerek panele son verdi.
Arkitera - Banu Özsoy |