MVRDV Madrid’de
Fotoğraflar: Rob 't Hart
Önce Japonya’da müze, şimdi de
İspanya’da apartmanlar. MVRDV’nin Madrid’deki çarpıcı konut projesi, tamamlanmak
üzere olduğu şu günlerde Rob’t Hart fotoğrafları ile tanıtıldı.
İspanya’nın şimdilerde yüksek binalarla
karşı karşıya olması ve önümüzdeki 20 yıl içinde Barcelona’da 400.000 konuta
daha ihtiyaç duyulacağı tezi bu senenin başında tartışmalara neden olmuştu.
Artan bu konut ihtiyacıyla Madrid halen sürekli kırsal kesime doğru yayılıp
genişlemeye devam ediyor. Diğer taraftan Amsterdam’a göre konut edinmenin daha
pahalı ve ortalama gelirin ise daha düşük olması ile Madrid’in satış pazarı
baskı altında. Ekonomik baskının yanında, Madrid’in genişlemesinin birbirinden
ayırt edilemeyen sarı-gri konutlardan pek de ileri gidememesi de işin estetik
boyutu.
Halkın konut satın alabilmek için
senelerce beklemek zorunda kaldığı bu koşullarda Madrid’in konut yapımı ve
inşaat sektöründe etkili bir rol oynayan EMV del Ayuntamiento de Madrid
(Belediye Konut Otoritesi) İspanyol mimarisinin niteliğiyle ilgili tartışmalarda
ilerleme kaydedebilme kaygısına düştü. Bu nedenle bir konut projesi yapmak üzere
hangi yabancı mimarları davet edebileceklerine dair bazı İspanyol mimarlara
danıştı. Blanca Lleó’nun da tavsiyesiyle Wiel Arets ve David Chipperfield ile
yapılan toplantı sonucu MVRDV sonucuna ulaşıldı.
Tasarımı üstlenen MVRDV, farklı
yükseklik, biçim, malzeme ve renk özellikleriyle çevre yapılarla farkedilebilir
biçimde tezat oluşturabilen ve böylece göze çarpan bir yapı tasarladı.
Hollanda’nın aksine, İspanya’da kentsel tasarımcılar tasarladıkları alandaki tek
bir binanın görünüşünde geçerli bir söz hakkına sahip olmadığı için kentsel
tasarımlar yapının önünde bir engel teşkil etmedi. Bu sayede yapı Madrid’de
yükselme şansına sahip oldu. Blanca Lleó projede 21 katın ve 156 apartman
dairesinin inşaatında yerel mimar olarak yer aldı.
Kompleks her biri farklı konut planı
kombinasyonuna sahip olan 9 bloktan oluşuyor. Bloklar içindeki bu farklılık
cephe mafsallarıyla, malzeme kullanımıyla ve renklerle yapının dışında da
kendini belli ediyor. Dokuz bloktan üçü taş, üçü beton ve kalan üçü ise kiremit
kaplı cephelere sahip. Cephelerdeki turuncu vurgu ise sirkülasyon alanlarını
işaret ediyor. Onikinci kattaki 550 metrekare halk terası ise kullanıcılara
alçak ve turuncu oturma birimleri ile rüzgardan korunan bir mekan sunuyor.
Çevresindeki yapılar üzerinde yükselen heykelsi formuyla bölgeye çarpıcı bir
işaret koyan yapının Madrid için iyi bir reklam rolü oynayacağını söyleyen
MVRDV’den Jacob van Rjts’in bunu söylerken gurur duyduğundan hiç şüphe yok.
ArchiNed - Çeviren: Zeynep Çiğdem Çınar - Arkitera |