Türkiye’nin En
Etkileyici Kent Müzelerinden Biri Bursa’da

Arkitera Platform Toplantıları’nın
dördüncüsünün gerçekleştiği Bursa’da, toplantı öncesinde, 14 Şubat 2004
tarihinde ziyaretçilerine kapılarını açan Bursa Kent Müzesi gezildi. Tüm
platform katılımcılarına ve Arkitera ekibine eşlik eden Kent Müzesi’ndeki
rehberle birlikte Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Neslihan
Türkün Dostoğlu da müze hakkında detaylı bilgi aktardı.
Dostoğlu, açıldığı tarihten itibaren
uzun bir süre günde yaklaşık 3.000 kişinin ziyaret ettiği müzeye karşı ilginin
fazla olmasından memnun olduğunu söyledi. Tarihi önemi bulunan Adliye Binası’nın
yeniden işlevlendirilerek kullanılmasıyla ortaya çıkan kent müzesi, şehir
merkezinde olmasıyla da ziyaretçi sayısını günden güne arttıracağa benziyor.
Hatta şimdiden Bursa dışından kent müzesini ziyaret amaçlı gelenler bile
olmakta.

Adliye Binası’ndan Bursa Kent
Müzesi’ne
Dostoğlu’nun Eski Adliye binasının tarihçesi hakkında verdiği bilgiye göre,
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı olarak isimlendirilen ve yaklaşık olarak 1930’a
kadar devam eden yaklaşımın Bursa’daki en önemli örnekleri arasında Ekrem Hakkı
Ayverdi tarafından 1926 yılında inşa edilen Hükümet Konağı, Adliye ve Maliye
binaları bulunmakta. Hükümet Konağı’nın mimarının Kemalettin Bey olduğu
belgelenmiş ancak diğer iki binanın mimarları kesin olmamakla birlikte, söz
konusu üç binanın aynı yılda ve aynı tarzda yapılmış olmaları Kemalettin Bey’in
diğer iki binanın da mimarı olduğunu düşündürmüş.
Bu üç binanın çevrelediği meydana, 1931
yılında açılan bir yarışma sonucunda seçilen, Nejat Sirel’in hazırladığı bir
Atatürk heykeli yerleştirilmiş. Hükümet Konağı 1998’de Valilik binası olarak
restore edilmiş. Adliye binasında ise 2001 yılında başlayan restorasyon süreci
2004 yılında tamamlanmış ve bina kent müzesi olarak kullanıma açılmış. Maliye
binası halen Defterdarlık binası olarak kullanılmaya devam ediyor. Adliye
binasının talepleri karşılamadaki eksikliğini gidermek için açılan yarışma
süreci sonunda adliye yeni binasına taşınmış ve 1993 yılında onaylanan Koruma
Amaçlı İmar Planı’nda eski adliye binasının bulunduğu bölge “Kültür Alanı”
olarak belirlenmiş. 1998-2002 yılları arasında Bursa’da eski bir ipek
fabrikasını Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’ne dönüştüren Y.Mimar Naim Arnas,
Bursa Kent Müzesi’nin hayata geçirilmesi konusunda 2002 yılında
görevlendirilmiş.
Her katı 670 m2 olan ve üç kattan
oluşan binaya ana giriş, Atatürk heykelinin arkasında Defterdarlık ve Adliye
binaları arasındaki avludan verilmiş. Gelecekte Defterdarlık binasının da benzer
bir işlevle restore edilebileceği düşünüldüğünde, girişin ortak avludan olmasını
rasyonel bir karar olarak değerlendiren Dostoğlu, iki binayı birbirine
bağlayacak bir tünelin açılmasına yönelik olarak restore edilen binada bir tünel
girişinin hazırlandığını da vurguluyor.
 |
 |
Müze yaklaşık olarak 7.000 yıllık bir
zamanı kapsıyor ve kent yaşamındaki değişim ve dönüşümleri yansıtıyor. Modüler
olarak tasarlanan panolar ve sütunlar, içerik değiştiğinde üzerinde yeni
uygulamalar yapılabilecek bir yapıda olup, geçici sergi salonlarıyla müzenin
içeriğinin zaman içinde farklılaşabilmesi sağlanıyor. Müzenin her katı farklı
bir içeriğe sahip: zemin katta kronolojik, birinci katta ise tematik bir
düzenleme yapılmış. Tek boyutlu bir sergileme anlayışından ziyade çeşitli
objeler, canlandırmalar, dummy’ler ve maketlerle Bursa tarihi
canlandırılmış. Sergileme alanlarında çeşitli noktalarda bulunan monitor ve
kiosklarla ziyaretçilere daha ayrıntılı bilgiler sunuluyor ve ziyaretçilerin
katılım imkanı sağlanıyor. Zemin katta saat yönünde hareket edildiğinde
rampalarla 2 adet sergileme salonuna ulaşılıyor. Adliye binası olarak inşa
edilmiş olan binanın küçük odaları arasında kapı boşlukları yaratılarak bir müze
gezi yolu yaratılmış ve bu yolların yükseltilmesiyle ziyaretçilerin duvarlardaki
panolarla ve teşhir standlarıyla daha yakın iletişim içinde olması sağlanmış.
Binanın her türlü tesisatı genel olarak tavandan yapılmış ve asma tavanla
kapatılmayarak siyah boyalı olarak bırakılmış.
Zemin kattan girilen müzenin
girişindeki dev ekranda Bursa’nın gelişimi anlatılıyor. Bursa Kent Müzesi’nin en
önemli özelliklerinden biri de, özürlülerin müze içinde gerek rampalarla,
gerekse düşey sirkülasyon elemanlarıyla rahatlıkla dolaşımının sağlanmış olması.
Birinci katta yönetim bölümü, kitaplık,
arşiv ve çok amaçlı bir salon düşünülmüş olup, bu katın orta alan koridorları
geçici sergi salonları olarak planlanmış. Bu kattaki 3. Müze koridorunda ise
Bursa kentinin kültürel faaliyetleri, turizmi, kardeş ve dost şehirleri,
sanatçıları vb. temalar ele alınmış. Bodrum kattaki 4. Müze gezi koridoru ve
sergileme salonları ise, zemin ve birinci kattaki benzer mekanlardan farklı
olarak tematik ve statik bir şekilde tasarlanmış. Bursa’nın giderek yok olan el
sanatlarının sergilendiği bu mekanda sadece dükkan ve çarşılar çeşitli
modellemelerin desteğiyle canlandırılmakla kalınmamış, ayrıca kullanılan
aletlerin teşhir edilmesi de amaçlanmış ve dükkanların karşısına teşhir
standları yapılarak içlerine yerleştirilen monitörlerle ziyaretçilere geçmişteki
esnaf ve sanatkarların çalışmalarından görüntüler sunulmuş. Adliye binasının
bodrum katındaki hücreler küçük sergileme mekanları haline gelmiş ve tarih
içindeki değişimin etkisi burada daha yoğun hissetirilmeye çalışılmış.
Müzede ziyaretçileri ve turistleri en
çok etkileyen, büyük bir kent maketi ve bilgisayara bağlanmış monitör sistemi
oluyor. Monitör üzerinden seçilen tarihi ve önemli yapılar işaretlendiğinde
maket üzerinden yapının modeli ışıklanıyor ve kent ölçeğinde geçmişteki
yapıların ve kente yerleşim sürecinin kolayca izlenebilmesini sağlıyor.
Kent ve kente dair herşeyin
sergilendiği müze, sadece Bursa için bir önem taşımıyor, aynı zamanda ileriki
yıllarda yapılacak olan kent müzelerine de ideal bir örnek oluşturuyor.
Kentleşmeyi Bursa örneği üzerinden incelemek isteyen herkesin artık bir son
durağı var; Türkiye’nin en etkileyici kent müzelerinden biri Bursa Kent
Müzesi...
Arkitera
- Rabia Alga |