reklam

04 Ocak 2005 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Marmara Denizi'nde tsunami senaryoları

17 Ağustos 1999 depreminde İzmit Körfezi kıyılarında oluşan su seviyesi yükselmeleri ve heyelanlar, Marmara Denizi'nde olabilecek bir depremin "tsunami" oluşturabileceği konusunu gündeme getirmiştir. Önümüzdeki 30 yıl içinde Marmara Denizi'nde 7 büyüklüğünden daha büyük bir depremin olma olasılığı, dikkatleri bu denizimizde oluşabilecek sismik kaynaklı dalgalara çekmiştir. Bu ilgi nedeniyle, temelde hiçbir hesaba veya tecrübi öngörüye dayanmaksızın, 1999 depreminin ardından pek çok "tsunami senaryosu" üretilmiş ve üretilmeye devam edilmektedir. Bu senaryoların çoğu deniz dalgaları konusunda çalışması olmayan kişilerce ortaya atılmış olup, kişisel popülarite ve kamuoyunu korkutma ötesinde anlam taşımamaktadır. Senaryo üretimi öyle bir noktaya varmıştır ki, tamamen mitolojik kaynaklı bir hikayeye dayanarak, deprem sonrası oluşacak dalgaların İstanbul Boğazı'na girip boğazın her iki yakasında karşılıklı yükselerek kıyılardan kopardığı taşları havada çarpıştıracak düzeyde felaketlere sebep olabileceği dahi yazılmıştır.

26 Aralık 2004 tarihinde Hint Okyanusu'nda olağanüstü bir deniz dibi depremi sonrası oluşan tsunami felaketinin neredeyse yüzbinlerce can alması, Marmara Denizi'nde oluşabilecek bir depremi ve buna bağlı tsunami ihtimalini yeniden tartışmaya açmış ve makul görüşlerin yanısıra, yukarıda bahsedilen türden abartılı senaryolar ortaya atılmıştır. Ciddi temellere dayanmayan görüşlere bilimsel karşılık verilebilmesi için makul kabullere dayanan gerçekçi hesaplamaların ve bu hesaplama sonuçlarına göre değerlendirilmelerin yapılması gerektiği açıktır.

Bu yazıda, bir TÜBİTAK projesi (Proje no. 199Y118) olarak gerçekleştirilen çalışmanın raporunda belirtilen bazı önemli sonuçlar açıklanmaktadır. Anılan çalışmada, Marmara Denizi'nin kuzeydoğusunda, Çınarcık Çukuru'ndan geçen Kuzey Sınır Fayı'nın 6.5, 7.0 ve 7.5 Richter büyüklüğündeki depremlerde kırılma durumlarında oluşabilecek deniz dalgaları bilgisayar yardımıyla simüle edilmiş ve bu dalgaların ulaştığı en büyük yükseklikler ile kıyılara ulaşma süreleri hesaplanmıştır. Hatırda tutulması gereken çok önemli bir nokta, bütün hesaplama ve buna bağlı yorumların "dalıp-çıkma" türünde kırılan bir fay hattı (normal veya ters) düşünülerek yapıldığıdır. Ülkemizdeki depremler genelde "doğrultu atımlı" olup, tamamıyla doğrultu atımlı bir depremin tsunami oluşturması mümkün değildir. Yalnızca bu açıdan bakıldığında bile, hesaplamaların en kötü durum için yapıldığı açıktır. Buna rağmen, elde edilen sonuçlar hiçbir hesaplama yapılmaksızın ortaya atılan dalga yüksekliği değerlerinin abartılı olduğunu göstermektedir. Aşağıda yalnızca 7.0 ve 7.5 deprem büyüklüklerine ait hesaplama sonuçları ve yorumlar verilmektedir; 6.5 büyüklüğünde bir depremin oluşturduğu dalgalar çok küçük olduğundan burada yer verilmesine gerek görülmemiştir.

7.0 büyüklüğünde bir deprem için su seviyesindeki en büyük yükselme değeri yaklaşık olarak 1.7 metre buna karşın 7.5 büyüklüğünde bir deprem için 6.5 metre olarak hesaplanmıştır. Burada önemli olanı 7.5 büyüklüğünde depreme karşı gelen 6.5 metre değeridir ki bu da incelenen deprem senaryoları arasında en kötü ihtimalle oluşabilecek dalganın yaratacağı su seviyesindeki en büyük yükselme değeridir. Bu değer, Yeşilköy-Eminönü hattındaki sahil bölgesi için belirlenmiştir. Depremin olmasından yaklaşık 5 dakika sonra dalgaların Heybeliada ile Büyükada civarına erişerek bu bölgede etkili olduğu, yaklaşık 10 dakika sonra ise Yeşilköy-Eminönü arasındaki sahil şeridine vardığı hesaplanmıştır. Yaklaşık 12 dakika sonra ise dalgalar Kadıköy-Tuzla hattındaki sahile varmaktadır fakat burada gözlenen dalga büyüklükleri Yeşilköy bölgesinde gözlenenler kadar yüksek olmamaktadır.

Öngörülen deprem senaryolarına göre Marmara Denizi'nin kuzeydoğusu için gerçekleştirilen sismik kaynaklı dalga simülasyonları güvenlik açısından üç temel sonuç sağlamaktadır. Bunlardan ilki, büyüklüğü 7.0 ve daha küçük olan depremler için tsunami açısından bir tehlikenin bulunmadığıdır. İkincisi, ancak 7.5 veya daha büyük depremlerde tehlikeli dalga yüksekliklerinin oluşabileceği fakat bu dalgaların okyanuslara özgü tsunamilerle kıyaslanamayacak türden olduğudur. Üçüncü önemli sonuç, olası bir sismik dalga durumunda, öncelikle Kınalıada, Burgaz Adası, Heybeliada ve Büyükada'nın güney sahillerinin, ardından da İstanbul'un Avrupa yakasında Yeşilköy ile Eminönü arasındaki sahil şeridinin ve daha sonra Anadolu yakasında Kadıköy ile Kartal arasındaki sahil şeridinin etkileneceğidir. Bu sıralanan sahillere tehlikeli sayılabilecek dalgaların varma süreleri sırasıyla yaklaşık olarak 5 dakika, 10 dakika ve 12 dakika olarak hesaplanmıştır.

Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde depremden kaynaklanan ve tehlikeli sayılabilecek dalgaların oluşabilmesinin mümkün olduğunu, fakat bu dalgaların hiçbir zaman okyanusunlardaki tsunami dalgaları ile aynı kategoride ve aynı tahripkarlık düzeyinde olmadığını söyleyebiliriz. Daha da önemli olanı, okyanuslarda oluşan depremlerin aksine Marmara Denizi'nde oluşacak bir depremin, sözü edilen bölgede yaşayanlar tarafından hemen hissedilebilmesi ve bunun doğal bir uyarı görevi yapacak olmasıdır. Böylece, bir erken uyarı sistemine gerek olmaksızın, büyük bir depremin hissedilmesi sonrası yukarıda belirtilen sahil bölgesinde bulunanların mümkün olduğunca kısa bir sürede bölgeyi terk ederek yüksek kesimlere gitmesi can güvenliklerini sağlayacaktır. Olası dalgaların ilerleme hızlarının okyanuslardakine kıyasla nispeten düşük olması, yeterli süre sağlamaktadır.
Birgün - Serdar Beji

 

Ocak 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
      01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31            
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Genç Çizgiler 2004
Editör: İdil Erkol
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 20 milyon TL
(20 YTL).
Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz