reklam

29 Aralık 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Ataşehirliler, Yeni İmar Planının İptali İçin Yargıya Başvuruyor
 

Yeni Ataşehir İmar Planı, Ataşehir Sakinleri Dayanışma Derneği’nin, 20 Kasım 2004 günü Ataşehir Lisesi Konferans salonunda düzenlediği “Ataşehir’de Haksız Yapılaşmaya Karşı Hukuk Mücadelesi” adlı toplantıda tartışıldı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan dernek başkanı Alâettin Bahçekapılı, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden Yıldız Uysal ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doçent Dr. Ümit Kocasakal, yeni planı, kentleşme, planlama ve hukuk kriterleri açısından değerlendirerek sakıncalarını ortaya koydular. Yoğun bir ilgi ve katılımın olduğu toplantıya katılan Ataşehirliler de, derneğin bu konuda verdiği mücadeleye destek olan görüş ve düşüncelerini dile getirerek, “planın iptali ve yürütmenin durdurulması” talebiyle açılan davaya kişisel olarak müdahil olunması yönünde karar aldılar.

Ataşehir “Kâbuskent” Oluyor
Yıldız Uysal

Habitat ödüllü “Ataşehir Projesi”ne Ankara’dan yapılan müdahale ile, Ataşehir, Kadıköy’ün 2,07 emsalle oluşan yapısından bile çok daha yoğun bir yerleşim alanı haline getiriliyor. Emlak Gayrimenkul Yatırım A.Ş. tarafından hazırlanıp Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca “re’sen” onaylanan tadilat planları ile, 1990 tarihli 1/5000 ölçekli meri nazım imar planında getirilmiş olan konut inşaat alanları ve nüfus iki katından fazla artırılırken, sosyal donatı alanları azaltılmakta, sağlık, eğitim, spor gibi bazı sosyal donatı alanları ise özelleştirilmektedir. Plan tadilatına konu olan alanların hızla, hatta planların yasallaşması sürecini bile beklemeden, inşaat şirketlerine devri ise, bu planlama sürecini daha da şaibeli hale getirmektedir.
23. 07.1990 t.t. nazım imar planında Ataşehir projesinin batı bölgesindeki konut alanlarında üç yoğunluk bölgesi kullanılmıştır. Düşük yoğunluklu konut alanlarındaki emsal 0,56-0,73 arasında, orta yoğunluklu konut alanlarındaki emsal 0,87-1,21 arasında, yüksek yoğunluklu konut alanlarındaki emsal ise 1,23-1,99 arasında değişmektedir. Söz konusu tadilat planında ise, tüm konut alanları için E = 2,5 yapılaşma emsali getirilmiştir. Söz konusu tadilat planı ile –bırakın meri Ataşehir planındaki emsalleri aşmayı– Kadıköy’de uygulanan 2,07 maksimum emsalin dahi aşıldığı “özel imtiyazlı bir yüksek yapılaşma kaosu” oluşturulmak istenmektedir.

Söz konusu yeni plan tadilatı ile bölgeye getirilen nüfus, 1990 planına göre 2,17 kat artırılarak 68.628 kişiye çıkarılmış; buna karşın, meri imar planındaki mevcut donatı alanları azaltılmıştır. 1990 nazım imar planında dört adet ilköğretim alanı varken, iki katından fazla artan nüfus için gene aynı sayıda ilköğretim alanı yeterli görülmüştür. Mülkiyetinin tamamı Emlak Bankası’ndan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’ye devredilmiş olan plan alanında, doğu bölgesindeki 8,10 hektarlık hastane alanı kaldırılmış; batı bölgesindeki 2,64 hektarlık hastane alanı “özel sağlık tesisi”ne, “spor alanı” ise “özel spor alanı”na dönüştürülmüştür. Yeni planda, bir adet “özel kreş alanı” ile ne tür eğitim yapacağı belirsiz bir “özel eğitim alanı” da yer almaktadır. 8,42 hektarlık bir alan ise, “ticari rekreasyon alanı” olarak planlanmış olup bu tanımdan ne kastedildiği ve bunun neden “özel” olduğu anlaşılamamaktadır. Bazı hizmet alanlarına konulmuş olan bu “özel” ibaresi, sürecin, “önce pazarlama, ardından planlama” biçiminde, şekilsel bir formaliteden başka bir şey olmadığının açık bir kanıtını oluşturmaktadır.
Plandaki yetersiz yeşil alanların çoğunun ise, yüksek gerilim hatları altı, İSKİ İsale Hattı üstü, otoyoldan çekme mesafeleri, % 30’un üstünde meyilli alanlar gibi kullanılamayan alanlar üzerinde planlandığı, dolayısıyla, çocuk bahçesi, oyun alanı, park gibi, aslında aktif yeşil alan olarak kullanıma müsait olmayan alanların bu fonksiyonlara ayrıldığı görülmektedir.

