Assos’un kamış
panjurlu evi Ağa Han Ödülü kazandı
Dünyanın en saygın mimarlık
ödüllerinden biri olan Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü bu yıl Han Tümertekin
aldı. 44 ülkeden 378 projenin katıldığı yarışmada Tümertekin’e ödülü
Assos’ta yaptığı ‘B2 Evi’ getirdi.
Dereceye giren 7 eserin sahiplerine toplam 500 bin dolarlık ödül, 27 Kasım’da
Hindistan’da düzenlenen törende, Kerim Ağa Han tarafından verildi. Tümertekin
ve evin tekstilci sahipleri Selman ve Süha Bilal Kardeşler’le ev, hayat,
mimarlık ve felsefe üzerine konuştuk.
Hayat ve insan yerleşimi felsefesi üzerine değerlendirmelerde bulunması
amacıyla her yıl Ağa Han Mimarlık Ödülleri jürisine bir filozof alınıyor.
Mimar Han Tümertekin, ödülü almak için gittiği Hindistan’da, bu yıl jüride
görev yapan felsefeciyle tanışmış. Sohbette söz ödüle gelince şöyle
demiş filozof: ‘Sizin eve ödül vermemizin nedeni, binanın belki de
bilmeden Zen kültürüne uygun yapılması. Yani sade ve hayatı kolaylaştırıcı
bir yanı olması.’
Tümertekin, bu değerlendirmenin B2 Evi’nin felsefesini çok iyi özetlediğini
söylüyor. Tümertekin ve binanın sahipleri Selman - Süha Bilal’le Beyoğlu,
Tünel’deki Bilsar Tekstil’in merkezinde buluştuğumuzda dikkatimizi çeken
yine sadelik oldu. Bu binayı da Tümertekin restore etmiş, daha doğrusu
yeniden var etmiş. Işıklar, koridorlar, aksesuvarlar, mobilyalar, hayatı
basit yanından gören ve kolaylaştıran nesnelerden seçilmiş.
Tanışma vesilesi: Robinson
Üçlüyü bir araya getiren Beyoğlu’ndaki Robinson Crusoe kitabevi.
Selman Bilal, beş yıl önce bir gün kitapçının önünden geçerken
dekorasyonunun sadeliğinden çok etkilenmiş. ‘Bu kitapçıyı tasarlayan
mimarla mutlaka tanışmalıyım’ demiş. Dükkana girip sormuş, Tümertekin’i
aramış ve bulmuş. Ve birlikte çalışmaya başlamışlar.
Bilal Kardeşler’in hayatı hep uçaklarda geçiyor. Ürettikleri üstün
nitelikli tekstil ürünlerini yurtdışına pazarlıyor, dünyanın seçkin
markalarını Türkiye’ye getiriyorlar. Çok çalışıyor, sakin tatilleri
seviyorlar. Bir süre önce Assos’un Küçükhüsun Köyü’nde 600
metrekarelik küçük bir arazi alıp, sade bir ev yaptırmaya karar veriyorlar.
Ve Tümertekin’le Assos’un yolunu tutuyorlar:
‘İki kardeşi de tanıyor, benimle aynı yönde yürüdüklerini
biliyordum. Ne istediklerini hemen anladım. Onları hayatın bir yerlerinde
durduracak, ‘kal’ diyecek bir dünyalıktı istedikleri. İki Bilal’in
hayatı B2 Evi’nin planını oluşturdu. Bölgeden eski bir kalfa buldum. Tüm
olanaklar sağlandığı halde, evi sadece yörenin taş, ahşap, beton, demir
ve kamışını kullanarak inşa ettim. Modern ve geleneksele teslim olmadan,
farklı renk yaratmaya çalıştım. Kendini fark ettirmeyen, sanki hep oradaymış
izlenimi yaratan bir ev tasarladım.’
Günbatımında eve inen ışık hüzmeleri
Kemerburgaz Göktürk Evleri, Demirciköy Evleri, Hadımköy’deki
Olimpiyat Stadı’nın mimarı Han Tümertekin, imza attığı tüm eserlerde
olduğu gibi bu küçük mekanda da mucizeler yaratmış. Evde çok fazla ayrıntı
bulunmakla birlikte farklılığı sadece panjurlara bakmakla anlaşılabiliyor.
