'Proje mühendislik açısından
yüz karası'
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Ulaştırma
Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fazıl Çelik , Cumhuriyet' in sorularını
yanıtlarken Karadeniz Sahil Yolu'nu ''Otoyolsuzluğu'' olarak adlandırmasının
nedenlerini şöyle açıkladı:
''Şehir yerleşimlerinin önünden geçen bu yolun transit yol olma özelliği
de yoktur. Çünkü Samsun-Sarp arası tamamen yerleşik bölge olup Karayolları
Trafik Kanunu'nun izin verdiği hız sınırı 50 kilometredir. Bu yolun şehir
geçişlerinde yaya kaldırımları vardır. Bu yol Doğu Karadeniz'in turizm
potansiyelini de sıfırlamıştır. Çünkü deniz tarafında turistik tesis
yapmaya elverişli hiçbir alan bırakılmadığı gibi, yolun güneyinde yani içerideki
bölgelerde yapılacak turistik tesislerden deniz tarafına geçiş verilmemiştir.
Zaten taş dolgular üzerinde turizm yapılması olanaklı değildir ve gülünçtür.
Denizden geçen bu yolun bölgeye hiçbir faydası yoktur. Pahalıdır,
emniyetsizdir, doğa katliamı yapılmıştır, estetik değildir.''
Tahsin Ocaklı: 'Müteahhit lobisi gerçekleri çarpıtıyor'
''Sivil toplum kuruluşları olarak etkileri 500 yıl ortadan kaldırılamayacak
sahil yolu inşaatının durdurulmasına çalışıyoruz. Yolun sahil yerine
kentin güneyinden geçirilmesinin daha pahalı olacağı iddiaları bence 'müteahhit
lobisi' tarafından ortaya atılıyor.
Prof. Yılmazer'in projesi ekonomik kazanç sağlarken 'kıyı dolgu yolu'
diye diretilmesinin 'ranta ortak olmak sevdasından' kaynaklandığını düşünüyorum.
Fırtına Vadisi'nden sırtında sepetle kum çıkaran bir kadına 1 milyara
kadar ceza yazıldığına tanık oluyoruz da dağların yıkılması, derelerin
katledilmesi yoluyla yapılan bu kıyım yolunda hukukun gereklerinin yerine
getirilmesini dahi sağlayamıyoruz. Konuyla ilgili bilgilendirilme çalışmalarımız
sürüyor. 12 Aralık Pazar günü Altunizade Kültür Merkezi'nde bilim adamlarının
katıldığı panelle konuyu bir kez daha gözler önüne sereceğiz.''
Avukat Cihan Eren: 'Yol, uluslararası sözleşmelere de aykırı'
''Doğu Karadeniz'de yalnızca anayasa ve kesin mahkeme kararlarını
uygulamayarak TCK'nin ilgili maddeleri ihlal edilmiyor. Türkiye'nin taraf olduğu
Stockholm Deklarasyonu, 1990 Paris Şartı, 1992 Rio Çevre Deklarasyonu ve
'Karadeniz'in Kirlenmesine Karşı Korunmasına Dair Sözleşme' hükümleri de
ihlal ediliyor.
Dağlarımızı yıkıyorlar, denizimizi dolduruyorlar. Doğu Karadeniz dağ,
dere ve deniz demektir, Karadeniz'in üç öğesinden ikisini yok ediyorlar. Dünyanın
hangi yerinde aynı anda dağdaki karı, ormanı, denizi bir arada görürsünüz.
Deniz, ayak sokacak yer bırakılmayacak şekilde kapatılmak isteniyor. İnsanlara
değer vermiyorlarsa dünyada sadece bu bölgede yaşayan denizalası balığının
hatırı için katliamı durdursunlar.''
Cumhuriyet |