Yeni planda, konut yapımlarının tamamlanmış olduğu doğu bölgesine de müdahale edilerek, “sosyal donatı” alanları “konut alanı”na dönüştürülmüştür. Böylelikle, bir yandan doğu bölgesinin mevcut nüfusuna hizmet verecek donatı alanları azaltılırken, öte yandan, gelecek ek nüfusun yükü de mevcut sosyal donatı alanlarına yüklenmiştir. Bu ise, doğu bölgesinin çevre ve yaşam standartlarında büyük düşüşe neden olacaktır. Bu arada, bu alanların konut yapımı için Soyak’a verilmesi ile ilgili, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile Soyak arasındaki yazılı anlaşmanın, henüz söz konusu plan ortada yokken yapılmış olduğunu da özellikle vurgulamak isteriz. Bu hukuk dışı işlem, planlama sürecinin “önce pazarlama, ardından planlama” biçiminde işlediğini açıkça gözler önüne sermektedir.

Yeni yasal düzenlemelerini “yerel yönetimlerde reform”, “yönetimlerin yetkileri artırılmalıdır” söylemlerine dayandıran AKP iktidarı, görüleceği üzere, kendi söylemini yalanlamaktan ve yerel yönetimlerin yasal yetkilerine açıkça müdahale etmekten çekinmemektedir. Ancak, bu açık “yetki müdahalesi” karşısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Planlama Müdürlüğü’nün plana ilişkin olumsuz raporuna karşın, “önce pazarla, sonra planla” mantığının ürünü olan bu akıl almaz plan tadilatlarına onay vermekten çekinmemiştir. Kadıköy Belediyesi ise planlara itiraz etmiş ve iptal davası açmıştır.

Uygulamaya geçilmesi halinde Ataşehir’i “kâbuskent”e çevirecek olan söz konusu tadilat planlarının iptali istemi ile Ataşehir Sakinleri Dayanışma Derneği tarafından da Danıştay’da dava açılmış ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, bu davaya, derneğin yanında müdahil olma kararı almıştır. Danıştay’dan dosya numarası alınır alınmaz, bu yasal işlem yerine getirilecektir. Ayrıca, ilgili kurumlara da gerekli müracaatlar yapılmış olup konu ciddi biçimde takip edilmektedir. Bu çerçevede, Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı, SOYAK ile yapılan sözleşmenin tarihinin ve içeriğinin bildirilmesi talepli ilk yazımıza verdiği cevapta, taleplerimizi göz ardı ederek, Mimarlar Odası’na, planlama ve plan revizyonunun ne demek olduğu hakkında ders vermeyi(!) yeğlemiş; taleplerimizi tekrar yineleyen ikinci yazımıza ise, aradan bir ayı aşkın süre geçmesine karşın, henüz bir cevap vermemiştir. Bu konuda, gerekli yasal işlemler önümüzdeki günlerde yapılacak ve gelişmeler bültenimizde duyurulacaktır.

Ataşehir ve Ataşehirli’nin Hakları Saldırı Altında!
Alâettin Bahçekapılı
İstanbul Ataşehir Sakinleri
Dayanışma Derneği Başkanı

Son yıllarda, ülkemizin toplumsal, tarihsel, kültürel, ekonomik ve doğal değerleri uluslararası ilişkilere eklemlenmiş karar odaklarının “aşırı ilgisi” altındadır. Sömürü çarkını daha hızlı çevirmeye dönük bu ilgiden hiçbir değerin kurtulamayacağı; saf, temiz, soyulmamış, yozlaştırılmamış hiçbir değerin bırakılmayacağı son yıllardaki uygulamalara bakıldığında anlaşılıyor. Açıkça “saldırı” biçimine dönen bu eylemin, toplumun tüm katmanlarınca dayanışmayla, birlikte ve ortaklaşa bir karşı duruşla geriletilebileceği ve giderek yok edilebileceği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu gerçek, toplumun tüm katmanlarına, en çok da duyarlı, örgütlü, donanımlı kadrolara sahip öncü kuruluşlara görev yüklüyor: sivil toplum kuruluşlarına...

Biz, yaşadığımız bölgede görev üstlenmiş bir STK’yız. Temel misyonumuz “Ataşehir’in ve Ataşehirlilerin haklarını ve çıkarlarını savunmak, yaşanabilecek daha uygar koşullar yaratılmasına katkıda bulunmak, var olan güzelliklerin korunmasını ve gelecek kuşaklara da kalmasını sağlamak”tır. Bu görevi yerine getirmek için, hiçbir güçlükten yılmadan, hiçbir güçten korkmadan, duyarlılığımızı ve uyanıklığımızı bir an bile elden bırakmadan “nöbetteyiz” İstanbul’un bu köşesinde. Yukarıda, birkaç sözcükle özetlediğim “genel görünümün ve saldırının” dışında kalamayacağımızın bilinciyle tutuyoruz bu “nöbeti”. Şimdi tam da ateşin ortasındayız. Bu “çığlık”, bu nedenle...

Bir süredir merkezî yönetimin ilgi alanında Ataşehir. Her şeyi gelire dönüştürme tutumu bizim yaşama alanımıza da uzandı. Ataşehir ve çevresinin, öteden beri, rant kapısı olarak görüldüğünü biliyoruz. Çevremizde yeni yerleşimler oluşuyordu; yeni yollar açılıyor; bazı kooperatifler yoğun yapılaşma için girişimlerini sürdürüyor; Emlak Bankası’nın batırılmasından sonra kamunun eline geçen Ataşehir’deki bazı birimlerin işlevleri değiştirilerek satışı gerçekleştiriliyor; “uydu kent” olamayan Ataşehir’in “uygar kent” olmasının önüne engeller dikiliyor. Ataşehir’e yönelik bu olumsuz ilginin en somut örneğini yaşıyoruz şimdi: Şubat ayında Ataşehir Bulvarı’nın kuzey bölümünün bir şirkete verildiği duyumunu aldık. Yürürlükteki imar planına göre, oraya, ancak, alçak katlı ticaret merkezi ve toplumsal donatılar yapılabilirdi. Ortada imar planı değişikliği de yoktu. Gelişmeleri endişeyle izliyorduk. Nitekim bu endişemizde haklı olduğumuzu bir süre sonra gördük. Başbakanlığa bağlı Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) iştiraki olan Emlak GYO A.Ş.’nin girişimiyle, Ataşehir’in yürürlükteki imar planı yok sayılarak, yeni bir imar planı hazırlandı ya da plan tadilatına gitti. Bu plan Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca 29 Nisan 2004’te, İmar Yasası’nın 9. maddesindeki yetki kullanılarak “re’sen” onandı ve gerekli askı işlemlerinin yapılması için, yerel yönetime ulaştırıldı. Planı, İstanbul’a ulaştığı gün inceledik: Hem yapımı tamamlanan Doğu Ataşehir’in ticaret ve sosyal tesis alanı olarak ayrılan bölümüne, hem de inşaatına hiç başlanmayan Batı Ataşehir’e çok yoğun bir yapılaşma ve nüfus getirildiğini gördük. Kentsel donatılar, toplumsal yaşam alanları ve yeşil alanlar azaltılıyor, inşaat hakkı ve dolayısıyla bölgeye gelecek nüfus ise iki kattan fazla artırılıyordu. “Pazarlaması” önceden yapılan bir “planlama” karşısındaydık.