Kamış ve metal çerçeve kullanılmış panjurlarda. Evin cephesi günbatımına
bakıyor. Dolayısıyla öğleden sonraları, güneşin ışıklarını doğrudan
alıyor. Camları açık bırakılıp panjur kapatıldığında, rüzgar kamışların
arasından süzülerek odaları dolaşıyor. Keskin ışık giderken, ışık
huzmeleriyle aydınlanan mekanda serinlik sürüyor.
Selman ve Süha Bilal’e, bu evde yaşamak nasıl bir duygu diye sorduk:
‘İş hayatında hızla akıp giden zamanı biraz olsun yavaşlatacak, doğayla
başbaşa kalabileceğimiz, kendimizi dinleyeceğimiz bir hafta sonu mekanı
istiyorduk. Teknik altyapısı bizi yormayacak, donanımıyla kent yaşamını
aratmayacak, günlük alışkanlıklarımızdan ve zevklerimizden uzaklaşmadan
müzik dinleyip, kitap okuyabileceğimiz bir mekan hayal etmiştik. Arzumuz, Han
Tümertekin’le birlikte geliştirdiğimiz fikirler, B2 evinde hayata geçti.’
Jürinin B2 evi için görüşleri
Kanımızca bu ev kusursuzluğu, rahatlığı ve seyredilmeye yaraşır
olmayı canlandırıyor. Yepyeni, benzeri görülmemiş bir yaratım ama bir
yandan da, yer aldığı ortamdan koparılması olanaksız bir parça. Çevresindeki
yapılar ve yerşekilleriyle birlikte geçmişten gelen bir ev; kendine en yaraşan
giysilere bürünmüş, gururla bekliyor kendi çağının gelmesini, çevresindekilerin
de çözülüp kendisini bağırlarına basmasını, giderek bütün o görünümün
yenilenmesini. Yapı olabildiğince az sayıda eleman kullanılarak gerçekleştirilmiş,
ama gene de derin bir saygı uyandırıyor. Seyredildiğini biliyor, rahatsız
da olmuyor bundan. Yüzünü uzaklarda uzanan ufuk çizgisine dönmüş,
gizlemeden, sakınmadan dolaştırıyor bakışlarını. Mimarlık mesleğinin tüm
bilgisinin, tüm zenginliğinin seferber olup kendisini ortaya çıkardığını
biliyor. Mimarının birey olarak beslediği istekleri, mimarının yaşadığı
özlemleri, o en benzersiz yanını yaşam alanına taşıdığını gayet iyi
biliyor.
Ağa Han Mimarlık Ödülleri
Dünyanın en saygın mimari tasarım yarışmalarından olan Ağa Han
Mimarlık Ödülleri, 1977’den bu yana düzenleniyor. Kültürün ağır bastığı,
geleneksel değerlere sahip çıkan, çağın gereksinimlerine yanıt veren çağdaş
tasarımlar ödüllendiriliyor. İslam ülkelerindeki mimarlığı teşvik etmek
amacıyla 3 yılda bir düzenlenen yarışmaya katılacak projelerin son 12 yılda
inşa edilmiş, Müslüman bir ülkede tasarlanmış, en az bir yıl kullanılmış
olması gerekiyor.
Bu yıl dereceye giren 7 proje
Mısır’da antik Yunan döneminden kalma dev İskenderiye Kütüphanesi’nin,
yan yatmış bir disk şeklindeki yenilenmiş binası.
Yemen’de 12’nci yüzyıldan kalma El Abbas Camii’nin restorasyon
projesi.
Kudüs’ün Eski Şehir bölgesini canlandırma projesi
Kısa bir süre öncesine kadar dünyanın en yüksek binası olma rekorunu
elinde bulunduran, Kuala Lumpur’daki 452 metrelik Petronas Kuleleri.
İranlı mimar Nadir Halili’nin fikri olan ve dünyanın çeşitli bölgelerinde
örnekleri bulunan kum torbalarından yapılmış evler.
Burkina Faso’nun Gando bölgesinde sıkıştırılmış tuğlayla yapılan
bir ilkokul.
Hürriyet - Ersin Kalkan |