Bu plan Büyükşehir Belediyesi’nce çok hızlı biçimde incelemeye alındı. Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Daire Başkanlığı’na bağlı Şehir Planlama Müdürlüğü’nün olumsuz görüş bildirmesine rağmen, plan Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından onaylandı ve askıya çıkarıldı. Plana askı süresinde itiraz ettik, bazı Ataşehirlilerin de itirazını sağladık. Bu aşamada TMMOB Mimarlar Odası’nın büyük yardımlarını gördük.
Teşekkür ederiz.
Bugünkü durumda, Ataşehir’de yaşayanlar ve dernek olarak konuyu yargıya götürmüş; planın iptal edilmesini istemiş durumdayız. Ayrıca hem Kadıköy Belediyesi’ne, hem de Büyükşehir Belediyesi’ne planın uygulanmaması, başlayan inşaat faaliyetlerinin durdurulması için binleri bulan dilekçelerle başvurduk. “Genel saldırı”yı Ataşehir özelinde “geri püskürteceğimize” inanıyoruz.
Ataşehir Projesi, uygulanmış ve henüz uygulanmamış bölümleriyle bir bütün olarak değerlendirilerek “Habitat-Kent İçinde En İyi Kent Uygulaması” ödülüne layık görülmüştür. TOKİ tarafından yapılan büyük ölçekli plan tadilatı, bu projeyi büyük anlamda değiştiren, plan bütünlüğünü, planın nüfus ve sosyal donatı alan dengelerini bozan; yapı ve nüfus yoğunluğunu artırırken, sosyal donatı alanlarını azaltan sakıncalı kararlarıyla, Habitat ödüllü Ataşehir Projesi’ni yok edecektir.

Yeni imar planında 2,5 emsal yapılaşma getirilmekte, bu da büyük bir yapı ve nüfus yoğunluğuna yol açmaktadır. Planın tümünde yeşil alanlar azaltılmış, kentsel donatılar, toplumsal hizmet alanları küçültülmüştür. Örneğin; Ataşehir Bulvarı’nın kuzeyindeki (Ata Blokları’nın önündeki) 15 dönümlük -yürürlükteki planda az katlı (emsal l,5) ticaret merkezi, toplumsal tesis ve belediye hizmet alanları olarak planlanan– arazide 3500 konut yapılması planlanmış ve 15.000 nüfus yerleştirilmesi hedeflenmiştir. (Kaldı ki, inşaatçı firmanın aylar öncesinden 3500 konut yapacağını ilan etmesine karşın, Emlak GYO, yapılacak konut sayısını 2290 olarak açıklıyor, demek ki pazarlık sürüyor.) Ruhsat işlemlerinin tamamlanmasını bile beklemeden yapımı için faaliyete geçilen bu konut alanında hiçbir sosyal donatı yoktur. Buraya yerleşecek yaklaşık 15.000 nüfusa hiçbir okul ve sosyal yapı planlanmamıştır. Belli ki, yeni gelecek nüfusun toplumsal gereksinmelerinin külfeti, şu andaki Ataşehir’in kentsel donatılarına yüklenecek, çevre ve yaşam standartları düşecektir.

Dikkat çekici bir husus da; bu yeni plan ortada yokken (Şubat ayından başlayarak) Başbakanlığa bağlı TOKİ’nin iştiraki olan Emlak GYO A.Ş.’nin inşaat şirketleriyle “Hasılat Paylaşım Yöntemi”yle sözleşmeler yaptığıdır. Bu durum, bizim “Ataşehir önce pazarlandı, sonra planlandı” görüşümüzün kanıtıdır.

Özetle, yerel yönetimlerdeki ilgili birimler, meslek odaları, bilimadamları, sivil toplum kuruluşları bu plana karşı çıkıyor. En çok da, çarpık kentleşmeden kaçıp planlı ve uygar bir çevrede yaşamak isteyen ve devletin kurumlarına güvenerek yatırım yapan Ataşehirli, “oldu bittiye getirilerek Ataşehir’in yeniden pazarlanmasını” içine sindiremiyor.

Evet, bir “güçlü saldırıyla” karşı karşıyayız. Bu “çığlık”, bir sis çanı gibi, duyasınız diye siz, atılmıştır.
Mimarlara Mektup
 

 

Aralık 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık ve tasarım dünyası ile ilgili genel tartışma konuları Mimarlık forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz